CHPde liderlik düşüncesi ağır basıyor ama...

CHPde liderlik düşüncesi ağır basıyor ama...

Ökkeş Ağaoğlu

CHP her zaman heyecanlı bir dönemeçler zincirinin partisi olmuştur... Nasıl ki bundan önceki seçimde heyecan yaratarak Atatürk kumaşı milletin üstüne giydirilmeye çalışıldıysa... Aynı şekilde son seçimde de bu elbise bir türlü milletin üstüne oturtulamadı. Neden mi?.. Çünkü CHP’de küskünler ve küskün olmayanlar arasında müthiş kavga ve müthiş bir uçurum farkı var... Bu fark bugüne kadar her geçen gün daha da derinleşti ve sonuçta bazılarınca zemine oturtuldu... Şimdi bu partiyi zeminden kaldıracak (bazılarına göre) ayrıştırıcı veya (bazılarına göre de) bütünleştirici bir liderin özlemini çekiyor veya çektiriliyor. Oysa son güne kadar yapılan eleştirilerin dozu her ne kadar artmış olsa da, Kemal Kılıçdaroğlu sakinliği ve yapıcılığı ile milletin sevgisini kazanan bir lider olmuştur... Bugün onun değişmesinden yana olanlar elbette olabilir... Bu hem siyaseten ve hem de demokratik düşünce açısından gayet normal karşılanmalıdır... Ama ne olursa olsun Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkacak (veya çıkarılacak) aday da en az Kılıçdaroğlu kadar sakin ve birleştirici olmalıdır (Ki, partinin dışına atılan küskünler tekrar partiye gelebilsinler...) Çünkü kurultay istemek partinin geleceği için hem zor bir karardır ve hem de büyük bir sorumluluk taşımaktadır... Yeter ki bu sorumluluğu tavırdan yana değil... Küskünleri ve dagınları bir araya getirerek yerine getirilsin...

PARTİ İÇİ KAVGA OLDUKÇA SORUMLULUK ANLAYIŞI HER ZAMAN ÇELME YEMİŞTİR... BUNDAN KURTULMANIN EN GÜZEL YÖNTEMİ, HALKIN BAĞRINA BASTIĞI LİDERİ BULUP O KOLTUĞA OTURTMAK... AMA... Oldum olası CHP muhalefetteyken bir türlü işini başarılı şekilde yap(a)mamıştır. Bunun aksini ispat edene hodri meydan... Bunu neden mi söylüyoruz?.. Şunun için: AKP “CHP teröristlerle işbirliği içinde” diye bağırıyor, çağırıyor... CHP ise, hep o bilinen tavrı ile “El insaf yahu... Bizi bununla nasıl suçlarlar?” diyerek tepkisini gösteriyor. Oysa tepki gösterilecek o kadar çok alan ve meydan var ki?.. Bebek katiline övgüler yağdıranı mı ararsın?.. Dolmabahçe’de okunan mektubu mu ararsın?.. Açılım zamanlarında HDP’ye ve onun vekillerine övgüler yağdırılırken, bugün sanki her şeyin içinde suçluluk çilesi çekiyormuş görüntüsü verilerek eli kolu bağlı olmanın manasını kim açıklayabilir?.. Kimse açıklayamaz... Çünkü ortada kabak gibi duran meseleler varken... Ve kanıtları yanıtları ile beraber yandaş kanalların ve yazılı yandaşların basınında manşetlere çıkarılırken bunlar nasıl olur da elde edilmez?.. Daha doğrusu Ali Babacan’ı ve Ahmet Davutoğlu’nu alarak masaya kurtarmanın değil, Türkiye’yi kurtarmanın politikası iyi hesap edilmeliydi. Şimdi az bir vekille Meclis’te temsil etmek başka... Cumhurbaşkanı olup, çoğulcu parlamenter sistemi KHK’larla Resmi Gazete’de çıkarıp kimseye sormadan yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi başka... İşte bunlara kafa yorulsaydı, bugün CHP başka yerlerde olacaktı... En katı muhalefet taktikleri bile tıkanıklık yaratması gerekirken, AKP’nin eline koz veriliyorsa ve bir de o el güçlendiriliyorsa, burada bir yanlışlık var diye durup düşünmek gerekirdi. Onun için hayati kararlar her zaman masaya yatırılmalı... Onun önlemleri ve o kararlara sonradan gelebilecek eleştiriler de düşünülerek tüm detayları ile kararlar halka tek tek açıklanmalıydı. Ama bunlar olmadı... Olması da imkansız...

KÜSKÜNLER TEKRAR PARTİYE KAZANDIRILMALIYDI... CHP’Lİ ÜYELER TEK TEK PARTİYE ÇAĞRILARAK BARIŞ ÇUBUĞU TÜTTÜRÜLMELİYDİ... AMA BUNU YAPMAK İÇİN BİRİLERİNİN HAREKETE GEÇMESİNE DE GEREK YOKTU... Asıl önemli olan, parti için demokrasiyi elde etmek için barışsever olmak gerekiyor. Nasıl mı?.. Her ne kadar CHP’den uzaklaştırılan Atatürkçü vekiller halâ haksızlığa uğramaya devam ediyorsa... Bunun sorumlusu derhal aranmalı ve ona veya onlara gereken ceza verilmelidir... Peki bu yapılıyor mu?.. Yapılmıyor. Yapılmasına da imkân yok. Neden yok biliyor musunuz?.. Halâ partinin bu duruma düşmesinde sorumlu olarak onları görüyorlar da ondan. Oysa onlar (yani Atatürkçüler) her zaman Kemalist hareketle Anayasal hakları savunmuşlardı. Bunları burada açıklarsam sayfalar sürer. Uzun bir hikaye... Ama bu hikayeye artık son noktayı koymanın zamanı geldi de geçiyor bile... Nasıl ki düne kadar HELALLEŞME adı altında partilere, halka, köylere ve ailelere gidildiyse... Aynı şekilde HELALLEŞME eski ATATÜRKÇÜ CHP’lilere de yapılmalıydı. Ama bu yapılmıyor. Neden?.. Çünkü CHP gruplaşma frekanslarına öylesine alışmış ki, vekilleri de bu konuda alıştırmış... Ve sonuç olarak ne PARTİ İÇİ HELALLEŞME ve ne de PARTİ DIŞINDA KALAN ATATÜRKÇÜLER İLE HELALLEŞME düşünülüyor. Çünkü kafalarda gruplaşmalar ve kurultayda ne yapabilirim hesapları var. Oysa kurultay için çalışanları cin gibi sayfalara yazarak hizalarken, bunu büyük ve dev adımlarla CHP’yi büyüterek AKP’yi hizaya getirseler olmaz mıydı?.. Ama bu kafayla asla olmaz. Olmasına da imkãn yok... O halde bekleyip göreceğiz kurultay cinliklerini... Ve yaratanları...