Bu sefil zam tablosuyla enflasyonu durduramazsınız

Bu sefil zam tablosuyla enflasyonu durduramazsınız

Ökkeş Ağaoğlu

 

HER yılın iki dönem 6 aylık zam farklarını doğru dürüst alamayan çalışanlar ve emekliler hiçbir zaman rahat yüzü göremediler... Şu son açıklanan enflasyon farkından doğacak maaş tablosu ve emeklilere de maaş olarak yansıması beklenenin de çok gerisinde gerçekleşiyor...

 

Maaş tablosu yine çalışanları ve emeklileri sefilliğe boğuyor... Nasıl boğmasın ki... Baksanıza normal maaşlar dahi tahmin edilemezken... Sendikaların ve muhalefet partilerinin sundukları (belli olan) açlık ve tokluk rakamlarının altında maaş verilmemesi yönünde her gün açıklamalar yapması sizce uyarı niteliği taşımıyor muydu?.. Tabii ki taşıyordu... Çünkü değil tokluk rakamını yakalamayı... Açlık rakamının bile altında seyreden zamlar Türkiye’yi gerçekten de boğmaya başladı.
 

AÇIKLANAN RAKAMLAR HİÇBİR KESİMİ TATMİN ETMEDİ. ÇÜNKÜ AYLIK BEKLENEN ENFLASYON ZAMMI HER NE KADAR YÜKSEK ÇIKMIŞ OLSA BİLE, BUNUN MAAŞLARA YANSIMASI HEP KÜÇÜK KALIYOR... DOYURUCU BİR RAKAMA ULAŞMIYOR... GEÇMİŞİN 6 AYLIK ZAM ORANI ÖNÜMÜZDEKİ 6 AYLIK ZAMMA YANSITILAMIYOR... TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamı beklenenin üzerinde çıktı diyorlar. İyi güzel de, bu beklenenin üzerinde çıkan ve maaşların belirlenmesinde çok önemli şekilde rol oynayan rakam geçmiş 6 aylık dönemin enflasyon tabanını oluşturmuyor mu?.. Evet oluşturuyor. Peki önümüzdeki 6 aylık dönemin enflasyon rakamını oluşturacak ve maaşlara yansıyacak gerçek enflasyon rakamı nerede?.. Onu kim açıklayacak?.. İşte o açıklanmıyor... O açıklanmayan 6 aylık dönem için hükümet, “Önümüzdeki 6 aylık dönemin enflasyonu asla artmayacak. Sizlere verilen geçmiş 6 aylık zam farkının maaşlara yansımasını oluşturuyoruz. Ama önümüzdeki 6 aylık ve sonrası için size garanti veriyoruz ki enflasyon olmayacak... Ve hiçbir üründe zamlar yapılmayacak...” Bu açıklama çalışanlara ve çalışmayanlara söyleniyor mu?.. Hayır... Peki neden söylenemiyor?.. Çünkü dövize bağımlı hale geldik de ondan... Çünkü petrol gibi bir ürünü dolar bazında alıyoruz da ondan... Çünkü dolara endeksli olan ekonomimizin altın verileri de bundan etkileniyor da ondan... Bunun dışında ne yaparsanız yapın, asla enflasyonu durduramayız. Çünkü üretim yok...

