Halâ Atatürk ülkeyi yönetiyor, Cumhur İttifakı çıldırıyor

Halâ Atatürk ülkeyi yönetiyor, Cumhur İttifakı çıldırıyor

Ökkeş Ağaoğlu SİYASETTE zaman gittikçe daralmaya başladı. Erken seçim ile normal seçim tarihinin aynı aylarda 20 gün veya 30 gün geriye alarak “Erken seçim kararı aldık” diyebilecek olan iktidar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tekrar aday gösterme politikası yapabilir. Daha doğrusu normal seçim tarihinden 1 ay, veya 2 ay geriye alarak bunun adına “Erken seçim” diyecek olan iktidar ve yamağı, farklı detaylara takılarak “Bakın, muhalefet erken seçim dedi, biz de peki dedik” diyebilir. Ve bunu da korkmadan ve siyaseten hiçbir şeyden çekinmeden söyleyebilir. Neden biliyor musunuz?.. Çünkü AKP seçmeninde soru sorma kapasitesi yok. Hatta sorsa ve işin yanlış olduğunu bilse dahi, “Bu iş yanlış ama ben AKP’liyim ve partim ne derse ona göre davranacağım” diyerek ülkeyi uçurumun dibine götürecek kadar cesurdurlar. Zaten bu hayat pahalılığını sorgulamak ve soru sormak için AKP’nin ve onun yamağı MHP’nin kapısına gidip protestolarını yapsalardı, her şeyi daha iyi anlayacaklardı. Ama bu olasılık şu günlerde olduğu halde yine de büyük rakamlara ulaşan AKP seçmeni partisine ve yamağına soru sormuyor. Sormayı aklına dahi getirmiyor. Sadece ulusal 2, bilemediniz 3 kanalda çıkan röportajlarda seslerini duyabiliyoruz. Onun dışında soru sormak için öylesine büyük kitleler oluşmuyor.

ATATÜRK SADABAT PAKTI’NA ÖNEM VERDİKÇE BATILILAR BUNU BİR DÜŞMANCA HAREKET OLARAK GÖRMÜŞLERDİR. ANCAK SADABAT PAKTI’NI CUMHURİYET VE BAĞIMSIZLIK ÜZERİNE KURAN VE KOMŞULARININ SINIRLARININ KORUNMASI İÇİN ASKERİ DESTEK VERECEĞİNİ SÖYLEYEN ATATÜRK’Ü BUGÜN ANLAMAYAN CAHİLLER VAR... İlk başta şunu söylemek istiyoruz: Atatürk, bağımsızlığı ilan edip Cumhuriyet’in ilkelerini halka benimsettikten sonra, “Artık Türkler Ortadoğu’da ölmeyecek” demiştir. Bunu neden söylemiştir? Tabii ki Ortadoğu ülkelerindeki İslam ülkelerinin ne bağımsızlıktan haberleri vardır... Ne de Cumhuriyetin niteliklerinden... Ayrıca yöneticileri de sadece koltuklarını ve hanedanlıklarını düşündükleri için ve de ilim – bilimden uzaklaştıkları için “Siz bırakın bağımsızlığı”, emperyallerin kucağına düşmeyi halkın özgürlüğüne değişmişlerdir. Bugün halâ öyle gelmiş, öylece gitmektedirler. Hatta Latin harflerinden uzakta duran, hatta ilim ve bilimin bu harfler çerçevesinde dolaşan bir yenilikçi dünyaya adım atmaktan çekinen Arap ülkeleri her zaman geride kalmaya mahkûm kalmışlardır. Bunun karşılığında Atatürk, Türkiye’yi askeri ve siyasi ataklarla köşeye sıkıştırmaya çalışan İtalyanların tehditlerine karşı 1937 yılında Sadabat Paktı’nı kurarak Güneydoğu sınırlarını güvence altına almayı başarmıştır. İşte bu pakta diğer Arap ülkelerinin de dahil olmasıyla bir nevi Ortadoğu’nun NATO’su olacak bu gücü sahip olmasını düşünen Atatürk dünya politikasını da köşeye sıkıştırmıştır. Daha doğrusu Atatürk sınırlarımıza komşu olan Arap ülkelerinin toprak bütünlüğünün korunmasının Türkiye’nin sınırlarının korunması kadar önem arz ettiğini bildiği için emperyallerin baş düşmanı olmuştur. Ama yedi düveli de yenerek hem askeri ve hem de siyasi tercihlerini Cumhuriyetten ve bağımsızlık laik ülke olmaktan yana olduğunu açıkladığı için, Avrupalıları oldukları yere çivilemiştir.

