Hani (Gün Birlik Günü) idi? Hakaret ederek depreme önlem alamazsınız

Hani (Gün Birlik Günü) idi? Hakaret ederek depreme önlem alamazsınız

Ökkeş Ağaoğlu SİYASAL iktidar muhalefete öylesine dolu ki, ne bir eleştirisine katlanabiliyor... Ne de yardım ve toplantılarına... Her yerde yaptıkları konuşmalarda muhalefete veryansın edip ortalığı hakaretlere boğan iktidar ve küçük ortağı, bu depremde de ağızlarına alınmayacak hakaretleri sıralayarak (güya onlar açısından) bu normal bir politika olmuş oluyor... Hayır, hiç de normal değil.. Bir defa yapılan hatalar için ilk önce HALKTAN ÖZÜR DİLENMELİDİR... Bunun dışında yapılacak tüm siyasi söylemlerin ne mantıken ve ne de siyaseten yeri vardır. Çünkü binlerce bina yıkılmış... Neden yıkılmış?.. ÇOĞU İMAR AFFI yüzünden... Binlerce bina çürük olduğu halde YAPABİLİRSİN denilmiş. Neden?.. DENETLENMEDİĞİ için... YÜZBİNLERCE insan aç ve susuz meydanlarda... Yok olan caddelerin çamurlarında... Açıkça soğukta çıplak bırakıldılar... Neden?.. BİR DEPREM POLİTİKAN OLMADIĞI İÇİN... Şimdi tüm bu denetimsizlikler varken... Tüm bu hatalar kabak gibi ortadayken... Üstelik BENİM BELEDİYELERİM zihniyetiyle hareket edilerek ilk önce onlara ulaşmak için siyasi duruş sergilemek (onarılmaz hatanın) başka bir versiyonunu oluşturur (Ki, bunun adına particilik) denir... Ülke parti devleti olmakla hızla ilerlerken, halkımız ne parti halkını oluşturuyor... Ne de devlet halkı olmaktan yana siyasi duruşu sergiliyor. Halkımız canıyla uğraşıyor... Evladını, anne babasını, kardeşini moloz yığınlarının altından (nasıl çıkartabilirim acaba)yı düşünüyor...

AHBAP'IN YAPTIĞI MÜCADELEYE ŞAPKA ÇIKARTACAKLARINA, AKSİNE ONU YERLE BİR ETMEK İÇİN UĞRAŞILIYOR... YAHU HANİ GÜN BİRLİK GÜNÜYDÜ?.. N'OLDU SİZE BÖYLE?.. YAPILAN HER TOPLANTIDA AĞIZA ALINMAYACAK KÜFÜRLER VE HAKARETLER YAĞDIRILIYOR... MUHALEFETE EDİLEN KÜFÜRLER HAVALARDA UÇUŞUYOR... AHBAP da kötü gün dostu olduğunu kanıtlayarak taşın altına elini koyarak akla hayale gelmeyecek muhteşem yardımlarla ve bağışlarla depremzedelerin yanında oldu... Olmaya da devam ediyor... Peki ama iktidarın küçük ortağına neler oluyor?.. Bu kadar hırçın olmasına bir neden var mı?.. Hani (Gün Birlik ve Beraberlik Günü) idi?.. Hele ki küçük ortağın dayanışmayı seçeceğine ayrışmaya yönelmesinin neresinde Birlik ve Beraberlik mesajı var?.. Kimse bize bu konuda masal okumasın... Çünkü gün gerçekten BİRLİK VE BERABERLİK GÜNÜ'dür... Ama iktidar ile küçük ortağının muhalefete yaptığı açıklamalar... Söylemler ve hakaretler bunun hiç de böyle olmadığını bize gösteriyor... Neden biliyor musunuz?.. 1) Depreme 3 gün geç gittiler... 2) Depreme yönelik yaptıkları çalışmalarında muhalefete yer vermemek için ellerinden gelen bütün yasakları kullandılar... 3) Diğer siyasi partilerin eleştirilerini kulak ardı ederek, parti çalışmasında kendilerine öncelik tanıyarak kimseye yardım konusunda hak tanımadılar... Sonuç mu, büyük bir organizasyonluk ve depremzedelerin 3 günü boşa heba edilmiş oldu... Bunun adına da (Gün Birlik Günüdür) deniyor... Kusura bakmayın ama bunun neresinde birlik anlayışı var?.. Hele ki AHBAP'a destek veren sanatçıların isimlerinin (particilik yaptıkları için) üzerini çizdiler... Yok hükmünde yaptılar... Tabii o değerli sanatçılar da gururlarına yediremediği için çalıştıkları televizyonlardan istifalarını vererek duruş sergilediler. Şimdi soruyoruz iktidara ve küçük ortağına: "Bu millet sizin emrinizde mi hareket edecek?" tabii ki hayır... Aksine halkımız neyi istiyorsa... Ne yapılmasını istiyorsa onu yapmaya mecbursunuz... Devlet anlayışı bunu gerektirir. Yani sizler partiyi değil, devleti çalıştıracaksınız. Burada parti devleti değil, halkın devletini devreye sokmalısınız... Hata yaptınız ve bu hatayı kabul etmelisiniz...

