Hep bana hep bana ideolojisi ülkeyi hasta ediyor

Hep bana hep bana ideolojisi ülkeyi hasta ediyor

Ökkeş Ağaoğlu

BİLİYORSUNUZ, Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözmek (aslında kolaydır ama) çok zordur... En küçük bir olumsuzlukta her şeye zam beklenir... Ve onu diğerleri izler... Neden?.. Bahane ve gerekçe hazır: “Petrole zam geldi... Ulaşım masrafları var... Yol masrafları var... Herhalde bu araba veya TIR su yakmıyor kardeşim” savunması akıllara öylesine kazınmış ki, bir devlet adamı veya esnaf ve sanatkarlar konu için açıklama yapmadan önce halkımız bu işin bahanesini çok iyi biliyor. Nedir o?: “Petrole zam”... İyi güzel de bunun dışında yapılması gereken şeyler yok mudur?.. Elbette vardır.. Ama o yapılacak olanlar nedense “ilk yapılacaklar listesi”ne alınmıyor. Neden mi?.. Türk ekonomisinde aldatmacalar böyle işliyor da ondan...

CUMHURİYETİN FABRİKALARINI SATARKEN... ŞEKER VE KAĞIT FABRİKALARINI KAPATIRKEN... ÜLKENİN İFLASINI YANDAŞLARLA BİRLİKTE HAZIRLARKEN BUGÜNLERİ HESAP EDEMEYEN BİR HÜKÜMET HER ZAMAN KAYBETMEYE MAHKÛMDUR. ZATEN KAYBEDİYOR DA... Hükümet faizleri düşürdük diye böbürlenirken onlar da biliyor ki bu iş fazla uzun sürmeyecek. Neden sürmeyecek?.. Şunun için: Bir defa üretim yok... Bankalar inim inim inliyor... Yandaş medya yağcılıkta sınır tanımadığı için onlar da devletin (yani hükümetin) desteğiyle ayakta duruyor. Çarşı Pazar ekonomisi ise felç... Ne üretim var... Ne tohum garantisi var... Ne de ucuz tohumla ziraat odaları tarafından korunan tarım işçimiz ve köylümüz var... Hemen hemen hepsi kendi kaderlerine terk edilmiş vaziyette... Peki nereye kadar gider?.. İflasa kadar. Şu anda zaten Türk ekonomisi iflas bayrağını çekmiş vaziyette. Sadece iç siyasette “faiz haram – dolar ucuzladı” bahanesiyle günlerini gün edenler var. Oysa durum hiç de iç açıcı değil. Bir defa hükümet olarak ucuzluk istiyorsanız, bunu ilk yapacak olan sizlersiniz. Yani hükümet. Hükümet çok güçlüdür. Her türlü olanağa sahiptir. Konuyla ilgili işin içinden çıkılması gereken kurum ve kuruluşlara sahiptir. Ama bunları çalıştıracak zeka yoktur. Düşünün neredeyse Türk milletine, “Ülkemizde hiçbir şey yetişmiyor. Onun için her şeyi ithal ediyoruz”a inandırmaya çalışıyorlar. Neden biliyor musunuz?.. Bir tarafta yaptıkları ekonomik bataklığa düşmemek için yeni bahaneler arıyorlar. Bir tarafta da her ekonomi politikada ve gelişmelerde (ve hatta fabrikalarda) Atatürk’ün imzası olduğu için, o imzayı ve ismi silmeye çalışıyorlar. Yani konu ideolojik. Ama amaç sıfır. Amacın sonucu fakirlik ve sefillik. Onun için şunu bilmeleri gerekiyor ve hatta adım kadar da eminim ki hükümet, Cumhuriyetin fabrikalarını satmaktan bin pişmandır. Çünkü bunun acısı fakirlikle, hayat pahalılıkla yavaş yavaş hükümetin kamburu olacaktır. Tabii anlayana.

