Biri Çin diğeri Japon diyor, oysa bu Makam Modeli

Biri Çin diğeri Japon diyor, oysa bu Makam Modeli

PARTİ devleti haline gelen AKP hükümeti güç zehirlenmesine öylesine kapılmış ki, ne basına doğru dürüst bir açıklamaya yapabiliyor... Ne de partisinin siyasi duruşunu doğru dürüst halka yansıtabiliyor... Onlar için önemli olan şey, “Bana kimse dokunmasın” diyerek şu mesajı veriyor: “Ben kimseye hesap vermem... Hatta hiçbir parti ve hukuk benden hesap soramaz..” İşte bu davranış ve anlayış şu anki hükümetin değerli duruşudur... Ama devletteki çürümenin tabanındaki kaygan zemini görmek istemeyen AKP, emeklilere şu mesajları gönderiyor: “Ziraat Bankası’ndan emekli maaşlarını alanlar, 2 bin 750 Türk Lirası kredi hazır...” Bir de bakıyorsunuz ki bir mesaj daha geliyor. Konu aynı konu... O da şöyle: “Nakite ihtiyacı olan vatandaşlar Ziraat Bankası, Vakıfbank ve Halkbank üzerinden 5000 TL’ye kadar ödeme alabilecek. (............) 36 aya vadeli olarak hesaplara yatacak...” Bu mesajların doğruluğu var mı?.. Yok mu?.. O da bilinmiyor... Yani rakamların birbirini tutmaması insana “Yalan haber” dedirtiyor... Ama doğru olsa nolur ki?.. Yani yardım edeyim derken başka bir kart dümeniyle insanları başka bir bankanın kredi borcuna sokulmuyor mu?.. Peki neden?.. Hükümet halkına gerekli parayı veremiyor da ondan... İşte bu tür mesajlar cep telefonlarımıza gelmeye devam ediyor... Bu arada kimileri diyor ki, “Para basarsın olur biter.” İyi de kardeşim bir basarsın – iki basarsın... Ama üçüncüde enflasyonu 3 haneye çevirirsin... Ve ulusça milleti ölüme terk edersin...

NE ÇİN MODELİ, NE JAPON MODELİ, BUNLAR TÜRK MODELİ DİYEREK BÜTÇEYİ ALLAK BULLAK EDİYOR... PARTİ DEVLETİNİN HÜKÜMRANLIĞINA KÜÇÜK BİR SIKINTI DAHİ GELMESİNİ İSTEMİYOR. HALK SÜRÜNÜYORMUŞ, PARASIZ KALMIŞ, UMURLARINDA DEĞİL...

Ülkede belirsizlik öylesine sürüp gidiyor ki... Ne millet önünü görebiliyor... Ne de siyasi kadrolar millete doğru dürüst bir aydınlık sunabiliyor... Bütün dertleri bütçeden partiye yüklü bir para desteği gelsin... CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere, Meclis’te grubu bulunan diğer partiler de gereğinden en aza inen bir parayla nasiplensin... Bütün dertleri bu... Ama asıl dert ekonomide nereye gittiğimizdir... Bunun cevabını veremeyen hükümet, sürekli karar değiştirerek doları tavan yaptırmaya devam ediyorlar. Hükümet yetkilisi bir bakan, “Japon modeli” diyor... Çok geçmeden bir başka yetkili de, “Çin modeli” diyerek kafaları karıştırmaya devam ediyor... Ama asıl olan konuya gelirseniz, yani açlık ve sefalete... Hemen devreye şu kelimeyi sokuyorlar: “Biz Türk usulü model üzerinde duruyoruz...” Oysa duruma bakıyorsunuz, ne Japon modeli var... Ne Çin modeli... Ne de Türk modeli... Takip ettikleri modelin adı “Olmayan model...” Neden olmayan model biliyor musunuz?.. Daha düne kadar yeni atadıkları bakanın işadamlarına “Paralarınızı bozdurun” demesi... Türk usulü model olarak algılanabilir. Yani kolaya giden bir model... Nedir o model?: Paralarınızı getirin modeli... Böyle model mi olur Allah aşkına?.. Yeni bütçe bu usül ve adetle yönetildiği müddette bu ülkede demokrasi, insan hakları ve hak hukuk bekleme... Çünkü durum o vaziyet..

TÜSİAD GEREKLİ ÇIKIŞINI YAPTI, ÇÜNKÜ ÜLKENİN DURUMU ÇOK VAHİM... AMA TÜSİAD’IN ÇIKIŞINA VERİLEN YANIT ÇOK SERT OLDU. PEKİ AMA SİYASAL GERGİNLİĞİ ARTIRARAK DOLAR’IN DAHA DA FIRLAMASINA NEDEN OLMUYOR MUSUNUZ?.. BU NASIL ÜLKE YÖNETME?..