MERKEZ BANKASI'YLA BİRLİKTE DEVLETİN (YANİ KAMUYA AİT DİĞER BANKALARIN) BAĞIŞ YAPMASI YANLIŞTIR. O PARALAR HALKIN PARASIDIR. AYRICA KIZILAY'A SORULACAK DÜNYA KADAR SORULAR VARDIR.. HELE Kİ ÇADIR KONUSUNDA SINIFTA KALAN KIZILAY'IN ACEMİLİĞİ İKTİDARIN HANESİNE YAZILIYOR... İlk başta şunu belirtelim ki, deprem olayında ortaya çıkan siyasi duruş, hem iktidarın ve hem de küçük ortağının hatalarını büyük boyutlarda ortaya sergilemiştir... Nasıl mı?.. Sırf Atatürk'ün adını silmek ve Türkiye Cumhuriyeti kelimesinin (Cumhuriyet) sözcüğünü ortadan kaldırmak için Cumhuriyet sisteminin kurduğu bütün kurumları ortadan kaldırırsanız... Hatta onları (devletin çok zorda kalacağını) bile bile satarsanız, bugünkü duruma düşersiniz... Buradan kurtulmak da çok zordur... Yani alt yapı olmadan... İnsanların ruhunu ısıtacak yaşam alanlarını oluşturmadan "Bir yılda evler yapılacak" açıklamasını yapmak depremzedelerin acılarını hafifletmez... Aksine daha da duygusallaştırır... Örneğin İRAP'ın, 2020 yılında hükümete verdiği deprem raporunu kaale almamak... Yıkıcı bir depremin şiddetini dahi düşünmeden o raporu hasır altı etmek siyaseten de olsa, vicdanen de olsa büyük bir hatadır. Bu hatanın getirdiği ise, bugünkü ölümlerin olmasıdır... Binlerce insanımızın da halâ çöken binaların molozları altında kalması insana çok ağır bedeller ödetir... Türkiye de bu ağır bedelin altından elbette kalkacaktır ama bilime ve ilime önem vererek hareket edilseydi... Deprem ve jeoloji bilim insanlarımızın "Bağıra bağıra deprem geliyor" diyerek hükümeti uyarmaya çalışmasına ciddi olarak bakılsaydı... Bugün ne bu kadar ölümle pençelenirdi... Ne de insanlarımızın binlercesi toprağın altında çaresizce ölümü beklemiş olurdu... İşte bunun için diyoruz ki, bilim - ilim ve denetleme... Bunun dışında ne yapılırsa yapılsın binaların (yapılmayan zemin etütleri ile birlikte) çökmeleri kaçınılmaz olacaktır (Ki oldu da...) Bunun yanında devlet bankaları bağış yapamaz... Bunu yapmaya hakkı yoktur... Ancak devlet bankası zorda kalan yerlere ve bölgelere KAYNAK aktarabilir... Bunun dışında kamu bankalarındaki bütün paralar (kuruşuna kadar) halkındır... Bu bağış yapma yanlışından bir an önce dönülmesini umuyoruz.