Bir millet uyanıyor mu? Hiç sanmıyorum ama uyanmalı

Bir millet uyanıyor mu? Hiç sanmıyorum ama uyanmalı

Ökkeş Ağaoğlu

TÜRKİYE'de gün geçmiyor ki zamsız bir gün geçsin... Hemen hemen her gün beklenen zamların oranları öylesine yüksek ki, marketlerdeki binlerce raflardaki onbinlerce ürünün fiyat etiketlerini değiştirmekten görevliler çalışacak zaman dahi bulamıyorlar. Öyle ki yeni zam gelene kadar nefes alabilsinler...

Son günlerde de Merkez Bankası buna yönelik zamları (güya) durdurma politikası yapmaya çalıştı. Ve ilk hareket ile faiz oranlarını yükseltme kararı aldı. Ve de yükseltti. Yani ekonomik terime göre, "Merkez Bankası politika faizini yüzde 45'e çıkardı. Faiz artışlarının sonuna gelindiği mesajı verdi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), 2024'ün ilk toplantısında politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 45'e çıkardı." Peki sonuç?.. Hiçbir şey... Piyasalarda ne bir ucuzluk hareketi var, ne de basite gelmesi gereken fiyat oranları... Hemen hemen hepsi, her şeyin zamlanması için adeta doping vazifesi görüyormuş gibi... Ama fiyat etiketleri halâ zam yiyorsa, bu ekonomi politikasının değişmesi gerekiyor. Eğer değişmezse Türkiye'nin politik de dahil ekonomik görünümü çok değişecek ve hayat pahalılığı bu kez tüm zeminleri vuracak. Kaygan zeminde olanlar ise iflas kararıyla dükkanlarının kapısına kiliti vuracak. Ne zaman mı?.. Bu kafayla gidilirse ilk yarım yılda...

DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?.. MAHALLELİ ŞARKÜTERCİ, "YARIN SÜTE ZAM GELECEK. BU DA BEYAZ MAMÜLLERİN HEPSİNE ZAM DEMEKTİR" DEDİ... TABİİ ŞAŞIRDIM. NEDEN Mİ? DAHA HÜKÜMET ZAM YAPMADAN ZAMMI MAHALLELİ BİLİYOR... YANİ LAÇKA OLMUŞ BİR EKONOMİ MODEL ÜZERİNDE ISRARLA GİDİLİYOR VE ÜLKE YANIYOR... Ben ekonomiyi bizim şarküter işleten yöneticilerden öğreniyorum... Eğer "Bir şeye zam gelecek mi?" diye kafamda bir soru işareti beliremişse, hemen şarkütercime gidiyor, gereken bilgileri alıyorum. Yani piyasa ekonomisi bizim mahalleli şarkütercinin kapsama alanında olması mutlaktır. Ve peynir alırken alıyorum tüyoyu... Diyor ki, "Komşu yarın süte zam gelecekmiş. Yandık yine... Beyaz mamüllerin hepsine zam demektir bu. Sadece beyaz mamüllere değil, her şeye zam demektir." Evet, haklı... Çünkü bir zam her şeyi götürüyor. Nereye biliyor musunuz?.. Tabii ki iflasa... Dükkanların alım gücünün tükendiğinde tek tek kapanmasına... Zaten son aylarda Türkiye genelinde binlerce şirket, işyeri ve dükkan kapanmadı mı?.. Bu ne demek biliyor musunuz?.. Bu, büyük bir vergi kaybı demektir. Ama hükümetin umurunda değil... Çünkü hükümet para basıyor ve bütçenin boşluğunu doldurduğunu sanıyor. Oysa para basmanın da sonucu olarak enflayonu körüklediğini bilmiyor mu?.. Elbette biliyor ama normal ekonomi anlayışına gelmiyor. Sadece oldukları yerde sayıp duruyor. Yani piyasa ekonomisi yanlış yolda son sürat gidiyor.

