İstanbulu kaybettiğinizi kabul edin artık

İstanbulu kaybettiğinizi kabul edin artık

İSTANBUL’a kar yağdı ve her yer beyaza büründü... Kartpostallarda görülmesi gereken güzelliklerin aynısını yaşamak ve aynı yerlerde gezmek insanı bir nevi huzur da veriyor... Çünkü kar hasretinin yazı – kışı olmaz... Her mevsimde kar yağmasını isteyen yığınca insanlarımızın var... Kar denilince ilk akla gelen kartopu... Kardan adam... Karda kaymak... Buz üstünde patenle kaymak... Karda kayma konusunda imkanı olmayan çocukların da merdiven, traktör lastiği ve buna benzer araçlarla kar üstünde kayma zevki her insanın paylaştığı en güzel hayal üstü gerçekler... İşte tüm bunlar birkaç gün önce İstanbul’umuzda yaşandı ve mutluluk tabloları da oldukça fazlaydı. Bu kar duygusu insanların beyninde öylesine yerleşmiş ki, “HER YILBAŞI KAR YAĞMALI” sözünden yola çıkarak... “KIŞIN ARA SIRA YAĞSA DA NEŞEMİZİ BULSAK” tarzından beklentiler de insanlarımızın hafızasında yerleşmiş vaziyette... Ne yaparsanız yapın bu fikri ve bu güzelliği insanlarımızın kafasından çıkaramazsınız... Ama bunun yanında istenmeyen siyasi ayak oyunları da bu hayallerin üzerine (buz gibi demeyelim de) hatta buzun üstüne sıcak su dökerek şok etkisi yaratıyor. Tıpkı İmamoğlu’nun üzerine giderek onu başarısız göstermek için adeta kendilerini yırtıyorlar. Bunu yapan tabii ki iktidar... Ama iktidar bloğu bu şehri kaybettiklerini bir türlü kabul edemiyor. Oysa çok basit. İktidar kendi kendine ayen şunu söylemelidir: “Başarısız politikalar yaptık... Bebek katilinin kardeşini (hem de Mehmetçik katilini) sırf seçim hırsı yüzünden TRT televizyonuna çıkararak çok büyük bir hata yaptık. Ayrıca Binali Yıldırım’ın da daha seçim bitmeden kendine özgü tek merdiven yüksekliğinde stanta çıkıp (Biz kazandık) demesi hatanın diğer büyük boyutuydu.” Evet, iktidar kanadı oturup kalksın ve bunu düşünerek kendine artık çeki düzen versin.

MİLYONLARCA İNSANI BARINDIRAN İSTANBUL’U YÖNETMEK İÇİN VARINI YOĞUNU HARCAYAN İMAMOĞLU’NA YEMEK KONUSUNDA SATAŞMAK VE SIKINTILARA KARŞI İLGİSİZ GİBİ GÖSTERMEK HEM AYIPTIR, HEM GÜNAHTIR, HEM DE SORUMSUZLUKTUR. BUNUN ADI YORUM DEĞİL, ÇAMUR ATMAKTIR. Milyonlarca insanın barındığı koca kenti idare etmek kolay değil... Düşünün yüzbinlerce mahallenin birinde en küçük sorun çıksa, anında İstanbul Belediyesi ve onun başkanı suçlanıyor... “Böyle belediye mi olur?.. Ne mahallemiz açıldı, ne de kar açma çalışmaları İstanbulluya bir cevap verebildi. Böyle yönetim mi olur?” suçlamasıyla koca kentin sorunu sizin gördüğünüz bir mahalledeki olumsuz havayla eşdeğer tutulur. Oysa bunu yapmak hem haksızlık ve hem de ayıptır... Böylesi olumsuz algıyı yaratmak isteyenlerin en başında AKP iktidarı gelmekte. Gerçi siyaseten yapılanlar hoş karşılanabilir ama her şeyde olumsuz hava yaratmak ve İmamoğlu üzerinden İstanbul siyasetlerini alana yaymak pek doğru hareket değildir. Örneğin “Tuz yok” denildi, ama tonlarca tuzun olduğu bölge basına yansıdı. Hatta dev kepçe, operatörüyle birlikte tuz dağının üstünde kamyon bekliyordu. İstanbul’u seçimlerde geri alabilmek için bugünden siyasi yatırımlarla kötüleme politikası üretmek isteyen iktidar, ne halkı düşünüyordu, ne de milletin aşını – çöreğini... Onun için tek olan şey, İstanbul üzerinden algı yaratmak ve İmamoğlu’nu başarısız gösterip hem İstanbul belediyesi seçimlerinde ve hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını büyük ölçüde yaralamak... Ama ne yaparsınız ki boşa çıkan algı siyaseti bir türlü mayasını tutmadı. Bu sefer bir ideolojist kişi de, “İBB Başkanlığı öncelikle sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Kadınlar, yaşlılar, bebekler yollarda aç, susuz kalmışken balık keyfi yaparak belediye başkanlığı yapılmaz” diye İmamoğlu’nun yemek yemesini eleştirmişti. Tabii haliyle İmamoğlu da buna şöyle yanıt verdi: “3 yıldır süren İstanbul’u kaybetme hazımsızlığı öyle bir noktaya geldi ki, 19 saat boyunca sahadan ve AKOM’dan karla mücadeleyi yönetirken, 1 saatlik yemek molam bile konuşulur oldu..... / ...... Binlerce çalışanımızın emekleri ortadayken, 19 saatlik mesaide, 1 saatlik yemek molamın neden gündem yapılmaya çalışıldığı malumdur. Milletimiz bu hazımsızlığı iyi bilmektedir” İşte bu yanıt hem siyaseten ve hem de politik açıdan insani doğrultuda verilen bir cevap niteliğinde oldu.