Çalışan kesim hiçbir zaman aldığı zamdan memnun olmadı. Bundan sonra da olmayacak gibi... Neden biliyor musunuz?.. İlk önce devleti yönetenlerin halkı iyi tanıması gerekiyor. Halkın arasına girip onları dinlemesi gerekiyor. Bunu yapan, veya yapabilen var mı?.. Yok... Peki bunu yapamayan devletin kadroları halkı hangi konuda tatmin edebilir?.. Hiçbir konuda tatmin edemez... Bir defa verdiği maaşlar bile tatmin edici değil... Düşünün, bugün Köy Peynirini 40 liradan alıyorsunuz... Ama önümüzdeki hafta o Köy Peyniri 60 ile 65 arasında seyrediyor... Sadece bunlar da değil tabii... 25 kuruş bile etmeyen maydanoz 4 TL’den satılıyor... Bunun konusu olmuştu bir keresinde... Konuyu TV’de izlerken, devleti temsil eden birisine “Efendim, maydanoz 4 TL olur mu?.. Hayat çok pahalı. Bu hafta pazardan aldığımızı önümüzdeki hafta aynı fiyattan alamıyoruz” soru sormuştu. Yetkili ise, “Öyle şey yok. Yanlış görüyorsunuz... Ayrıca o 4 TL dediğiniz maydanoz, sosyete pazarından alınmıştır mutlaka” diyerek karşılık vermişti. Hadi diyelim ki bu normal bir siyasi tabloya göre konuşulması gereken bir savunma olsun... Evet ama bugün ve her hafta çarşı pazar fiyatları yerinde duruyor mu?.. Hayır... Bir torba un alamayan veya aldığında çok büyük zorluklar yaşayan fırıncılar gelecek haftaya bir torba unu aynı fiyattan alabiliyor mu?.. Hayır... Peki “Ekmek neden 5 TL oldu?” diye sorsanız, inanın bir tek kelime cevap veremezler. Ama bunun dıştan gelen zam furyası olduğunu söylerler.

ÜRETİMİ YAPMADIKÇA... KÖYLÜNÜ DESTEKLEMEDİKÇE... SANATA VE SANATÇINIZA BASKI YAPTIKÇA... GENÇLERİN DERTLERİNİ DİNLEMEDİKÇE... YURTLAR YAPMADIKÇA... TÜRK HALKININ SİYASİ YAPISIYLA OYNADIKÇA... SURİYELİLERİN GEÇİMSİZ VE KÜLTÜRSÜZ YAPILARINI TÜRKİYE’NİN KALBİNE OTURTTUKÇA BU ÜLKE ASLA ADAM OLMAZ... Siyasi tabloda seyreden Atatürk ve onun reformları yerle bir edildi... Ne köylü köyünde kaldı... Ne de üretici firmalara rahat ettirildi... Varsa da yoksa da Osmanlı Osmanlı diye tutturuldu. Oysa Osmanlı değil midir ülkemizin büyük topraklarını kaybeden?.. Osmanlı değil midir Sevr Antlaşması yaparak Anadolu’yu istilacı güçlere bırakan?.. Osmanlı değil midir Çanakkale Boğazı’na giren 156 parça düşman savaş gemisinin demirlemesine sebep olan?.. Osmanlı değil midir daha istila edilmeden 5 sene önce İstanbul’un anahtarını teslim eden?.. Şimdi tüm bu olumsuzluklar olurken... Ülkede hiçbir ramazan üretim olmazken... Hemen hemen her şeyiyle dışa bağımlı hale getirilen Osmanlı toprakları tek tek kaybedilmedi mi?.. Peki şimdi bu Osmanlı’yı övmenin bir alemi var mı?.. Elbette yok... Siz üretiminizi yapmazsanız... Köylünüze her konuda destek olmazsanız... Sanata ve sanatçınıza baskı yapmazsanız... Geleceğimizi temsil edecek olan genç öğrencilerimizin yurt ve eğitim sorunlarına el atmazsanız... Türk halkının siyasi yapısını olduğu gibi yok etmek için Suriyeli çapulcu vatan hainlerini ülkeye sokarsanız... Türk kültürünü yok etmek için her türlü milliyeti ayaklar altına alırsanız, işte sonuç bu olur... Yani sonuç sefil bir zam tablosu... Açlık sınırının altında yaşam koşulu... Ve daha kötü zamanların gelmesine karşı önlem alamamak... Bunların hepsi yaşanıyor ve yaşanacak da... Çünkü ekonomimiz gerçekten de diken üstünde... Kim bir hareket etmek istese anında enflasyon ve maliyenin ağır baskısı altında ya iflas ediyor... Ya da bütçesine karşı ek bütçe için kredi imkanı arıyor... Ama ne olursa olsun sefil bir zam tablosu altında ezilmeye mahkum edilen Türk halkı karşısında her şeyi şova çevirmek çok ayıptır... Hatta dini düşünceye göre de günahtır... Tabii günahı tanıyorlarsa...