Göçmenler SADATın askerleri olmasın sakın?..

Göçmenler SADATın askerleri olmasın sakın?..

Ökkeş Ağaoğlu GÖÇMENLER neden Türkiye’ye akın akın geliyor?.. Çünkü Avrupa’dan para almak için... Hani ara sıra devlet adamlarından bazıları “Avrupa’ya terörist akını olmasın diye göçmenleri ülkemizde tutuyoruz” diyordu ya... İşte bu terörist kelimesiyle Avrupalı tehdit edildi... Avrupa Birliği’nden para alabilmek için bütün göçmenlere “GEL” denilerek sınırlarımız kevgire dönüştürüldü. Ve bunu halkımıza yutturmak için de, “Suriyelileri göndermeyeceğiz. Biz mazlumların yanındayız” diyerek de milletin nabzına şerbet dökmeye çalıştılar. Ama daha önce ne diyorlardı?: “Suriyeliler ülkemizde kalacak. Onları kimse kovamaz...” Ondan birkaç hafta sonra yine aynı yetkili “Onları onurlu bir şekilde ülkelerine göndereceğiz” denildi... Birkaç gün önce de, “Suriyeli göçmenleri kimse geri gönderemeyecek. Bizim ülkemizde istedikleri kadar kalabilirler ve gidebilirler” denildi... Yani bu açıklamalar ne nalına ve ne mıhına davranışla her zaman her iki düşünceye de açık kapı bırakmak istediler. Kim istedi?: Tabii ki AKP iktidarı. Peki nereye kadar?.. Ülkenin Türk toplumundan koparılıp 2023 yılında yapılacak seçim sonrasında o çok özledikleri Osmanlı palavrasıyla ortaya çıkıp har vurup harman savuruncaya kadar...

SADAT’IN KURANLARDAKİ KAFA TAM BİR CUMHURİYET KARŞITIDIR... İSTEKLERİ İÇİNDE ÖYLE SAÇMA SAPAN İSTEKLER VARDIR Kİ, OKUYANINIZ HAYRETLERE DÜŞER... AMA AKP’LİLER HİÇ OKUMADIKLARI İÇİN OKUYANLARIN SADECE ATATÜRKÇÜLERLE SINIRLI KALIYOR.

Ülkeyi kimse düşünmüyor... Hani derler ya, “Aydın kitle bu ülkenin can damarıdır” diye... Biz diyoruz ki (Bazı aydınlarımız hariç) ülke, yerinde kös kös oturan... Suratına vursan bir de öbür yanağını çevirecek kadar karaktersizliğe sahip olan... Ama yeri gelince palavradan demeçlerle hem Atatürkçü ve hem de iktidar yanlısı davranışlarıyla “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”dan hareket eden kişiliksiz ve karaktersiz aydınlarımıza sahibiz... Neden mi?.. Çünkü bugüne kadar kulaklarını tıkayarak... Adli mercilerdeki sözlü etkinliğini suskunluğuyla bozarak, palavracı bir düşünceye satan... Ara sıra ortaya çıkıp kendini bir nimetten sanan cahil aydınlarımızla yaşıyoruz... Ne yazık ki bu böyle gelişirken... Bundan yıllar önce ortaya SADAT diye bir kuruluşun kurulduğu haberini alıyoruz. SADAT’ı kuranların peşinde koştukları siyasi gelişme ise şudur: “Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanlığı forsuna bir yıldız daha eklensin...” Tabii bu istekle durulur mu?.. Asla durulmadı... Peşi sıra eklemeye devam edildi: “Türkçe ikinci bir dil olmalıdır...” Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin adının değiştirilmesi hedef alınmış ki Türkçe ikinci bir dil oluyor... Ve “Eyalet sistemi getirilmelidir.” Bu ne demek?: “BOP projesi acilen devreye sokulsun” demek... Veeeeee kursaklarında kalan ve yıllarca bünyelerine gıcık yapan asıl isteklerini şu şekilde kustular: “Devletin adı ve şekli (Asrika İslam Devletler Birliği) olsun. Başkenti ise İstanbul olarak değişsin. Tabii ki resmi dili de Arapça olsun...” İşte SADAT’ın yanıp kavrulduğu... Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bayrak açtığı istekler bunlar... Tabii bunlar o kadar kolay yapılacak istekler değildir. Bir defa Türk toplumuna “Sen Türk değilsin” demek için uzun bir zamana ihtiyaçları vardır. Ama bu, kuracakları yeni bir devletin zaman aşımına uğraması demektir... Bu tehlikeyi göze alamadıkları için 2023 yılını kendilerine baz alarak yola çıktılar. Ama her nedense AKP’ye oy veren vatandaşlarımız ekonomide sıfırı da tükettikleri için ne SADAT’a ve ne de İslami kuralları bağlı bir devletin kuruluşuna bakarlar... Bu da AKP iktidarının karşılaşacağı en büyük yıkım olduğu için bu isteklerini gerçekleştiremeyecekler. Sadece kendilerini oyalayacaklar. Hepsi bu...