EKREM İMAMOĞLU’NU KÖTÜLEMEK VE ONUN ÜZERİNDEN ALGI YARATIP SİYASİ GÜNDEM BELİRLEMEYE ÇALIŞAN AKP İKTİDARI, YİNE SINIFTA KALDI VE NE YAPACAĞINI BİLMİYOR... BUNUN ADINA DA SİYASET DENİYOR... OYSA MİLLET AKP’Yİ ÇARŞIDA PAZARDA GÖRMEK İSTİYOR... İktidar şunu bir türlü kabul etmiyor: “Artık İstanbul’u kaybettiğinizi kabullenin...” Çünkü İstanbul için yapılan bütün hayaller ve hareketler geçersiz kalıyor. Bundan sonra da geçersiz kalmaya müsaittir. Neden biliyor musunuz? Sürekli algı operasyonları üzerinden İstanbul’u kazanmak için Ekrem İmamoğlu’nu kötülemek ne iktidara bir şey kazandırır, ne de İstabullu'ya... Çünkü yapılanların hepsi hoş değildir. Düşünün Havaalanı’nın kargo bölümünün çatısı düşüyor, (Ama yandaş ve onlara gazete denilemeyecek kadar kalemini satan basın) bu olayı köşelerine, ekranlarına ve sayfalarına taşımıyor. Hatta taşıyamıyor. Sözde “Halkın yanında gözüküyoruz” diye algı yaratan bu iktidarın ne bir programının, ne de bir siyasetinin olmadığını gördük. Nasıl siyaset yapsınlar ki?.. Bir defa İstanbul Havaalanı’nın kargo bölümünün çatısının çökmesi olayını neredeyse İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yükleyecekler... O olmazsa CHP’ye... Bozuk havanın gidişatını neredeyse CHP’nin yanlış dini yorumlarına vurgulayarak Allah tarafından İstanbullu’ya indirilen bir ceza şekli diyecekler (Ki dediler bile...) Oysa bunlar tam bir cahiliye döneminin mevzuları olmakta. Örneğin hep gözönünde olmak isteyen Ayasofya imamı kar konusunda bakın ne demiş: “Hazreti Adem ve Havva annemize yapılan hakareti savunanı Allah karla çarpar, elinizde balık ve rakıyla kala kalırsınz... Gereken dersi herkes çıkarır inşallah...” Adama demezler mi hiç, “Sen Allah’ın karla bizi imtihan ettiğini savunuyorsun... İyi güzel de kar yağmazdan 3 – 4 gün önce Meteorolojinin “Önümüzdeki 3 gün içinde 5 günlük kar yağışı yaşanacak” uyarısına re diyeceksin bakalım?.. Ne yani şimdi Meteoroloji’nin bize verdiği bilgiyi yorumlaman mümkün olabilecek mi?.. Bu imama göre “Allah sadece kar yağdığında kendini hatırlatıyor” diye düşünmeliyiz... İyi ama Meteoroloji kar yağmasını birkaç gün önceden veriyorsa (Ki veriyor), bunun Allah’ın birkaç gün sonra bölgemize kar yağdıracağını bilmesiyle başımıza kar yağmasının insanlarımızı imtihan etmesiyle ne alakası var... Allah’ın verdiği aklı bilim ve ilimle buluşturup birkaç gün sonra kar yağacak uyarısını yapıyorsan, bunun balık ve rakıyla ne ilişkisi var?.. Zerre kadar ilişkisi yoktur. Tam bir deli saçması konuşmalar. Düşünün kar olayını dindarlığa çekmek en kolay iş... Ama kar olayını meteorolojik olarak düşünüp bilim ve ilimle insanlarını gelecek tehlikeye karşı uyarmak tam Allah’ın istediği şeydir... Onun için balık ve rakıdan hoşlaşmayanları kötüleyemezsiniz... Oruç tutup da tutmayanı eleştiremezsiniz... Çünkü herkes kendinden sorumludur. Görüyor musunuz, kar olayını çeke çeke nerelere getirmek istiyorlar. Yazık... Bilgisiz ve cahil kalmak ne kötü.