HÜKÜMET “FİYATLARI DÜŞÜRÜN” DİYE ESNAFA, ÇARŞI PAZARA VE MİLLETE BİLDİRİ YAPIYOR... EVET AMA O İNDİRİME TABİ OLACAK UCUZLUK HÜKÜMETİN ATMASI GEREKEN İLK ADIM DEĞİL MİDİR?.. YANİ PETROLÜ İNDİRMELİSİNİZ... Hükümet bugün faizleri indirim diye böbürlenirken Amerikan dolarının artışını durduramadı. Peki ne oldu?.. Bazı fırıldak oyunlarla dolar düşürüleverdi. Şimdi insanın aklına şu takılıyor: Normal vatandaşın aldığı 100 bilemediniz 200 doları bozdurmakla bu ateş düşmez. Peki nasıl düşer?.. İyi ve kuvvetli bir satışla düşer... Yani Merkez Bankası gibi bir kurumun gücüyle ve birikimiyle düşer. Peki bu düşüşün birikimi ve olanakları hangi insanda var?.. Kimsede yok. Hele ki Türkiye’de böylesi kuvvetli bir satış pozisyonunu (Merkez Bankası hariç) kimse gerçekleştiremezken... Doların bir anda yarı yarıya düşmesinin yorumunu nasıl izah edebilirsiniz?.. Bu oldukça zordur. Ya yurt dışından sıcak bir paranın ülkemizde ekonomiye dahil oluşuyla bu gerçekleşmiştir... Ya da örtülü alınan bir borçla bu dolar indirimi piyasalara yansıtılmıştır. Bunun başka izahı olamaz. Olması için her şeyin açıklanması gerekirken açıklanmıyorsa... Bu sır ve gizlilik ülkeye girmesi gereken yabancı sermayeyi her zaman durduracak güçtedir. İşlem bu vaziyette gerçekleşirken, hükümet piyasalara “Zamlı tarifeleri durdurun ve etiketleri ucuzlatın” diye mesaj gönderiyor. İşte tam da burada sorulması gerekeni sormak istiyoruz: “Sayın hükümet ve yetkilisi, siz neden petrolü indirmiyorsunuz?.. Siz petrolü indirirken her şey inmiş olmayacak mı?..” Buna cevap veremezler. Çünkü asıl zammı ve etiketlerin pahalı yazılmasına enden olan başta hükümettir. Eğer hükümetimiz petrolde ve doğalgazda indirime gitmiş olsa, etiketler ucuzlayacak. Halkın alım gücü kuvvetlenecek. Tasarrufla istediği bir ürünü alabilecek. Ve sonuç olarak da “Çok şükür yahu. Nedir bu kıs kıs kıs?... Ekonomiden kıs... Ekmekten kıs... Peynirden ve zeytinden kıs... Giyim ve kuşamdan kıs... Neredeyse toplu taşımaya binme yürüyerek git aşamasına gelen bir millet tasarrufu yaşanıyor ülkemizde... Artık bunun böyle olmaması gerekiyor. Hükümet olarak siz indirin petrolü ve doğalgazı... Eğer etiketler inmiyorsa “Yanlışlık nerede acaba?” diye kendi kendinizi sorgulamalısınız. Gerçi sorgulamanıza gerek yok. Biz söyleyelim size o yaptığınız yanlışı: Bütün üretim mekanizmasını durdurdunuz... Her şeyi ithal ediyorsunuz... Atatürk’e ve Cumhuriyetimize düşmanlıkla hareket ettiğiniz ve aslı astarı olmayan gereksiz bir ideolojinin esiri olduğunuz için bu gidişata “Dur” diyemezsiniz. Deseniz bile durmaz... Çünkü dünya milletleri arasında siyasal olarak değil, alım satım olarak... Çarşı Pazar ekonomisi olarak iletişimde ve ticarette bulunmalısınız. Yoksa gidiş hiç de iyi bir gidiş değil.

EMEKLİYE YAPILACAK ZAM YÜZDE 50 DAHİ OLSA GEÇİNMESİ ZORDUR... ÇÜNKÜ YENİ YILDA İĞNEDEN İPLİĞE HER ŞEYE ZAM GELECEK... DAHA YILBAŞI OLMADAN KİRALARA GELEN YÜZDE 150 – 200 ZAMMA DUR DİYEMEYEN BİR HÜKÜMET NASIL BAŞARILI OLABİLİR?.. Asgari Ücretliye yapılan zam yeni yıl zamlarından sonra yılın ilk 4’üncü ayında kâr marjı inecek. Fiyatlar arttıkça Asgari Ücretlinin zammı bir o kadar geriye dönecek. Asgari Ücretli ne tasarruf edebilecek... Ne de yeni zam oranları gelmeden rahat edebileceği bir ortamı asla bulamayacak. Aslında aynı şartları yaşayan emeklilerimiz de kadersizliklerine ortak durumda. Düşünün Türk milletinin çalışanları Asgari Ücret sistemine dahil edilerek ortada ne ustalık... Ne patronluk... Ne de vergi sisteminin adaleti bırakıldı... Sadece Asgari Ücret bordrosuyla bütün millet ideolojik kavramın mutluluğu için bu sisteme esir edildi. Aynı şekilde emekliler de bu sistemin içinde yıllarca inim inim inlemişti. Fakat artık buna dur demenin zamanı geldi. Ve buna dur diyecek de tabii ki hükümettir. Hükümet az maaş alan emeklinin ekonomik durumunu düşünerek zam yapmalıdır. Hele ki şu anda kirada olan emeklilerimiz daha düne kadar normal olarak ödediği kiraya, (genelde normal olmayan) kiralara... Keyfi olarak zam yapılmasına kim dur diyecek?.. Bunu diyecek olan yine hükümet değil mi?.. Yani durum şudur: Emekli hem kira, hem günlük giderler ve hem de aşırı zamlarla yıllarca boğuşurken hükümet artık bunları görmeli ve hem kiralara... Hem etiketlere... Ve hem de petrole dur diyerek yeni bir ekonomik stratejisi uygularsa, bundan emeklilerimiz olduğu kadar maaşa bağlanmış bütün millet yararlanacaktır. Hatta sağlıklı bir toplum yetişmiş olacaktır. Çünkü hayat pahalılığından dolayı doğalgazını yakamayan bir aile her an hastalığa yakalanabilir. Ve sonuç olarak soluğu hastanede alabilir. Ama maaşı iyi olan ve evin bütün giderlerini rahatlıkla sağlayan bir aile ne hasta olur... Ne de hastanelik. Bunda da en kârlı olan hükümettir. Ama bunu düşünmeyen... “Hep bana – Hep bana” diyen bir ideolojik anlayış ülkeyi tepeden tırnağa hasta eder (ediyor da)... Bizden söylemesi.