İRAP raporu dikkate alınsaydı, bu kadar can kaybı olmazdı

Submitted by FTG on Thu, 02/16/2023 - 06:59

Ökkeş Ağaoğlu

 

GÜNLER gelip geçiyor... Ama öyle bir geçiyor ki, ne Türk halkı bu halden memnun... Ne de siyasi kademeler... Hemen hemen herkes küçük dilini yutmuş'casına hareketsiz halde öylece beklemekte... Nasıl beklemesin ki?.. Her gün bir ölüp - bir diriliyoruz...

 

Bir kişi bile kurtarılsa, sanki depremde ölenlerin hepsi kurtarılmış'casına seviniyoruz. Oysa ki yıkılan binaların altında binlerce insan ya can çekişiyor... Ya ısınacak küçük bir mekanda son saatlerini yaşıyor... Ya da kurtarılacağını ümit ederek son dakikaya kadar dua ediyor... Evet, toprağın altında yaşanan çıkmaz sokağın kaderini paylaşanların ümitleri mutlaka devam ediyor... Ama bunun yanında yukarıda olağanüstü çalışmaların olduğunu ya biliyorlar, ya da bilmiyorlar... İşin orasını Allah bilir... Ancak bilmeleri mümkündür... Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin insanları çok duyarlıdır... Ve büyük tehlikeler yaşandığı zaman tahmin ederler ki Türk milleti bir yumruk halinde olurlar... Şimdi onların nefesleri yavaş yavaş tükenirken, aynı şekilde bir insanın canını kurtarmak kadar büyük bir ödül... Büyük bir şeref... Büyük bir mucize olamaz... Bunun hem dini açıdan ödülü değerler üstüdür... Hem de insani boyutu kat kat fazladır.. Çünkü ortada bir can vardır... Ve en büyük zenginliğin bile bir canın kurtarılmasının yanında sıfır hükmündedir...

DEPREMLE İLGİLİ BİR HABER GAZETE SÜTUNLARINA DÜŞTÜĞÜNDE BİZ DE OKUDUK VE İNANAMADIK... ÇÜNKÜ OLASI BİR KAHRAMANMARAŞ DEPREMİNDE HER ŞEYİN RİSK ALTINDA OLDUĞU TEK TEK VE TANE TANE RAPOR HALİNDE HÜKÜMETE SUNULMUŞ... HÜKÜMET İSE BUNU ES GEÇMİŞ VE BUGÜN KADER DİYOR... Depremle ilgili bir haberi gazete sütunlarında okuduğumuzda hayretlere düştük... Ne diyordu gazetedeki haberde: "...Oysa ki, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) 2020 tarihli Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporunda kentte olası bir deprem ve sonrasında yaşanacaklar tek tek anlatılmış..." Yani kısaca şunu anladık: "AFAD'ın 2020 tarihli Kahramanmaraş İl Afet Risk Azaltma Planı'nda depremde olacaklar nedenleriyle tane tane anlatılmış..." Şimdi burada neyi anlıyoruz?.. Ortada giden kötü bir risk var... Ve bu ulusal bir boyutu kapsıyor.... Ayrıca bu riskin kapsama alanı o kadar güçlü olacak ki, bunun ağırlığını bireyler taşıyabilir... Ne de Türkiye... Yani kısaca rapor göz ardı edilmiş... Kamuoyundan ve ilgili birimlerden saklanmış.. Oysa devleti temsil eden hükümetin o anda yapacağı şu olmalıydı: "Derhal deprem bilim insanlarını, mimarları, mühendisleri toplayın... Bu durumu mutlaka gözden geçirmeliyiz... Ortaya çıkacak sonuca göre de derhal harekete geçmeliyiz... Yoksa o bölgedeki insanlarımızı ölüme terk edemeyiz." İşte hükümetin yapacağı aynen buydu... Peki yaptı mı?.. Hayır, ne yapması... Aksine "Kader" diyerek inancını dini boyutlara getirdi ve insanları yine inanç yönünden algılatarak yoluna devam etmeye çalıştı...