SADAT, BİR NEVİ ASKERİ BİRLİK GİBİ BİR GRUPTAN OLUŞAN GÜVENLİK KORİDORU OLUŞTURULMAK İSTENİYOR. AMA BU KORİDOR TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KARŞISINA ALARAK HALKIN KARŞISINA ÇIKARILACAK KADAR İLERİYE GİDEN BİR ZİHİNLE OLUŞTURULDU... İlk başta şunu belirtmeden geçmemek lazım. SADAT, çok tehlikeli bir yapılanmaya doğru gidiyor... Hatta yapılandılar da, yapısını daha da güçlendirmek için göçmen gençleri de aralarına alarak yeni bir özel ordu kurma çabası hissettirilmeden oluşturulmak isteniyor. Ama artık bunu saklayamayacak kadar acemiliklerini profesyonelliğe çevirerek sıralamaya çalıştılar. Ama son günlerde çıkan iddialar ise çok acı gündemi oluşturuyordu. Hele ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın kapısına giderek “Seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliğini sarsacak herhangi bir şey olursa sorumlusu burasıdır” diyerek AKP ve yöneticilerine sorumluluk yükledi. Tabii ki bu sorumluluk yüklemesi çok haklı nedenlere dayanıyordu. Neden biliyor musunuz?.. Bu kadar göçmen ülkeye yığınla geliyorsa (Ki geliyor)... Bu kadar açlık ve sefalet çeken bir ülkeye milyonlarca göçmen adı altında terörist kılıklı gençler giriyor da (Ki giriyor)... Kimse bize bu ülkeye gelenlerin mağdur ve savaş nedeniyle geldiği hikayesini anlatmasın... Bu sorumsuz ve sırf gençlerden oluşan gelenlerin durumuna sahip çıkanlara bakıldığında insanın aklına hemen şu şüphe de gelmiyor değil hani: “Gelenler sadece gençlerden oluşuyorsa... Ve bu göçmen gençleri ülkemizi idare edenler güvence altında korumaya çalışıyorsa (Ki ülkemizde onlara karşı tehlikeli bir ortam dahi yokken)... Neden Türk milletine kafa tutuluyor?.. Neden genç kızlarımızın videolarını çekenlerin aynı zihniyette oldukları var sayılarak ülkemize giren bu göçmen gençler sınır dışı edilmiyor?..” İşte bu şüphelerin beraberinde aklımıza şu tehlikeli senaryo da takılmıyor değil hani: “Kimbilir, sadece Avrupa’dan para almak için bu göçmenler kabul edilmiyor... Belki de bu göçmenler SADAT’ın kanatları altına alınarak özel bir askeri ordu kurulması gerçeğinin ortaya çıkmaması için yoğun çaba sarf ediliyordur... Kimbilir...” Öyle değil mi?..

