Akşeneri düşüremezsiniz, halka gidemezsiniz

Akşeneri düşüremezsiniz, halka gidemezsiniz

Ökkeş Ağaoğlu YİNE siyaseti karıştırmak için elinden geleni yapan iktidarın ortağı, nasıl konuşacağını... Nasıl davranacağını ve nasıl hitap edeceğini bilemiyor... Daha dün Antalya’da barış için görüşmeye katılan savaşın iki tarafı Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları, dünya kamuoyunda nefesini tutarak izlerken... Devlet Bahçeli durup dururken ve hiç alakası yokken Kılıçdaroğlu’na çatarak (aklınca) siyaset yaptı... Ama her nedense politik manevralarda hep geride kaldı. Zaten bu kafayla da geride kalmaya mahûm... Nasıl mahkûm olmasın ki?.. Düşünün iki savaşan ülke barış görüşmesi için Antalya’da masaya oturuyor... Ama Bahçeli’nin aklına bakarsanız tüm siyaset adamları o görüşme yapıldığında ne halkına gideceksin... Ne piyasada dolaşacaksın... Ne siyaset yapacaksın... Ne de konuşacaksın... Hiç böyle saçma sapan bir düşünce olabilir mi?.. Bahçeli’ye bakarsanız olur... Oluyor da... Yaptığı açıklamalara çocuklar bile güler... Bir siyaset adamı bu kadar mı gülünç duruma düşer?.. Düşer, tıpkı Bahçeli gibi gülünç olmanın resmini vererek düşer...

TANSU ÇİLLER, “MİLLETİMİ ÖZLEDİM” DİYEREK BOŞ BOŞ KONUŞUYOR VE PARTİ KURMAK İÇİN TAYYİP ERDOĞAN’DAN BİR SİNYAL BEKLİYOR... AMA HİÇ ŞANSININ OLMADIĞINI BİLE BİLE SİYASET SAHNESİNE TEKRAR DÖNMENİN BEDELİ NEDİR? İŞTE O BİLİNMİYOR... Halkın tepkisinden ders almayan Tansu Çiller, halâ ders almamış olacak ki, iktidar partisine göz kırpıyor... İktidarın da canına minnet... Zaten onlar da siyaset sahnesinin darmadağın olması için ellerinden gelen her şeyi yaparken aniden sahneye çıkan (hatta iktidar tarafından çıkarılan) Tansu Çiller’i ellerinde bir koz olarak düşünmeye başlıyor. Neden koz olarak?.. Hatta kime karşı koz olarak?.. Tabii ki Meral Akşener’e karşı... Peki Meral Akşener bundan hiç etkilenir mi?.. Siz bırakın etkilenmeyi, yanından dahi geçemez... Bir defa geçmesi için ya siyaset sahnesinden ders alarak yüzün olacak... Ya da bu millete karşı siyasi ahlaki değerlerin olacak... Bunların hiç biri yoksa, siz Meral Akşener’i asla deviremezsiniz. Aksine daha da güçlendirirsiniz. Tabii ellerini ovuşturan biri daha Çiller’i gölge gibi izleyerek Meral Akşener’e karşı savaşıyor... Onun da Devlet Bahçeli... Ama ne yaparsınız ki daha düne kadar AKP’ye ve liderine ağzına gelmeyecek derecede hakaretler ederek politika yapan Bahçeli, milletin hafızasında halâ o eski Bahçeli ile bugünkü Bahçeli’yi değerlendirdiğini unutmamalı. Eğer Çiller sağda büyük adım atmalıyım düşüncesiyle hareket ederse ve onun yardımcısı Bahçeli olursa, bu iki lider de şimdiden sandığa gömüldüğünün resmini görmeliler. Eğer görmüyorlarsa (Ki görmüyorlar), bunlarda zerre kadar siyasi akıl yok demektir... Zaten akıl olsaydı bugünkü siyasi yokluk pozisyonuna düşmezlerdi.