İRAP'IN RAPORU HER ŞEYİ ORTAYA DÖKMÜŞ... YALNIZ BU RAPORA ÖNEM VERECEK BİR KURUM VE KURULUŞ OLSA DA DEVLET BÖYLESİ BİR TEHLİKEYİ BERTARAF ETMEK İÇİN HAREKETLENMEMİŞ... AKSİNE ÜSTÜNE YATMIŞ... ŞİMDİ İSE BİR BİRLİK SLOGANIYLA HAREKET ETMEYE MECBUR KALMIŞ. OYSA KÖPRÜNÜN ALTINDAN SULAR ÇOKTAN AKIP GİTMİŞ... Deprem Raporunda ayrıntılar aynen şöyle devam etmekte: ((HALK TEHLİKEDEN HABERSİZ: Bölgenin çok uzun sayılabilecek bir durgunluk dönemi geçirmekte oluşu nedeniyle halk, olası bir deprem tehlikesinden habersizdir. Bu durum tehlikenin boyutunu bir kat daha artırmaktadır. Bu nedenle olası bir depremde can ve mal kayıplarını en aza indirmek için, meskun alanlarda zemin etütlerinin ayrıntılı olarak yapılması ve tehlikeli zonlardaki yapıların tahliyesi zaruridir.)) Şimdi böylesi bir raporu sunanlara karşı hükümetin ne yapması gerekirdi? Tabii ki hemen halkını uyarması... Gerekirse bugüne kadar ki geçen 3 senelik uzun zaman içinde insanların evlerinin başlarına yıkılmaması için onları oradan çıkarması... Daha güvenli bir yapılaşmanın içine alarak gerçek TOKİ evlerinin teker kattan ibaret olarak yaygın bir yapılaşmayı o bölgelere yayması gerekirdi... Ama bunların hiçbiri yapılmadı. Neden? Çünkü kadere inancı olan Türk toplumunu böylesi bir rapora kendini bağlamayacağını bildiği için... Rapordan da uzak durdu... Deprem bilim insanlarının yaptığı acil konuşmalardan da... Peki şimdi n'oldu?.. Büyük yardım kampanyalarıyla milyarlarca lira para toplanıyor... Peki bu toplanan paralar bundan 3 sene önce İRAP'ın raporuna değer verilerek halkına evler yapılsaydı.... Onların yaşamı güven altına alınsaydı olmaz mıydı?.. Elbette olurdu... Ama bunun olur yapılması için insanına, halkına değer verilmesi öncelik taşımalıydı... Daha doğrusu bu öncelik taşımamış ki, bugün bu acıyı yaşıyor ve paylaşıyoruz...

YARDIMLAŞMALARDA ÖNE ÇIKAN RAKAMLARLA HEM DEPREMZEDELERE YARDIMCI OLMALISINIZ... HEM DE İŞ BANKASI'NIN YAPTIĞI GİBİ KREDİ VE BORÇLARI OLANLARIN BORÇLARINI TÜMÜNDEN SİLMELİSİNİZ... BUNU YAPAN BİR KURUM İSE SİZ DEVLETSİNİZ... VE BUNU RAHATLIKLA YAPABİLİRSİNİZ... Herkes elini taşın altına koysun diyorlar... Ve zengini - fakiri elini taşın altına koyarak, cebinden ne çıkıyorsa onu bağışlıyor e depremzedelerin acılarını biraz olsun dindirmeye çalışıyor.Ama bu para toplamakla kurtulan insanların yaralarına merhem olamazsınız... Bankaların ve alacakların 3 veya 4 ay gibi erteleme yoluyla insanların yaralarına merhem olamazsınız... Peki ne yapacaksınız?.. Tabii ki İş Bankası'nın "Ölenlerin kredi ve kredi kartları borçlarını" nasıl sıfırladıysa... Siz bundan daha da öteye gideceksiniz... Ve "O bölgede ölenlerin, yaralananların ve sağ kurtulanların bütün kredi borçlarını ve kredi kartı borçlarını tümüyle sileceksiniz..." Devlet olarak bunu yapmalısınız... Ayrıca yardım kampanyası ile toplanan paraları tek tek, hane hane depremzedelere verilmek üzere onlara hem ev ve hem de yeni yaşam alanları meydana getirmelisiniz... O insanlar şimdi analarından yeni doğmuş gibidir... Toprağın ve bina molozlarının altından (daha doğrusu ölüm çukurundan) yeniden dünyaya geldiler... Onlara yaşama şansını daha rahat bir ortam sağlayarak vermelisiniz... Bunu yaparken de siyasi unsurları... Siyasi düşünceleri bir kenara bırakarak yapmalısınız... Çünkü bu insanlar, o raporu göz ardı ederek... Kamuoyundan saklayarak ölümlere neden olan düşüncenin günahını çektiler... Halâ da çekmekteler... Son olarak Nasıl ki İdlib'de Suriyeliler için yüzbinlerce evler yapıldıysa (veya halâ yapılmaya devam ediliyorsa), bunun aynısını ve hatta daha da güzelini kendi  vatandaşınıza yapmaya mecbursunuz...