ESKİDEN HER ŞEYİN BİR SORUMLUSU VARDI. KİŞİLER KAPRİS YAPMAZ, HÜKÜMETE VE HALKA KARŞI SORUMLULUK TAŞIRLARDI. HER ŞEY ŞEFFAF TARTIŞILIRDI. ÜLKE TEK SESLE DEĞİL, ÇOK SESLE YÖNETİLİRDİ. MUHALEFET BİLE SORUMLULUK TAŞIRDI. BUGÜN İSE MUHALEFET DÜŞMAN GİBİ GÖRÜNÜYOR. 1979 yılında Süleyman Demirel döneminde serbest ekonomi politikası düşünülmüş... Ve görevlendirdiği Turgut Özal'ın 1980 yılında şu meşhur 24 Ocak Kararları ile program çok kısa bir süre içinde hazırlanarak piyasaya sunulmuştu. Yani Türkiye, ithal cehenneminden kurtarılarak ihracat önderliğine soyunan hükümet olma konusunda büyüme kaydetmişti. Bu da Türkiye'yi rekabet sistemine girmiş bir ülke konumuna getirmişti. Daha doğrusu Anadolu'nun ilçeleri, kazaları, köyleri, organize sanayi bölgesi haline gelerek Türkiye'yi bir nebze olsun ayağa kaldırmıştı. Üretim olduğu için de Merkez Bankası'nın faiz artırımına gerek dahi yoktu. Çünkü ulusça üretim jandarması olmuştuk. Ama bugün bakıyorsunuz faizler fırlıyor... Hükümet, "Faiz haramdır" düşüncesiyle mitingler düzenlerken, diğer yandan Merkez Bankası'na "Faizi yükselt" emrini vererek politika faizini artırma yoluna gidiyor. Peki bu ne demek?.. Bu, halkı kandırmak değil... Bu, Cumhuriyet sistemine düşman gibi bakarken, yine onun sistemini uygulayarak ülkeyi kurtarmak istediğini anlamak gerek... Ama yine de yanlış olan şeylerin olduğu da bir gerçek... Yani, ithalat zihniyetiyle ülkeyi yönetirsen... Faiz haram diyerek politikayı amaçsız ve hedefsiz bir şekilde milletin canına ot tıkarsan... Üretime geçmeme inadıyla padişahlık dönemindeki zihniyeti hortlatmaya çalışırsan, işte bugün ne zamları durdurabilirsin... Ne de zamları... Bir tek "Tek ses benim" diyerek politikayı küçümsersen, ülkeyi kaybedersin... Bu da çok tehlikeli politikaları gündeme getirmek olur... Umarız yöneticiler bir an önce uyanır da üretim politikasına dönerler. Yoksa şu anda dönülmeyecek yolda ilerlemek ekonomik açıdan intihar olacak.

ÜRETİM YOK, İHRACAT İTHALATI KARŞILAYAMAZ OLDU... CARİ AÇIK İSE ÜLKENİN CANINA OT TIKIYOR... O HALDE NE YAPILMALI?.. TABİİ Kİ YA ERKEN SEÇİM... YA İHRACAT... YA DA ÜRETİM POLİTİKASI... EĞER BUNLAR YAPILMAZ İSE, TÜRK EKONOMİSİNİ ÇOK BÜYÜK SORUNLAR BEKLİYOR OLACAK Kİ, BU ANLAYIŞ BİR AN ÖNCE TERK EDİLMELİ... Kısa vadeli amaçların ötesine geçerek bazı yapısal değişiklikleri de hedefleyen 24 Ocak Kararları birçok açıdan beklenen sonuçların elde edilmesini sağlamışsa da tümüyle bu amaçların olumlu sonuçlandığını iddia etmek doğru olmaz.Yani nasıl ki o dönemde maaş ve ücret artışları bir konuda sınırlandırılmak istenmişse de... Bugün de aynı kafayla insanlar iki maaş farkıyla sınırlandırılmak isteniyor. Yani Asgari Ücret ve Memur maaşları... Bu iki maaş türü de adeta komünist yapılardaki gibi iki farklı maaş ve standart seviyede tutularak kimsenin kıdem ve başarı oranları kaale alınmayacak... Bugün 24 Ocak Kararları gibi yeni bir ekonomi politikasına soyunan hükümet, hakkıyla alacaklı olan çalışanların ve emeklilerin yüzde zam oranlarını kesintiye uğratıp, daha sonra da sanki lütufmuş gibi "sarayın emriyle maaşlar tekrar yüzde 49.25 oldu" diyemez. Ve büyük bir ülke bu kadar basit kafayla yönetilemez. Eğer bu kafa ekonomik açıdan aynen devam ederse (Ki edecek) olası bir erken seçim bile gelebilir. Gerçi bu bir hayaldir ama fiyat artışlarını durduracak olan da erken seçim ve yeni bir hükümettir.