Cumhuriyete sahip çıkamayanlar halkın sırtında

Cumhuriyete sahip çıkamayanlar halkın sırtında

Ökkeş Ağaoğlu

SÜREKLİ ve inatla her yıl ve her gün dile getirdiğimiz büyük bir bayramımız var: CUMHURİYET BAYRAMI... Peki bu bayramı yaşamak ve yaşatmak için kimler kanlarını döktü. Canlarını verdi?.. Tabii ki başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kuvvet komutanları... Bütün ast üst subaylar... Bütün er erat askerler... Kısacası bunların hepsine MEHMETÇİK diyoruz... O halde şu anda onların istediği ve hayal ettikleri gibi bir ülke yaratabildik mi?.. Tabii ki de hayır... Peki ne yaptık?.. Ne mi yaptık?.. Tabii ki de kös kös oturduk... Kim oturdu ve bizleri böyle oturtan kimlerdi?.. Elbette bugünkü yönetim olan ve yıllarca başımızdan bir türlü gitmeyen ve gitmemek için her türlü entrikayı yaratan CHP ve onun yöneticileri... Bunlar (daha doğrusu bu asalaklar) ne yaptılar?.. 13 seçim kaybede kaybede bizi bu yıllara kadar getirdiler... İşin ilginç yanı gitmeye de halâ hiç de niyetleri yok. Partinin ve milletin duygularının üstüne oturmuşlar... Oradan ne kalkmak istiyorlar... Ne de kalkmayı deniyorlar... Bayramdan bayrama, seçimden seçime Atatürk'ün adını kullanarak ama O'nun emellerine ve devrimlerine yakışacak hiçbir şey yapmıyorlar. Sadece laf üretip (bir iki tane görsel basın ile yazılı basına) demeç vererek iş yaptıklarını sanıyorlar. Ama gelin görün ki iş, o kadar basit değil... Bugünkü CHP yöneticilerinin cılızlığını ve karaktersiz yapılarının ortada görünmemesi için ellerinden gelen herşeyi yapmaya çalışan, yandaş kanallara karşı amansız mücadele veren bir iki görsel ve yazılı basın görevini hakkıyla ve tam yapıyor. Hatta yaptıkları için de iktidardan darbe üstüne darbe yiyor. O darbenin adı para cezaları ve ekran karartma hareketleri... İşte tam da burada adını ve sanını duyuracak ve duyurabilecek tek bir parti kalıyor. Onun adı CHP... Peki CHP ne yapıyor?.. Kılıçdaroğlu yönetiminde yeni bir yenilgi daresini yaşamak için kös kös oturuyor.

ATATÜRK HEM TÜRK VE HEM DE CUMHURİYET AŞIĞIYDI... BU İKİ KAVRAMI HAYAL DE OLSA GERÇEKLEŞTİRMEYİ BİLDİ VE BAŞARDI... EMPERYAL GÜÇLERİN HAYAL EDEMEYECEĞİ AZ BİR ORDUYLA VATANINI KORUMASINI DA ONLARA KABUL ETTİRDİ... BU HER BABAYİĞİDİN YAPACAĞI BİR İŞ DEĞİLDİR... Sevgili Atatürk'üm... Kendini halktan üstün gören... Ne yaptığını çok iyi bilerek ülkeyi talan eden... Siyasal ideolojik savaşı gündeme getirerek her saniye gerginliği vazife bilen uçmuş kafalar senin ne düşüncene ulaşabilirler... Ne de devrimlerine erişebilirler... İlim ve bilimden uzaklaşmamak için ülkenin her türlü tıbbi ve siyaset dışı teknolojiyi ülkeye getirerek 15 yıl gibi kısa bir zaman içinde Türkiye'yi gerçek Cumhuriyet yaparak dünya milletlerinin ibretle izlediği ülkemizi modernliğe ulaştıran kahramanımı... Mustafa Kemal Atatürkümü bugün anmayan ya aklını kaybetmiştir... Ya da ülkesine ihanet etmektedir... Asıl Türk düşmanları, Türklüğün değerini bilmeden (Türklüğe racon keserek ve yaşayarak) göz boyalayarak küfür ettikleri batılıların araç gereçlerini arka kapıdan gizlice evine alan emperyal ortaklardır. Laikliğin kendisi olan Cumhuriyeti kimse yıkamayacak. Çünkü mayasında Atatürk'ün düşünceleri vardır... Onu yıkmak sadece hayallerini süsleyecek... Ve sadece hayal edecekler... Çünkü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, Türk toplumunun biat kültürüne karşı modernliği seçtiği tarihtir... Bunun öncüsü elbette ki Atatürk'tür.. SEVGİSİ TÜRKLÜKTÜR... Dinsel ideoloji de bugünden başka öteye gidemeyen ve gidemeyecek bir hayalin ürünü olarak karşımızdadır. Her ne kadar yıkıcı ve sevgisiz bir şekilde Atatürk'e ve Cumhuriyet'e saldırılmış olunsa da, siyasal gücü de her ne kadar kendinde bütünleştirmiş olsa da, Anıtkabir'e (her nedense) gidiyorlar... Hem de bugün çok güçlü siyasi yapılanmaları olduğu halde... Demek ki Atatürk sevgisini yenemedikleri için Atatürk'e saygılarını belirtmekte hiç de gecikmeyeceklerdir... Zaten sevgisizlik korkusu onları yıpratan en büyük korkutucu neden olarak karşılarına bir gün mutlaka dikilecektir. Çünkü biat kültürü her zaman yıkım içinde kaybolup gidecektir. Millet kavramının gücünü yenemedikleri için ideolojilerinde yine Atatürk sevgisi sapmalarını yaratmaktan başka bir şey yapamayacaklardır. Milletteki Atatürk sevgisini yıkamadıkları için de vaazları ve namazları böylesi düşmanlıkla sevap bile sayılmayacaktır.