SADAT DİYOR Kİ, “HAKKIMIZDA YAPILAN AÇIKLAMALAR BİR İFTİRADIR. ÇAMUR AT, TUTMASA BİLE İZİ KALIR”... AMA GELİŞEN BAZI ŞÜPHELİ OLAYLAR VE AÇIKLAMALAR SEDAT PEKER’İ DOĞRULAR ŞEKLİNDE... BUNU İSPAT ETMEYE GEREK YOK. ÇÜNKÜ YAPILAN AÇIKLAMALAR O YÖNDE... CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun SADAT’ın kapısına giderek yaptığı uyarıcı açıklamasından sonra Ankara kulisleri bayağı çalkalandı. Kimileri “Bizim böyle bir düşüncemiz yok. Olamaz da” derken, SADAT’tan yapılan açıklamalar “İftira sahiplerini iftiralarını ispatlamaya çağırıyoruz” şeklindeydi. Son olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verdiği 63897 Nolu dilekçede şu 3 soruya önemle cevap verilmesini istemişti. Neydi o 3 soru?.. Şunlardı: SORU: 1– Kurucuları ve yöneticileri arasında Fethullahçı terör örgütü paralel devlet yapılanması (FETÖ/PDY) mensubu oldukları gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’dan ihraç edilen askerlerin de bulunduğu SADAT hakkında soruşturma yapılmış mıdır?.. SORU: 2– SADAT kurucusu Adnan Tanrıverdi’nin Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu üyesi olarak atanmadan önce FETÖ/PDY ile iltisaklı olup olmadığı araştırılmış mıdır?.. SORU: 3– 2017 – 2020 yılları arasında Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okulu’na askeri öğrenci alımı için oluşturulan mülakat komisyonlarında SADAT, ASSAM ve ASDER üyesi kaç emekli asker yer almıştır?.. CHP güvenlik olarak bu 3 soruyu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğunda, SADAT’ı kuran kişinin şu istekleri, bu 3 soruya bir cevap niteliği taşıyordu. İşte tam da burada SADAT’ın kurucusunun yaptığı açıklamalar şüpheci düşüncelerimizi doğruluyordu. Neydi o istekler?.. Şunlardı: 1) – ŞERİAT ANAYASASI KURULSUN... 2) – CUMHURBAŞKANLIĞI FORSUNA BİR YILDIZ DAHA EKLENSİN... 3) – TÜRKÇE İKİNCİ DİL OLMALIDIR... 4) – EYALET SİSTEMİ GETİRİLMELİDİR... 5) – DEVLETİN ADI VE ŞEKLİ İSE (ASRİKA İSLAM DEVLETLER BİRLİĞİ) OLMALIDIR... 6) – BAŞKENT: İSTANBUL OLSUN... 7) – RESMİ DİL İSE ARAPÇA OLMALIDIR”... Şimdi bu açıklamayı yapan bir şahıs... Bugün kalkıp Meral Akşener’in ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına “İftiradır” diyorsa, buna kim inanır? Kimse inanmaz. Çünkü Sedat Peker’in de yaptığı açıklamalar güvenlik olarak çok önem arz ediyor. Yani SADAT bir şeriat planı hazırlayan düşünceye sahip... Onu yönetenler de Türkiye Cumhuriyeti’nin adının değiştirilmesini her yönden ülkenin eyaletlere bölünerek Türk toplumunun ikinci plana itilmesi gerektiğini savunuyordu. Ama her nedense SADAT’ın kurucusunun karşısına milliyetçi gazetecinin çıkıp da “Türkiye Cumhuriyeti’nden tutun, Türk milletinin ve dilinin ikinci plana kadar itilmesini içeren açıklamalarda bulundunuz... Bunlar gerçekten de özlediğiniz gelişmeler mi?” sorusunu soranın olmadığı şu dönemde her şeye iftira deyip geçilecektir. Peki şu anda SADAT iftira mı?.. Hayır, değil... SADAT orta yerde duruyor.