Herkes gelir ve gider ama devlet kalır

Herkes gelir ve gider ama devlet kalır

BİR YALANDIR gidiyor... Daha doğrusu bazılarının egoları o kadar yükselmiş ki, “Ben gidersem devlet de gider” mantığını mantık dışı olarak her yerde yorumlamaya başladılar. Başlatan elbette devletin asilleri... Devam ettiren ve inananlar da devletin asil olmayan üyeleri... Kimdir bu üyeler?.. Elbette partinin adını değil, sadece liderin adını söyleyerek Türkiye’yi onun ismine kilitleyen zihniyetliler... Bu zihniyetliler bu ülkenin buralara kadar nasıl geldiğini her nedense hiç düşünmezler. Çünkü tarihini bilmeyen milletler her zaman yıkılmaya mahkumlardır. Neden mahkumlardır biliyor musunuz?.. 1) – Bugün o dillerine doladıkları mandacılık sistemine kendi sistem yanlışlıklarıyla esir oldukları için... 2) – Osmanlı’nın tıpkı bir asalak gibi Türk milletinin sırtına 600 sene bindiklerini ve bunu bir şey sandıkları için... 3) – Yurt dışı milli hasıla örneklerini kendi ülkesinde bir türlü veremedikleri ve söyleyemedikleri için...
 

KİMSE BU DEVLETİ YIKAMAZ, YETER Kİ DEVLETE OLAN GÜVEN TARİHSEL AKIŞ İÇİNDE DEVAM ETSİN... ETMEZSE YALANA KILIF UYDURURLAR... AMA GÜVEN DEVAM EDERSE KENDİ YALANLARI ALTINDA EZİLİRLER...

7 düvel bu ülkeyi yıkamadıktan sonra, birkaç tane kıytırık mı bu devleti yıkacak?.. Hadi oradan... Bir defa eğri oturup doğru konuşmalı insan... Düşünün istila devletlerini dize getiren Türkiye, Cumhuriyet yapısı ile taçlandırılmış ve halkına güven vermiş bir ülkedir... Ama bunu Cumhuriyet düşmanlığıyla yıkmaya kalkışırsanız ortada ne devlet kalır... Ne de millet... Kala kala birkaç tane cemaat, tarikat, vakıf ve onun devamı olan yağcı takımı kalır – Ki, onlar da devletten nemalandıkça coşarlar... Nemalar kesilirse ilk devleti indirecek olanlar da onlardır... – Yani devleti indirme politikası tıpkı yeniçerilerin siyasetiyle devam eder... İşte bunu bir türlü göremeyenler hem Cumhuriyeti düşman görürler... Hem de kendi baskıcı rejimlerini “Kıyak bir yönetim şekli” diye halka yuttururlar. Bugün bu yutturmalar aniden duruverdi. Neden biliyor musunuz?.. Birincisi o çok kötüledikleri BAE’nin prenslerini kırmızı halılarla karşıladılar... İkincisi de kitabına uydurmaya çalıştıkları boş sözlerle kendi yalanlarına kendileri de inandılar... Oysa devletler her zaman devlet olarak sağlam kalır... Türk devletleri, öyle kolay kolay yıkılacak bir yapıda değildir... Sadece sistemi değiştireyim derken devletin bütün kurumlarını yerle bir edenler, sonunda o yıkmaya çalıştıkları kurumların başı olarak kendilerini bir şey sanırlar... Oysa hiçbir şey değillerdir.

BU ÜLKE NE EKONOMİK KRİZLER GÖRDÜ... VE CUMHURİYET NE SIKINTILARLA KURULDU... BUNDAN HABERİ OLMAYANLAR ATATÜRK’Ü DÜŞMAN GÖRECEKLERİNE... ONUN CUMHURİYETİNE SAHİP ÇIKSALARDI BUGÜN BU AÇLIK VE SEFALET OLMAZDI...

Tutturdular başkanlık da başkanlık... Aksine başkanlık sistemi tüm ülkenin insanlarını ve partilerini ayırt etmeksizin kucaklayan ve devletin varlığını bunlar üzerinden sahiplenen bir sistem olarak kalmalıyken... Bugün partili başkanlık sistemi muhalefete muhalefet etmekle devam ediyor... Neden?.. Çünkü zihniyet sultancılık ve padişahlık sistemine dayanıyor. Oysa bütün sistemlerde devlet yapısı her zaman önde olmalıdır... Ne yazık ki padişahım çok yaşa sistemi her zaman devlet yapısını yok etmiştir... Aksine “Ben halifeyim, bu ülke benim” mantığıyla hareket edildiği için hemen ortaya “Ben gidersem devlet de gider” mantığını gayet samimi söylemlerle okumamış ve bir yerde de okumuş ama okumamışlardan daha da cahillere yutturmaya çalışmışlardır. Bugüne kadar gelen düşman tavırlar Atatürk’ün çağdaş ve bilimsel çalışmalarını yerle bir etmeye çalıştılar ve bunu başaramayınca binbir emekle kurulan güzelim Cumhuriyet fabrikalarını satarak “Cumhuriyetin bir dikili ağacı yok” dediler ve Atatürk’ü kötülemeye çalıştılar... Hatta “Tek partili rejim” diyerek kötüledikleri Atatürk ve İnönü zamanlarını acımasızca eleştirdiler... Bugün “Her şeyin sorumlusu benim. Ben ne dersem o olur” mantığıyla hareket edildiği için asıl tek partili rejimin asillerinin kendileri olduğunu halktan saklamaya çalıştılar. İşte burada halkımız artık bu yanlışları görüyor. Nasıl mı görüyor?.. 1) – Dövizin onlu basamaklara çıktığını görüyor... 2) – Açlık ve sefaletin ayyuka çıkmasını görüyor... 3) – Haksız kazançlarla günlerini gün eden devlet kademesinin halkın umurlarında olmayışını görüyor... 4) – Yandaş ve kandaş basının devlet bankalarından nemalanmalarının gün yüzüne çıkmasını görüyor... 5) – Atatürk’ün bütün milli anlayışına nail olan ormanların, köylünün topraklarının tek tek haksız yere müteahhitlere verilmesini görüyor... 6) – Ayrıca “2 kilo et yemeyin, ayda yarım kilo yiyin”... Ve ”2 kilo domates yerine 2 tane yiyin” diyerek halkla dalga geçen vekillerin pişkinliklerini görüyor... Artık “Ben gidersem devlet de gider” mantığıyla siyaset yaparak bu milleti kandıramazlar... Ama kendilerini öylesine kandırdılar ki, bir zamanların bakanı Kemal Unakıtan’ın 2003 yılında Tekel ile ilgili gelişmelerde “Babalar gibi satarız” dedikleri devletin bütün kamu mallarına bugün muhtaç kaldılar. Tabii bugünü tahmin edemedikleri için de Atatürk düşmanlığıyla demokrasi kavramını ve Anayasal hakları Türk milletine zindan ettiler. Artık seçimde sandığa resmen gömülecekler. Ve bir daha bu milletin karşısına çıkamayacaklar. Çünkü ak mı – kara mı her şey ortaya çıkacak.