Parti devleti diye boşuna demiyorlar... Bir defa Meclis devre dışı bırakıldı. Vekillerin kürsüde konuşma süreleri en aza indirildi. Daha konunun başlığını ve gerekçesini açıklamaya kalksanız, konuşma sürenizin yarısını kullanmış olursunuz. Öylesine bir kısıtlama uygulanıyor... Ama Meclis başkanı ne bu işin gidişatının aykırılığını masaya yatırarak itiraz ediyor... Ne de AKP sıralarına gerekçeli kararların olağanüstü zaafları üzerine bir soru sorabiliyor... Hatta İYİ Parti’nin ve CHP’nin verdikleri soru önergelerinin cevapları 15 gün içinde verilmesi zorunluluğu olduğu halde, aylar hatta yıllar geçiyor... Yine de önergelere cevap verilmiyor. Verilen önergelerin sayısı binlerce... O binlerce önerge, Türk halkının binlerce derti demektir. Ama bu dertleri ve sefilliği duymak istemeyen AKP yetkilileri, en etkili olan ses düzenini kullanarak ağır konuşmalarına devam ediyor... Son olarak TÜSİAD Başkanı’nın ekonomi üzerinden yaptığı açıklamaya karşı, “Sizin tek göreviniz var: Yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bu konuda ne yapıyorsunuz? Kalkıp hükümete saldırmanın farklı versiyonlarını aramayın. Bizimle mücadele edemezsiniz.” Oysa TÜSİAD gibi TOBB Başkanı da ekonominin bu gidişatından memnun olmadığını yaptığı açıklamalarda söylemişti. Yani doların yüksek artışı... Neredeyse çıtanın dışına çıkışı hem TÜSİAD’ı ve hem de TOBB’u kaygılandırıyordu. Sonuç olarak yapılan her eleştiri bir kurşun gibi (bumerang vari) geri dönüyor... Halbuki yapıcı eleştiriye yapıcı muhalefet etmek başka... Sert tonla ve yüksek sesle muhalefet etmek bambaşka... İşte bu döngü içinde hayat devam ederken, Türk halkının hayatı zindan olmaya devam ediyor. Neden biliyor musunuz?.. Ülkede yatırım yok... İstihdam yok... Zamsız geçen bir gün hiç yok... Bütün olumsuzluklar ülkemizde birikmiş... Hatta özellikle biriktirilmiş...

PETROLE GELEN ZAM ÜLKEYİ UÇURUMA SÜRÜKLÜYOR... TÜSİAD GEREKLİ ÇIKIŞI YAPARKEN, MÜSİAD YAĞ ÇEKERKEN, YENİ BAKAN İŞ ADAMLARINA DÖVİZLERİNİZİ BOZDURUN DİYOR... ÜLKE BÖYLE YÖNETİLDİKÇE, YÖNETİLMEYEN BİR ÜLKENİN SAVRULDUĞUNU GÖRÜYORSUNUZ...

Petrole gelen zam olağanüstü... Zam üstüne zam... Ulusça bunun altından kalkmak imkansız... Düşünün düne kadar kuruş olarak gelen zamlar bugün (ve tabii ki yarın) Lira cinsinden zam gelmeye başladı. Bunun önünü alamayan hükümet ne yapacağını bilemiyor... Bu arada ideoloji sarhoşluğuyla hükümetin yanında görünmeye çalışan AKP severler, “Bu işler, dış güçlerin işleri” diyebiliyor. Oysa peynire, yağa, petrole, mercimeğe, kahveye ve bunun gibi binlerce gıda maddesine dış güçler mi zam yapın diyor?.. Hiç böyle saçma sapan açıklama olabilir mi?.. Ayrıca bütçenin ana bütçesinden partiye ve saraya milyonlarca lira ayrılırken, halka ayrılan iyileştirmeler sıfırda kalıyor... Yatırım için ayrılan para açıklaması yok... Yani bir fabrika, bir ağır sanayii, bir istihdam arsaları gibi yatırıma yönelik ayrılan para yok... Yani bunları kuracak ve kurması gereken devletin yatırımdan yana bu tür bir açıklaması bütçe içinde geçmiyor. İşte o zaman insan derin derin düşünüyor: “Biz nereye gidiyoruz?.. Bu ülkenin sonu hararetle böyle mi bitirilmek isteniyor?..” Çünkü hiçbir iyileştirmenin olmadığı bir ülkede halklar her zaman yoksullaşmaya mahkumdurlar. Ama olası bir erken seçim bu sefilliği, yoksulluğu ve kimsesizliği sonlandıracak. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Onur için Japon ve Çin modelleri arasından Türk modelini doğurmak yine Maliye Bakanı’na kaldı. Ne demişti Bakan?: “Ülkenin zenginleri (yani iş adamları) her biriniz 100 milyon dolar bozdurun” demişti. Yani ülkenin ekonomik modeli emirle yönetilme modeli oluverdi. Yani modelsiz model üzerinde tartışmak buna denir. Vizyon yok... Uluslararası bir ekonomi makalesi yok... Siyasal bilgiler üzerine genişletilmiş bir ekonomi programı yok... Uluslararası arenada tanınmışlık yok... Sadece ve sadece ideolojik bir paylaşımla makamı meşgul etmek var. Bu olsa olsa “Makam modeli” olabilir.