Kurtuluş Savaşını iktidara karşı halk veriyor

Kurtuluş Savaşını iktidara karşı halk veriyor

Hükümetin Cumhuriyet düşmanı olduğunu herkes bilir... Sağır sultan da bilir... Her şeyi bilen de bilir... Ama bir tek bilmeyen, ona gönül bağı ile bağlanmış ideolojistlerdir... Nuh deyip peygamber demeyenlerdir... Körü körüne bağlılıklarını bildirenlerdir... Doların ve tüm döviz kurlarının tavan yaptığı halde bakar körler gibi inananlardır... Neredeyse ülkeyi CHP’nin yönettiğine dair inançları tam olan bir kitleyle karşı karşıya olduklarımızdır... İşte asıl Türkiye’yi bu hale getiren bu toplumumuz bunlardır... Bunlara deseniz ki, “Kardeşim bu pahalılık AKP yüzünden...” İnanmazlar... Hemen size, “Siz geçmişte neler yaptınız neler?.. Az mı çektik CHP’den...” derler... Oysa CHP tarihine bakıyorsunuz topu topu birkaç yıllık bir iktidarlığı var. O da hak getire... Yarısı erken seçimle sonuçlanan bir liderlik konumuna sahip CHP çıkıyor karşınıza... Paragözlüğü yüzünden gazetelere ilan veren ahlaksız TÜSİAD topluluğunun Ecevit’i düşürme planlarını asla konuşmazlar... Ama Kıbrıs’ı alan ve sosyal demokrat düşünceye sahip olan Ecevit değil mi?.. Bu da CHP damgasını vuran en büyük savaş olmuyor mu?.. Fakat savaşların en kutsalı Kurtuluş Savaşı... Onu da AKP’de asla bulamazsınız. Neden biliyor musunuz?.. Atatürk’e, Cumhuriyet’e ve laikliğe karşı geldikleri için... Atatürk’ün bütün nimetlerinin üzerine oturup ve ahkâm kesmek, sonra da Kurtuluş Savaşı veriyoruz demek... Buna kim inanır?.. Hiç kimse...

ÜLKEDE SAVAŞ YOK, KURTULUŞ SAVAŞI VERİYORUZ DİYORLAR... ÜLKEMİZDE FAKİRLİK VAR, YOKSULLUK VAR, YOKLUK VAR, HELE Kİ YOKSULLUK DİBİNE KADAR VAR... EKONOMİ BOZUK, AMA “KURTULUŞ SAVAŞI VERİYORUZ” ÖYLE Mİ?.. KİM İNANIR SİZE?.. Kimse kimseyi kandırmasın... Gerçi AKP yandaşlarını, kandaşlarını, yağcı takımını ve gönüldaşlarını kandırabiliyor, ama modern görüşe sahip Cumhuriyetçileri asla kandıramıyorlar... Çünkü, bir ülkede askeri alanda herhangi bir ülkeyle yaptığınız mücadeleye savaş yapıyoruz derler. Ama bu savaş kelimesini yuvarlıyorlar, bütünlüyorlar ve ısıtıp ısıtıp milletin önüne koyuyorlar. Buna da “Ekonomide Kurtuluş Savaşı veriyoruz” diyorlar. Peki ama siyaseten ne Atatürk’ü tanıyan... Ne de Kurtuluş Savaşı’na olmamış gibi davranan bir siyasi parti bugün nasıl olur da “Kurtuluş Savaşı veriyoruz” diyebilir?.. Biz söyleyelim: İşlerine nasıl geliyorsa öyle davranıyorlar, öyle konuşuyorlar. Çünkü aklı çalıştırmayan ve çalışmasına asla müsaade etmeyen bir ideoloji kavramını yaşatmak isteyen bir partinin peşinden gidenler ne Kurtuluş Savaşı’nın... Ne de Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kıymetini bilir... Onların tek bildikleri biat kültürü... Şeriat düzeni... Kadın haklarına karşı gelmek... Padişahım çok yaşa sistemi ve gelsin hanlar, saraylar, hamamlar. Bu milletin bazısı bundan anladığı için siyasi parti de bunu çok iyi değerlendiriyor. Ve de başarıyor. Ama bozuk giden ekonomiyi düze çıkarmak için istedikleri kadar Atatürk’ü ve Cumhuriyeti kötülesinler, bundan sonra kimseyi kandıramazlar. Halkımız artık bunu yemiyor. Çünkü halkımız evine yiyecek ve ekmek götüremiyor... Yiyemiyor...

“EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI NASIL OLUYOR?..” BİLEREK YAPILAN FAKİRLİĞİN, YOKSULLUĞUN, PARTİCİLİĞİN VE 5 – 10 MAAŞIN KARŞILIĞI EKONOMİ KURTULUŞ SAVAŞI OLAMAZ... OLSA OLSA BİLEREK ÜLKEYİ YIKMA EKONOMİSİ OLUR... Vatandaşın her sıkıntılı anında onlara hemen şu anlatılıyor: “Ülkemiz fakir. Sen de fakirsen bunda garipsenecek bir durum yok. Çünkü fakirlik ülkemizin alnına yazılmış... Yoksulluğa, fakirliğe ve yıkılmış bir ekonomiye razı olmalısın”... İşte bu tutarsız kelimelerle ülke insanlarımızı yoksulluğa “Evet” dedirtmek istiyorlar. Ama particiliği ön planda tutan ve buna kucak açan iktidar partisi, 5 – 10 maaş alan bürokratların kılına dahi dokanmıyor. Hatta o birkaç maaş alanları kamuoyuna göstermemek için elinden geleni yapıyor. Bunun adına da “Ekonomide Kurtuluş Savaşı veriyoruz” deniyor. Hiç böyle ekonomik savaş olur mu?.. Böylesi vurdum duymaz bir ekonomi anlayışıyla ekonomiye karşı savaş vermek halkla dalga geçmek demektir. Hele ki bazı duyumlara göre de şu ifadeler konuşulmakta: “Ekonominin kurtulmasını istiyorsanız, birinden yani diğer konumundan vazgeçmelisiniz”... Yahu hiç böyle saçma sapan bir laf olur mu?.. Hele ki iktidarın Kocaeli İl Başkanı’nın şu sözlerine bir bakar mısınız?: “Cumhurbaşkanı dese ki (Emredin Biden, ne istiyorsan Macron... Bunları yaparsak, dolar da Euro da şu da – bu da düşer mi?) Yemin ediyorum düşer...” Allah akıl dağıtırken acaba bunlar neredeydi?.. Buna birileri şöyle demeli: “İhracat yapacaksın... Tarımı canlandıracaksın... Köylünü ezmeyeceksin... Ağaçlarını yaşatacaksın... Müteahhitlerin borçlarını silmeyeceksin... Köylünün malını mülkünü koruyacaksın... Haciz kararlarının hepsini sileceksin... Gübreni de, tahılını da, samanını da, tohumunu da yerli yapacaksın...” Bak bakalım o zaman dolar ve Euro nasıl düşermiş?.. Öyle 5 köprünün parasını bir köprüye bağlarsan... Havalanına gitmeyen ve uçağa binmeyenleri uçurursan... Onlarca yolun parasını yollara dökersen... Halkın gelir kaynağı olan tarım alanlarını ve hele ki orman alanlarını imara açarsan ülkeyi kurutursun. Çöl yaparsın... Ama kafa orada değil ki, kafa takip ettikleri ideolojinin yıkım ekonomisi olduğunu görememekte... Onun için biz diyoruz ki, iktidarın bozuk giden yönetimine karşı halkımız Kurtuluş Savaşı veriyor... Kimse kimseyi kandırmasın. Hele şu yandaş medya hiç kandırmasın. Zaten kandıramıyor artık... Çünkü deniz bitti. Denizi bitirdiler...