Ökkeş Ağaoğlu
DÜNYADA faizler yükseltilerek enflasyon dizginlenirken, Türkiye’de bunun tam tersi yapılıyor... Aksine “Faiz haram”dırdan yola çıkılarak faizler indiriliyor... Bunun yanında yükselen kur farklarını da verilen kredilerle dengelemeye çalışıyor... İlk başta insan şöyle düşünebilir:
“İslami düşünceye göre faizler haramdır deniliyor. İyi güzel de faizler yükselmezse ve bunun beraberinde enflasyon da düzelmezse... Kurlar alıp başını giderse, buna kim dur diyecek?” sorusu insanın aklına ister istemez geliyor. Ama hatalar da hiç durmuyor... Hele ki Merkez Bankası’nın hataları gün geçmiyor ki dursun...Sürekli politika faiziyle oynamalar... Günlük kur farklarını adeta yükseltmek için büyük çabalar... Halkın mutfak masrafının enflasyonun üzerinde seyretmesi... Daha bunu gibi neler neler... Şimdi bu aksilikler varken... Dünya ekonomisi sadece İslami şartlara göre değil, ekonomik zorunluluklara karşı önlemler gerekli şekilde alınırken... İslami düşüncenin faiz yapılanmasına karşı gelerek halkı inim inim inletmenin ne manası var?..
HÜKÜMET KAPANAN ŞİRKET SAYISINA ALDIRIŞ ETMİYOR... KAPANAN ŞİRKETLERİN EKONOMİYİ VERGİSEL OLARAK YAPTIĞI KATKI PAYI DA UMURLARINDA DEĞİL... NE OLURSA OLSUN FAİZLER DÜŞECEK VE GÜNAH KAVRAMINDAN KURTULUNACAK... Hale bakar mısınız?.. TOBB verilerine göre temmuz ayında kapanan şirket sayısı 1.662 oldu. Yani istatiksel rakamlara ve yılın ilk yedi ayının toplam kapanan şirket sayısına göre bu sayı 12 bini aşmış durumda. Bunlar millete anlatılmıyor... Yandaş medyanın körleri oynaması ile günlük geçim derdi “Kral sofraları” gibi anlatılıyor. Millet dışarda evde aç susuz kalırken, yandaş ülkemizi güllük gülistanlık olarak yorumluyor... Hatta “Dünyada en borçsuz ülke Türkiye” başlıklarıyla televizyonlarda boy gösteren utanmazların sayısı da az değil. Durum bu haldeyken, ülke krizin eşiğini çoktan aşmışken... İflaslar birbiri ardına sıralanırken... Hükümet halâ “Ben istikrarlı bir hükümetim” diyerek milletin gözünü boyalarken... Bunun tam tersini çok iyi bilen ve yaşayan gazetelerin ve televizyonların patronlarının 5 kuruş için ülkeyi uçurumun dibine kadar getirip sessizce izlerken, ekonomiyi kim övebilir?.. Tabii ki hükümetin yetkili organları... Evet ama, enflasyon yok demenin bir dayanağı var mı?.. Elbette o da yok... Ama ne yazık ki “Bu zamları Allah yapıyor” diyecek kadar kafayı yemiş olan milletin bu cahilliğini iyi kullanan hükümet, faiz günahtır kavramını yok etmeye çalışırken, Türkiye’yi de yok etmeye çalışıyor. Hele ki kapanan şirketlerin devlete verdiği vergileri gözardı eden hükümet, ancak ve ancak para basarak bu boşluğu doldurmakta. Şu anda Türk Lirası oldukça zayıf durumda. Bu zayıflığı ihracatı destekleme açısından fırsat bilen hükümet, ucuz kredilerin yaratacağı istihdam alanlarının artacağından yana umut bağlamış... Bunun imkansızlaşma oranı oldukça yüksek iken, kurları dizginleyememenin acı faturası yine halka vergi olarak yansıyacak.
HEM PARA BASARAK, HEM KURLARI YÜKSELTEREK VE HEM DE OLASI GELECEK 50 MİLYAR DOLAR SÖYLEMİNİN HÜKÜMETİ 2023 SEÇİMLERİNE KADAR GÖTÜRECEK OLMASI, YİNE DE MUHALEFETİN ELİNİ GÜÇLÜ KILIYOR (Kİ BU SEFER MUHALEFET TAŞI GEDİĞİNE KOYACAK) VE SEÇİMİ KAZANACAK... Şimdi ortalarda şöyle bir algı dolaşıyor: “Muhalefet ne yaparsa yapsın hükümet yine bildiğini yapacak ve tekrar iktidar olacak”... Evet bu söylem her yerde söyleniyor... Neden biliyor musunuz?.. BİRİNCİSİ: AKP hiçbir zaman iktidardan düşecek kadar olmadı izlenimi yaratılmak isteniyor... İKİNCİSİ: AKP hükümeti yine halkla birlikte hareket ediyor ve çarşı ekonomisi seçimden sonra düzelecek deniyor... ÜÇÜNCÜSÜ: Muhalefetin Altılı Masa ayaklarından birini kırmak amacıyla liderleri masadan devirmek ve büyük bir taktikle AKP’yi tekrar milletin gözüne gözüne sokmak... Bu üç olayın üçü de algı operasyonları... İşsizlik ve pahalılık bir yana, kurların da aşırı yükselmesine gıkları çıkmayan iş adamlarının sahte gülüşleri ve sahte cesaretleri AKP’nin elini güçlü kılacak gibi bir düşünceyi de gizliden gizliye desteklemeye çalışıyor. Tüm olumsuzluklar gerçekleşirken... Tüm bu algılar muhalefetin üzerine yıkılmak istenirken... Tüm ekonomik yapının çatır çatır çatırdaması millete şirin gösterilmeye çalışılıyorken, hükümetin ortaya çıkıp “2023 seçimlerinde ülkeyi ayağa kaldıracağız” sözüne inananlar artık buna inanmıyor. Çünkü biri ortaya çıkıp AKP’ye “Yahu seçime bir sene var. Seçimden sonra görün siz AKP’yi diyorsunuz da, neden hemen yarın ekonomiyi düzeltmek için ekonomik programlar yaratmıyorsunuz?.. İşte bunu soran muhalefet, yani Altılı Masa, asla devrilmez. Aksine o masanın etrafında halkın da olduğunu düşünmek lazım. AKP işte bu gerçeği görmüyor veya görmezden geliyor olabilir. Ama Türkiye olabilir veya seçim olasılıkları ile yönetilecek bir devlet değil artık. Yapan kalır, yapamayan gider. Bu seçimde hükümetin eli 50 milyar dolarla seçime kadar idare edecek durumu ve söylemleri var. Ama ne olursa olsun 50 milyar dolar hükümetin masraflarına yetmez. Çünkü çok büyük masrafları var. Ve bu masraflar içinde o gelecek 50 milyar dolardan da halka yansıyan yapıcı bir ekonomik program olmayacak. Zaten olsaydı şimdi çoktaaaaan masaya yatırılırdı.