ATATÜRK SADABAT PAKTI’NA ÖNEM VERDİKÇE BATILILAR BUNU BİR DÜŞMANCA HAREKET OLARAK GÖRMÜŞLERDİR. ANCAK SADABAT PAKTI’NI CUMHURİYET VE BAĞIMSIZLIK ÜZERİNE KURAN VE KOMŞULARININ SINIRLARININ KORUNMASI İÇİN ASKERİ DESTEK VERECEĞİNİ SÖYLEYEN ATATÜRK’Ü BUGÜN ANLAMAYAN CAHİLLER VAR... İlk başta şunu söylemek istiyoruz: Atatürk, bağımsızlığı ilan edip Cumhuriyet’in ilkelerini halka benimsettikten sonra, “Artık Türkler Ortadoğu’da ölmeyecek” demiştir. Bunu neden söylemiştir? Tabii ki Ortadoğu ülkelerindeki İslam ülkelerinin ne bağımsızlıktan haberleri vardır... Ne de Cumhuriyetin niteliklerinden... Ayrıca yöneticileri de sadece koltuklarını ve hanedanlıklarını düşündükleri için ve de ilim – bilimden uzaklaştıkları için “Siz bırakın bağımsızlığı”, emperyallerin kucağına düşmeyi halkın özgürlüğüne değişmişlerdir. Bugün halâ öyle gelmiş, öylece gitmektedirler. Hatta Latin harflerinden uzakta duran, hatta ilim ve bilimin bu harfler çerçevesinde dolaşan bir yenilikçi dünyaya adım atmaktan çekinen Arap ülkeleri her zaman geride kalmaya mahkûm kalmışlardır. Bunun karşılığında Atatürk, Türkiye’yi askeri ve siyasi ataklarla köşeye sıkıştırmaya çalışan İtalyanların tehditlerine karşı 1937 yılında Sadabat Paktı’nı kurarak Güneydoğu sınırlarını güvence altına almayı başarmıştır. İşte bu pakta diğer Arap ülkelerinin de dahil olmasıyla bir nevi Ortadoğu’nun NATO’su olacak bu gücü sahip olmasını düşünen Atatürk dünya politikasını da köşeye sıkıştırmıştır. Daha doğrusu Atatürk sınırlarımıza komşu olan Arap ülkelerinin toprak bütünlüğünün korunmasının Türkiye’nin sınırlarının korunması kadar önem arz ettiğini bildiği için emperyallerin baş düşmanı olmuştur. Ama yedi düveli de yenerek hem askeri ve hem de siyasi tercihlerini Cumhuriyetten ve bağımsızlık laik ülke olmaktan yana olduğunu açıkladığı için, Avrupalıları oldukları yere çivilemiştir.

DÜŞÜNCELER SANIK SANDALYESİNDE OLDUKÇA... ÖZGÜR SAYILACAK MUHTEŞEM FİKİRLER HAPSOLDUKÇA... SİYASETE ŞERİAT BULAŞTIKÇA... ATATÜRK’E VE İNÖNÜ’YE SAÇMA SAPAN SALDIRILDIKÇA... HELE Kİ ANASINI – BABASINI – ÇOCUKLARINI VE TORUNLARINI, HATTA EŞİNİ ÖLDÜREN BİR HAYALİ HANEDANLIĞA AŞIK OLUNDUKÇA, DAHA ÇOK SÜRÜNÜRÜZ BİZ... Bugün Millet İttifakı öylesine yol alıyor ki, ne içerde, ne dışarıda bundan rahatsız olanlar var. Ancak tek rahatsız olan iki parti var: AKP ve MHP... Yani Cumhur İttifakı... Bugün AKP’li vekillere, “Dışarı çıkın. Halka katılın ancak halkla polemiğe girmeyin” emrini alan AKP’li vekillerin polemiğe girmesine gerek kalmıyor. Çünkü halk hayat pahalılığından öylesine bıkmış, öylesine delirmiş bir halde ki... Değil AKP’li vekiller bunların arasına girecek... Girseler çıkacaklarını sanmıyoruz... Çünkü bu kadar vurdum duymaz bir hükümet Cumhuriyet tarihinde görülmemiştir. Hayat pahalılığının bu kadar yükseldiği sıralarda uzak ülkelere tarım politikası yapmaya giden AKP’nin bu saçma sapan siyasetini masaya yatıranlar yine halk olacak. Oluyor da... Şimdi bu kadar pahalılığı sanki yokmuş gibi göstermeye çalışan hükümet, eninde sonunda o makamdan uzaklaşacağı kesin gözüyle bakılıyor. Neden biliyor musunuz? Birincisi: Kim AKP ve yamağına soru sormaya çalışsa ya soruşturmaya çekiliyor, ya da kulağı bükülüyor... İkincisi: Kim hayat pahalılığını gündeme getirmeye çalışsa ya sanık sandalyesine oturtuluyor, ya da gardı düşürülüyor... Üçüncüsü: Kim “Cumhur İttifakı Cumhuriyeti yıkmak için uğraşıyor” dese, bu duymazdan geliniyor ve bir şey olmamış gibi tavırlar alınıyor... Dördüncüsü: Kim ki Cumhuriyeti ve laikliği savunuyor, hemen Atatürk’e ve İnönü’ye hakaretler yağdırılıyor... Cemaatler, tarikatlar ve onlara bağlı bazı vakıflara “Çevreler edinin ve AKP’ye oy verilmesini sağlayın” ültimatomu gizlice mesajlanıyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Millet İttifakı öylesine yol aldı ki, ne bunun önünü kesebilirler... Ne de peşinden gidebilirler. Ancak nal toplarlar. O da toplayabilirlerse... Kısaca Millet İttifakı Atatürk’ün ilkelerini ve reformlarını takip ederek siyasetini yapıyor... Her alanda meydanlara çıkıyor ve gardını almaya dahi tenezzül etmiyor. Cumhur İttifakı’na çok iyi bir ders veriyor. Kısaca bu seçim AKP ve MHP’nin sonu olacak. Artık bu kabak gibi görünüyor.