İlim ve bilimsiz bir devletin tek çaresi benzine zam

İlim ve bilimsiz bir devletin tek çaresi benzine zam

Ökkeş Ağaoğlu İLİM ve bilim bu ülkenin mayasıydı... Bir zamanlar Cumhuriyet şemsiyesi ilimi ve bilimi o kadar önemsiyordu ki, liyakatlı kişilerin çokluğu ülkenin gurur tablosunu oluşturuyordu... Hele ki Atatürk’ün bilime ve ilime verdiği önemi bazı hatıralarda okuyunca, bugün ne kadar geride kaldığımızı daha iyi anlıyoruz... Nasıl mı?.. Almanların cani kasabı Hitler’in iktidara gelmesinden sonra toplama kampına gönderilen yüzlerce bilim insanlarından bazıları, yine kamplarda ölüme terk edilmişlerdi. Ve Atatürk’ün bu bilim adamlarını ülkemize getirerek, Türkiye’ye kazandırdığı ilim ve bilim dallarını şöyle sıralayabiliriz: (Klasik Müzik... Opera ve Bale... Doktorluk ve Fizik Tedavi... Kimya... İstatistik... Astronomi... Diş hekimliği... Göz Hastalıkları... Hukuk ve Kütüphanecilik... Modern Mimari... Manyas Kuş Cennetinin Varoluşu... Kırşehir’de Şifalı Sular ve Akik Taşı Çalışmaları...) Bunun yanında eğitimler... Seminerler... Yüzlerce öğrencinin eğitimi... Bunların hepsi esir kamplarından gelen Alman bilim adamlarının sayesinde oldu. Bu gelişmeler bundan tam 89 sene önce yaşandı. Peki bugün neyi yaşıyoruz?.. Tabii ki ilimsiz bir Türkiye’yi... Bilime düşman olan bir yönetim tarzını... Devlet yapısının iflas ettirilmesi için neredeyse Cumhuriyet ile kavga eden bir hükümeti yaşıyoruz.

BİR ATATÜRK’E VE YAPTIKLARINA BAKIN... BİR DE BUGÜNÜN İDARİ KADROLARINA BAKIN... ATATÜRK TÜRK HAVA KURUMU’NU KURARAK GÖKLERE HAKİMİYETE ADIM ATIYOR... BUGÜN İSE THK RESMEN ÖLDÜRÜLÜYOR VE BİR TANE UÇAK UÇURULMUYOR... Düşünebiliyor musunuz?.. Atatürk, yurdum insanını ilim ve bilimle buluşturmak için her türlü imkanları deniyor ve ne olursa olsun Türkiye’nin Batılı ülkelerden geri kalmamak için harıl harıl çalışmalarına sebep olmaya çalışıyordu... Ve yaptığı girişimlerle de bunu başarıyordu. Birçok örnekte olduğu gibi, İKTİSAT KONGRELERİ Türkiye’nin tarihi adımlarını atmada büyük öncülük etmişti Atatürk. Bunları başarırken de milliyetçilik akımını öylesine başarmıştı ki, Türk toplumu ümmetçilikten kurtulmuş... Osmanlı’nın damarlarına kadar girmiş olan Arap kültürünü tek hamlede yıkmış... Yerine modern ve çağdaş bir ülke yaratmıştı. Bugün ise bundan memnun olmayan ilim ve bilim düşmanları türedi. Hem de iktidar üyelerinde yerini alanlar vardı. Örneğin Orman Bakanı, ülkemizdeki büyük yangınlarda “Bir tane dahi uçağımız yok” diyerek THK’na ait olan yangın söndürme uçaklarının uçmasını engelledi. Uçurtmadı... Ülkemiz cayır cayır yanarken, o yangına bakarak adeta keyf alan bir devlet yapısı görüntüsü sergilendi. Tam da o sırada başka bir ülkede gerçekleşen orman yangınlarının söndürülmesine destek olmak için çalışmalar yapılıyordu. Ama bunun yanında ülkemizde ormanlar cayır cayır yanarken, Orman Bakanı, “Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok” diyebiliyordu. Çeşitli ülkelerden gelen kiralık helikopter ve uçaklarla yangınlar kontrol altına alınsa da, THK’nda bulunan uçakların bugüne kadar neden atıl bırakıldığı halâ tartışılmakta. Neden tartışılmakta biliyor musunuz?. Bizde uçaklar resmen hangarlarda park halinde tutulurken, Orman Bakanı’nın “Yunanistan’ın bizden uçak talebi var. Uçak göndermeyi değerlendirmeye çalışıyoruz” sözleri, çeşitli soruları gündeme taşıyordu. Hele ki Bakanın, “Envarterimizde uçak yok” derken, kendisine “Envanterde ne var peki?..” sorusunu sormadan geçemedik. Ama artık bu Bakan Beye soramayacağız. Çünkü görevden alındı.