İKTİDAR PARTİSİ YANDAŞLARIYLA NE YAPARSA YAPSIN, MUTLAKA SANDIĞA GÖMÜLMELİLER... ÇÜNKÜ HEM SİYASİ, HEM POLİTİK VE HEM DE İÇ HUZUR AÇISINDAN ÜLKEYİ NE DURUMA GETİRDİKLERİNİ GÖRMEMİŞLİĞE GELİYOR, SUÇU YİNE CHP’YE YÜKLÜYORLAR... BUNLARIN YAPTIĞI POLİTİKA DEĞİL Kİ... AKP iktidarı siyaseten çökmüş ve dibi boylamış durumda. Çünkü Türkiye, Cumhuriyet tarihinde hiç bu kadar kötü duruma düşmemişti. Düşünebiliyor musunuz iktidar partisi sürekli “Şu CHP varya, CHP” diye söze başlıyor... Başka da bir şey demiyor... Haaaa unutmadan, Atatürk’ün adını anmadan Cumhuriyetin kurucularına çatmayı da ihmal etmiyor. İnönü üzerinden de Atatürk’e eleştirilerini yığınla yapıyor. Bundan cesaret alan Trafik Polisleri de (artık emri kimden alıyorlarsa) Atatürk’ün resmini arabasına yapıştıran vatandaşa ceza yazmaya kalkışacak kadar fikirsizliğe düşebiliyor. Bunlar hep iktidar partisinin ülkeyi “Senin partin – Benim partim”e bölmeye kadar gidiyor... Ama bir yerde tıkanıp kalıyordu... O zamanlar hangi zamanlardı biliyor musunuz?.. Cumhuriyet Bayramı’nda... 10 Kasım’da... Ve Anıtkabir ziyaretlerinde... İşte bu üç olguda sıfır çeken iktidar ve yandaşları, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerinin ve siyasetlerinin gelip geçici olduğunu bilecekler. Zaten biliyorlar ki ara sıra takiyye yaparak “Türkiye Cumhuriyeti” diyerek kendisine gönül verenleri aldatabiliyor... Ama aldatamadığı ve kandıramadığı tek kesim var... O da Atatürkçüler... Kemalistler... Milliyetçiler... Laikçiler... Demokratikçiler... Cumhuriyetçiler... Ve bağımsız Türkiye’yi savunarak ithalata karşı gelen ihracatçılar... Bunlar da oldukça fazladır ve asla bir şey konuşmazlar. Bunlar sandıkta çok fena konuşurlar. Tıpkı Ekrem İmamoğlu’na verdikleri destek gibi... Ama yine uslanmayan ve tarihten ders almayan AKP ve yamağı MHP, sürekli CHP’ye çatarak politika yaptıklarını sanıyorlar... Oysa politikaları yerlerde sürünüyor... Halkın içine dahi çıkamıyorlar... Sadece yandaş ve ahlaktan hiç ders almamış yandaş medyayı arkalarına alarak milleti kandıracaklarını sanıyorlar. Ama ne yazık ki bunlar kendilerini kandırıyorlar. Çünkü halkın huzuruna, çarşıya – pazara çıkamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Sonuç olarak tarihten ders almamış Çiller de... Onu hareketlendirmeye çalışan MHP de... Ve AKP de tarihin tozlu yapraklarına gömülecekler. Az kaldı.

BAHÇELİ ATIP ATIP TUTUYOR. AMA BİR TÜRLÜ TUTTURAMIYOR. BİR DEFA TUTTURMASI İÇİN HALKA GİTMESİ GEREKİYOR. PEKİ GİDEBİLİR Mİ?.. ASLA GİDEMEZ... YENİ YANDAŞ YAPMAK İSTEDİKLERİ ÇİLLER DE AYNI KADERİ PAYLAŞMAK İÇİN ÇIRPINMIYOR MU?.. DEMEK Kİ AKP’DE BİR BEKLENTİLERİ VAR... Şuna kuvvetle inanarak ve güvenerek söylüyoruz ki ne Bahçeli’nin MHP’si.. Ne Erdoğan’ın AKP’si... Ne de Çiller’in yandaş ve adı bilinmeyen partisi halkın içine asla giremez... Hatta sokaklarda dolaşamazlar bile. Dolaşmaları için bir defa yandaş kanalları ve yazılı basını bir kenara bırakabilecek cesaretleri olması gerekiyor... Tabii bir de eskiden iktidar partisine demediğini bırakmayanların bugün de aynı duruşta durması gerekiyor... Halk açlık ve sefalet çekerken, “Benim cumhurbaşkanı adayım AKP lideri” değil... Aksine, “Ben bir siyasi partiyim ve benim de partim adına ve ülkem adına beklentilerim var. O da halkıma ve ülkeme hizmet etmektir. Bu açıdan ben de cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyuyorum” diyebilmelidir. Bunu diyebilen bir Bahçeli, bir (gereksiz) Çiller’i görebiliyor muyuz?.. Hayır. Asla göremiyoruz. Hatta görebileceğimizi de hiç sanmıyoruz. Ama ne yazık ki siz bırakın bu görebilme umuduna hasret çeken bir Bahçeli’yi görmeyi... “Siyasetçiyim” diyerek siyaset sahnesinden silinen ve kaybolan bir Bahçeli ve MHP görüyoruz. Üstelik olası bir erken seçimde Meclis’e girebilmesi için seçim barajının rakamının değişmesine umut bağlayan bir (yok hükmünde bir parti ve liderini) görüyoruz karşımızda. Yanlış izlenen politikalara bir de Tansu Çiller’i eklediklerinde, sandığa gömüleceklerinin resmini çekmiş oluyorlar. Acaba Çiller hiç bu milleti kandırabilir mi?.. Asla kandıramaz... Çünkü o dönemde yaşayanlar ve hatırlayanlar şunu iyi bilirler, “Nasıl ki Demirel’in iki anahtar vaadi” siyaset sahnesinde tutmadıysa... Çiller’in de “(UDİDEM) Ulusal Dinamik Denge Modeli”nin başarısız olması nedeniyle koca Türkiye hayal kırıklığına uğratılmıştı. Kimin tarafından?.. Tabii ki Çiller tarafından... Süleyman Demirel’in iki anahtarı her ne kadar “Tüketici Kredisi’ne ve Vergi Avantajları”na dayandırılarak dile getirilmiş ise... Halk dilinde bu ne vergi ve ne de avantaj olarak görülüyordu. Çünkü halk buna BİRİNCİ ANAHTAR EV ve İKİNCİ ANAHTAR ARABA diye bakıyordu. Demirel buradan halkın kalbini kazanarak iktidarı kazandı ama ekonomik devrimlerini yaratamadı. Çiller de onun izinden giderek UDİDEM’i öne sürmüş ve büyük bir başarısızlığa uğramıştı. Şimdi böylesi başarısız birinin tekrar siyaset sahnesine gelmesi Türkiye’yi bir 40 yıl daha geride götürecektir. Bu millet artık bunun gibi siyasileri ve hatalarını çekemez.