Gökçek'in itirafları AKPyi de TÜİKide kapsar

Gökçek'in itirafları AKPyi de TÜİKide kapsar

DÜNDEN bugüne Fetö canisinin elini attığı her alan terörist olarak adlandırılırken, Ankara eski Belediye Başkanı Melih Gökçek öyle itiraflarda bulunuyor ki, “Ben nasıl olsa konuşurum ve beni kimse tutuklayamaz. Çünkü gücüm var” demeye getirmekte. Neden mi?.. Dünden bugüne Fetö teröristine ait olan bankaya hesap açan sade vatandaşlar bile tutuklanma istemiyle mahkemeye çıkarılırken... Melih Gökçek’in “Evet, ben Fetöcülerle çalıştım” diyebilmekte. Peki neden bu yolu seçiyor?.. Tabii ki Mansur Yavaş’ı siyaseten yaralamak için... Ama attığı kurşun ne yazık ki kendisine dönüyor. Aklınca MHP liderine yağ çekmek için böylesi saçma sapan laflarla Mansur Yavaş’a yumurta atıyor... Ama attığı her yumurta elinde kırılıyor. Onun için Melih Gökçek eğer halâ AKP için kolları sıvamışsa (Ki ona bu görev verilmiş) elleri boş şekilde geri döneceğini hiç hesap edememiş. Çünkü AKP seçimlerde büyük oy kaybına uğrayacağını bildiği için, her türlü konuşmayı yapması için ona izin verilmiş.

GÜÇ ZEHİRLENMESİNE KAPILANLAR HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLİYOR... AMA KİMSE ONLARA “DUR BAKALIM, BU KADARI DA FAZLA” DİYEMİYOR... NEDEN?.. İŞTE BU ZEHİRLENMENİN ZERRELERİ İLİKLERİNE KADAR İŞLEMİŞ DE ONDAN...

İktidar partisine üye olan kim varsa, hemen hemen hepsi kayırılıyor... Konuşmaları ve itirafları serbest bırakılıyor... Konuşma yasağı asla getirilmiyor... Konuşanlar da, “Arkamda babalar gibi iktidar varken ben her şeyi konuşabilirim. Hatta yanlış olsa da konuşabilirim” diyebiliyor... Neden mi?.. Melih Gökçek’in akıl almaz itirafları... İnsana “Bu kadar da olmaz” dedirten açıklamaları ve yandaşlığı havalarda uçuyor... Bunlar neden yapılıyor?.. CHP’yi yıpratmak için... Millet İttifakı’nı dağıtmak için... Ama görünen o ki ne yaparlarsa yapsınlar ne CHP’yi yıpratabiliyorlar... Ne Millet İttifakı’nı dağıtabiliyorlar. Ne de Mansur Yavaş’a siyaseten zarar verebiliyorlar... Çünkü bunu yapmaları için her türlü eleştiriyi kabul ederek ekranlara çıkmaları gerekiyor. Ama aksine siz bırakın ekranları, yolda sade bir vatandaş dahi yanlarına yaklaşamıyor... Ama bugün işler öylesine tersine döndü ki, bu kez ONLAR VATANDAŞLARA YAKLAŞAMIYOR... Fakat işin en kötüsü, yargı ve hukuk bir milim hareket dahi etmiyor. Neden etmiyor?.. Belki siyaseten bir açıklaması vardır ama demokrasi adına da açıklaması vardır ama demokrasi adına da açıklama mümkündür... Oysa İtalya’daki gibi Temiz Eller operasyonunu başlatabilecek bir savcımız çıksa, Türkiye’de rahatsız eden bütün konular demokrasi adına düzelir ve kimse yasa dışı hareket dahi edemez.

TÜİK, KILIÇDAROĞLU’NA KAPILARI KAPATTI... AKLINCA BİR ŞEY YAPTIĞINI SANIYOR... AMA DEVLET MEMURLARI YASASINA VE YÜRÜRLÜKTE OLAN KENDİ KANUNLARINA DAHİ UYMAYAN DAVRANIŞLARI RAHATLIKLA SERGİLEYEBİLİYOR... BU DA GÜÇ ZEHİRLENMESİNE TABİ...

TÜİK yalan – yanlış ne varsa bütün verileri istatistiklerine işliyor, bunu kamuoyuyla paylaşırken de, pişkin pişkin “İşsizlik azaldı” diyerek iktidara yağ çekebiliyor. Peki bunu neden yapıyor?.. Tabii ki Cumhuriyet ilkelerine ve demokrasi kanunlarına karşı gelen iktidarın yanında yer almak için bunları yapıyor... Peki nereye kadar yapabilecek bunu?.. Olası bir seçimde iktidar devrildiği zamana kadar yapabilecek. Ama bugün, ne siyasi gelişmelere kaba düşen bu hareketini kendi kendine sorgulayan bir TÜİK var karşımızda... Ne de olası bir seçim sonrası yapabileceği bugünün kaba hareketinin bir cevabı... Ama ne olursa olsun ölümüne hareketler sergileyen bütün kurumlar iktidarın alabileceği her türlü olası bir siyasi karardan korkar oldular. Oysa şöyle bir geriye dönüp baksalar, herkesten olduğu gibi, her kurumdan da güçlüler... Yeter ki güçlerine ve demokratik haklarına bağlılıkları olsun. İşte bu demokratik haklara bağlılıklarını iktidar için sürdüren TÜİK, yaptığı kaba hareketi, işlediği siyasi suçu ve kamu hizmetine karşı yaptığı yanlışlığın peşinden delice koşuyor. Ama bir gün kervan geçer, dervan döner, yapılan hesapların hepsi masadan döner... Ve kazılan kuyulara tek tek düşülür... Bugün TÜİK Kılıçdaroğlu’na tuzak kurmak için kapıları kapattı... Yarın bu kazdığı kuyuya düştüklerinde ise, “Bunu biz mecburen yaptık. Yoksa işimizden olacaktık” diyebilecekler... Ama yemezler. Çünkü nasıl ki Atatürkçü düşünce taşıyan Cumhuriyetçiler demokrasi ve bağımsızlık adına tavır alıyorlarsa, TÜİK olarak çalışanlar da bu tavrı rahatlıkla yapabilirler. Ama yapmıyorlar. Kimse bize yapamıyorlar diyemez. Çünkü her kurum şu andan itibaren demokratik siyaset üstü gücünü bilse, inanın iktidar bu kadar güç zehirlenmesine kapılmaz. Hatta kapılamaz. Bakalım, daha neler göreceğiz?.. Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğiz: Melih Gökçek’in Fetö itirafları iktidarı da, TÜİK’i de kapsar. Bunu bugün göremeyen ideolojistler, yarın kapalı kapılar ardında neler döndüğünü kabak gibi göreceklerinden şüpheleri olmasın.

Ökkeş Ağaoğlu