THK AİT UÇAKLARI ÇÜRÜMEYE BIRAKAN ZİHNİYET, BUGÜN AKARYAKITA ZAM YAPMADA DÜNYA BİRİNCİLİĞİNİ ELİNDE TUTUYOR... İYİ DE BU MİLLET BU KADAR ZAMMI KALDIRABİLİR Mİ? KALDIRAMAYACAĞINI BİLE BİLE BÖYLE ZAM YAPILIR MI?.. Ülkedeki geçimsizlik had safhaya varmış durumda. Marketler ve çarşı pazar esnafı zor durumda. İnsanlar hayat pahalılığının bir türlü önüne geçemiyor... Devlet kadrosunda görevli kimse zirai çalışmaları ağzına dahi almıyor... Alanlar muhalif partiler. Yani muhalefet partisinin ta kendisi... İyi güzel de, iktidar ne yapıyor?.. Sadece her şeye olduğu gibi petrole de gelen zamları topluca veremiyor. Gelen yüklü zamları 4’e veya 5’e bölerek halka yansıtılıyor. Hem öyle böyle de değil... Kuruş Kuruş değil, adeta Lira Lira yansıtılıyor. Sözüm ona, “Bu zamlar neden böyle?” diye soracak olsanız (Ki soruldu da), hemen kabahati kendilerinden 20 yıl önceki hükümetlere yamalanıyor... Sanki ülkeyi 20 yıl CHP veya İYİ Parti yönetmiş gibi... Ama kimi aklı uçmuş ideolojistler, “Bu zamlar olmamalı ama yönetimde CHP olsaydı daha büyük zamlar olurdu” demekten de kendini alamıyor. Böyle insanlar da var. Oysa bu savunmayı yapan kişiye “O halde hükümetinizin hatırı sayılır kişileri çarşıya, pazara ve marketlere neden gitmiyor?.. Halkın arasına neden çık(a)mıyor?..” diye sorduğunuzda, dut yemiş bülbüle dönüyorlar. Halbuki kendileri de bu durumdan şikayetçiler ama kendilerini particiliğe o kadar kaptırmışlar ki, ne ceplerini düşünerek konuşuyorlar... Ne de mutfaklarını... Hatta mutfaktaki yangının evlerini ve işyerlerini nasıl yaktığını bildikleri halde. Şimdi bu durum ortadayken... PETROLE ZAM haberleri acımasızca açıklanıyorken... Sanki bir şey olmamış gibi davranan hükümete ne demeli?.. Bu sorularımıza cevap herhalde şu olacak: Bu zamların bütün sorumluluğu Rusya ve Ukrayna savaşıdır denilerek meselenin temelinde bunun olduğuna inandırılmaya çalışılıyor... Oysa bu savaş durumu ne kadar önemli olursa olsun, Atatürk gibi tarıma önem vererek ülke ekonomik manada ayağa kaldırılabilirdi... Halkımız ucuz şekilde meyvelerini... Sebzelerini... Kırmızı etini yiyebilirdi... Piyasalara ucuzluk gelince daha sağlıklı bir toplum yaratılmış olunurdu. Ama devleti yönetenlerimiz bunu yapmıyor. İthal inadıyla ülkeyi yoksulluğa daha da iteliyor. Tüm yoksulluğun ana hatlarını oluşturan petrol zamları ülkeyi bile bile uçuruma sürükleyenler tarafından sessizce izleniyor. Bir Atatürk’ün iktisadi devrimlerine bakın.. Bir de bugünkü siyasi devrimlere... Yazık ki ne yazık...