CUMHURİYETİ YAŞATMAK MI İSTİYORSUN?.. CHP YÖNETİMİNDEKİ KİM VARSA HEPSİNİ PARTİ DIŞINA SİLKELEYECEKSİN... NE KADAR ATATÜRKÇÜ VE CUMHURİYET SEVDALISI VARSA, GÖREVİ ONLARA VERECEKSİN... GÖZÜ KARA VE KARŞI ÇIKMAKTAN KORKMAYAN VE YILMAYAN BİR EKİP YARATACAKSIN... Bugün başımıza ne geliyorsa şu CHP yüzünden gelmiyor mu?.. Elbette geliyor... Örneğin 6'lı Masa ortaklığında kârlı olan CHP mi oldu? Yoksa 6'nın geride kalan 5'li ortaklar mı?.. Daha aynı masada oturanlar muhafazakar oldukları halde tek bir parti adı altında birleşemiyorken, CHP bunlara vekillik kazandırarak en büyük kazığı kendi kendine atmadı mı?.. Attı elbette... Düşünsenize Meral Akşener bile, 6'lı Masa'nın en güçlü ikinci partisi olduğu halde (ve hatta CHP'den vekil alarak Meclis'e girdiği hade) onlar bile Kılıçdaroğlu'na isyan ederken (hatta üstü örtülü CHP'ye gönderme yaparken) bunu bugün bile aval aval seyreden bir CHP genel başkanımız neden akıllanmıyor?... Deva Partisi'nin il başkanları yöneticileriyle gizli toplantılar yaparak ve onlara belediye başkanlığı sözü verecek kadar Atatürk ilkelerine ihanet eden bir Kılıçdaroğlu nasıl halâ CHP'nin başında olur?.. Buna dayanmak mümkün değil...Ama gelin görün ki buna dayanan pısırık CHP'liler halâ suskun ve sessizliğini koruyor. Efendim susmalarının nedeni partilerine zarar vermemek imiş... Hadi ordan örümcek kafalılar... Susarak ihanet eden ve zarar veren sizin sessizliğiniz değil mi?... Kalleşlikle sınır tanımıyorlar... Buna bir örnek verelim: Muharrem İnce seçimi kaybetti... Ve "1 saat ortadan kayboldun, neredesin?" suçlamasıyla hem CHP'ye geri dönemedi ve hem de partiden ayrılmak zorunda kaldı. Neden?.. Seçime kaybetti de ondan... Daha doğrusu "Adam kazandı" dediği için... Gelelim asıl soruya: 13 seçim yapıldı ve 13'ünde de kim kaybetti? Kemal Kılıçdaroğlu, peki hesap veriyor mu? Hayır... Suçlu kim, halk... Neden halk?.. Kendilerine oy vermiyormuş ve kandırılıyorlarmış... İyi de Muharrem İnce olayında bu halk kandırılmıyor da, Kılıçdaroğlu'nun seçim kaybetmesinde mi kandırılıyor?.. CHP ne yapacaktı?.. Muharrem İnce seçimi kaybettiğinde Kılıçdaroğlu hemen makam aracını Muharrem İnce'ye gönderecekti ve onu CHP Genel Merkezi önünde bir başkan gibi ağırlayacaktı. Bu, CHP'nin halâ kuvvetle ayakta olduğunu, birbirllerini sonsuza kadar desteklediklerinin kanıtı olacaktı. Bu yapıldı mı? Neden yapılmadı?.. Muharrem İnce geri gelirse Kılıçdaroğlu koltuğundan olacaktı da ondan. Bugün bile halâ CHP'de genel başkanlık yarışı yapılırken Kılıçdaroğlu "Delegeler beni aday gösterirse neden olmasın?" diye kişi değil mi?.. 13 seçimi kaybeden kişi halâ partinin başına geçmek için entrikalar uyguluyorsa, Muharrem İnce bir seçim kaybetti diye neden onu istenmeyen adam ilan ediliyor?.. İşte bu aradaki ince ve düşündürücü konuyu dile getiremeyen CHP içindeki muhalefet kanadı da suskunluğunu koruyor ve korudukça da partiye zarar veriyor. Ne diyelim, işte bu saçma sapan koltuk yarışında kavga edenler gündemde oldukça bu CHP ne adam olur, ne de Cumhuriyetimizi ilerilere taşıyabilir. Ama yine de bir Atatürk gibi devrimci bir lider özlemiyle Cumhuriyetimize dört elle sarılmaktan başka çaremiz kalmıyor.