Bakırköyde BASADı BAStılar sonra da ADtılar

Bakırköyde BASADı BAStılar sonra da ADtılar

Ökkeş Ağaoğlu

SANAT evi deyince ilk akla gelen nedir?.. Tabii ki o ülkenin manevi değerlerini... Yaşanmışlıkların eğrilerini ve doğrularını... Siyasi gelişmemişliğin gelişmişliğe dönüşmesi için yanlışlarını ve doğru olması gerekenleri halka iletmeyi dürüst ve doğru şekilde yapan ve bunları özümseyenlerin evidir sanat evi... Tabii bu da tiyatrocuların turnelerle ve ayrıca beyaz perdeye uyarlanarak halka sunmanın en güzel yanıtıdır sanat evi...

Peki bu neyle oluyor?.. Tabii ki kültüre katkı sağlanması için büyük sanatçıların açtıkları ve yetiştirmek istedikleri sanatçıları bir arada toplamakla oluyor. Haliyle bu da bir adreste toplamakla gerçekleşiyor. İşte BASAD da bu sanat evlerinin en kıymetlilerinden... Ama ne yaparsınız ki bu sanat evi yangından mal kaçırır gibi boşaltılmak isteniyor ve boşaltılıyor. Gerekçe neymiş?.. Tarihi yapının kütüphane olarak kullanılacak olmasıymış... Peki ama kültüre en büyük hizmeti ve o kitapların yazılmasına neden olanlar BASAD’ta ve diğer sanat kollarında yetişenlerin sayesinde değil mi?.. O halde sanat evi BASAD kütüphaneyle karşı karşıya getirilerek aradaki kültür farkının ağır basması için halkın kafası karıştırılmak istenirken... Kültür Bakanlığı neden bu olan bitenleri sadece seyrediyor?

ÖRGÜTSÜZLÜK VE SENDİKASIZLIĞIN SONUCU YAPILAN EYLEMLER HEP CILIZ KALIYOR... SIRADAN İNSANLARIN SOKAKTAN GEÇERKEN TESADÜFEN İZLEDİĞİ BASAD’IN BASILMASI OLAYINI PROTESTO ETMEK BİR YERDE CESARETİ GÖSTEREN GÜZEL HAREKETLER OLUYOR... BASAD tarihi bir yapı içinde görevi sürdürüyordu... Ve bugüne kadar hiçbir aksilik olmadan yoluna devam ediyordu... Ne oldu da aniden “BASAD boşaltılacak” mesajı yayıldı?.. Ne oldu da halkın kültürünün nabzının tutulduğu bu tarihi binanın aniden boşaltılması için karar verildi?.. Biz söyleyelim, “İktidar eleştirilmeyecek”... “İktidarın yanlışları tiyatrolarda konu edilmeyecek”... ““Tarikatlar irdelenmeyecek”... “Cemaat evleri irdelenmeyecek”... Peki ne olacak?.. İktidar yüceltilecek... Kamu sektörü ve halkın nabzı sürekli iktidardan yana atacak... Ve bütün bunlar olurken bozuk giden ekonomi asla ve asla konu edilemeyecek... İşte bu zihniyet ve bu kafa BASAD’ı bastı... Bunun anlamı da, kültürün ve sanatın konu edindiği olaylar ve gerçekler bastırılmış oldu. Sizce oldu mu?.. Tabii ki olmadı... Yine bir yerlerde halk içir. İktidarın yanlışlarını ve doğrularını öğrenmeleri açısından tiyatrolar bal gibi yapılacak ve tarihi gerçekler ne olursa olsun millete aktarılacak. Peki başarılı olunur mu?.. Olunur tabii ki... Eğer başarısız olsaydı BASAD basılır mıydı?.. Tabii ki basılmazdı. Basılırken halkımızdan beklenen duyarlılık yoldan geçenlerce yapıldı... Sokaktaki vatandaş tesadüfen gördüğü bu olayı protesto etmek için BASAD üyeleriyle birlikte Anayasal duruşlarını protestoyla süslediler. Ama ne yazık ki cılız kalan protesto hakkının ana sebebinin sendikasızlaşma ve taşeron sisteminin yaygınlaştırılmasıyla Anayasal hakların unutulmaya yönelik bir yeni dönemin yoluna yavaş yavaş da olsa girilmesi oldu. Bir de buna halkın yoksulluğunu... İşsizliğini ve faturaların acımasız zamları insalarımızı etkisizleştirdi... Haliyle bütün bunlar devrede olurken, iktidarın böylesi bir olayı fırsat bilerek sanatın üstüne üstüne gitmesi de bu yüzden değil mi?..

SANATTAN HOŞLAŞMAYAN HÜKÜMETİN KÜLTÜR BAKANLIĞI, SADECE OLAYI SEYREDERKEN, YARIN ÖBÜR GÜN HERHANGİ BİR SANAT OLAYINDA ZİKİR EVLERİ Mİ ZİYARET EDİLECEK?.. CEMAAT EVLERİ Mİ İKTİDARIN İÇİNE GİRECEK?.. YOKSA CUMHURİYETİ YIKMANIN TAŞLARI MI DÖŞENİYOR?.. Cumhuriyet’ten ve demokrasiden hoşlamayan bir iktidarla yönetilmenin yanışlarını görüyor ve çekiyoruz. Millet olarak tarihi değerlerimizin A’sını bile anmak istemeyen bu iktidar, Süleymani Camii’nin önüne “Tarihi yapı” dümeniyle betonarme binayı bile dikmeye çalışmıştı. Pek ne oldu?.. Anında mühürlendi ve inşaat çalışmaları durduurldu. Peki inşaatın yetkilileri ne dedi?.. “Durmuş bir inşaatın mühürlenmiş olmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz...” Hadi buyrun bakalım... Bundan ne anlıyorsunuz?.. Biz söyleyelim: “Yaptığımız iş doğrudur ama İBB bu işi abarttı” diyor sanki. Ne demek “Kamuoyunun takdirine bırakıyoruz” demek?.. Ne yani, yapılan iş doğru da, İBB’nin yaptığı iş mi yanlış?.. Ve bu gelişmelerin ardından inşaatın ilgilileri “Fedakârlığa hazırız” mesajını İBB’ye gönderiyor... İBB de bu açıklamaya “Olumlu bir gelişme” olarak açıklıyor. Elbette olumlu açıklama ama yine de bu tür olayların içinde cemaatler, tarikatler ve vakıflar varsa, temkinli olmayı elden bırakmamak gerekiyor. Yoksa inşaata sırtınızı döndüğünüz anda inşaat 4’üncü veya 5’inci kata çıkar bile. Onun için ne olursa olsun sağlam temellere oturtulmadıkça inşaat sürekli takip edilmeli ve izlenmesi sağlanmalı. Yoksa görsel sanatlarımızın hepsi bu tür çalışmalarla yok edilecek. Zikir evleri... Tarikat yuvaları... Cemiyet mensuplarınca doldurularak tarihi kültürümüzün de yok olması yavaş yavaş sağlanacak. Bunlar çok önemli konular. Ve sadece İstanbul’u ve İstanbullu’yu ilgilendirmiyor. Koca Türkiye Cumhuriyeti’ni ilgilendiriyor.