.Ökkeş Ağaoğlu
ORSON WELLES’in “l Know What It Is To Be Young (Genç Olmanın Ne Demek Olduğunu Biliyorum)” müziğini dinlerken oldukça derinlere gittim... Kendimi tarih yaprakları içinde kaybettim adeta... Ama ne olursa olsun hayatı yine de yaşıyoruz. Yaşamaya da mecburuz. Çünkü kalbimiz attığı için, yaşamaya da mecbur kaldığımız için, hatta kimseye de muhtaç kalmayarak ayakta durabilmemiz için yaşamaya mecburuz...
İşte bu duygular içinde hayatı özümserken, bir türlü kabul edemediğim benim için en yüce varlık... Hayatımı onun için 1 saniye bile düşünmeden vermeyi kabul edeceğim güzeller güzeli annemi unutmam mümkün değil... Her saniye ve her an aklımda takılı olan annemin varlığını halâ hissetmem bile, beni çok şanslı kılıyor. Öyle ki hayatı yaşadığım kadarıyla da bu böyle devam edecek.. Hatta etmelidir de.
ANNEMİN ÜZERİMDEKİ ETKİSİ ÇOK DERİNDİR... HER İNSANDA OLMAYAN SAMİMİYETİM ANNEMİN CENNETİYLE BİR GÜN KARŞILAŞACAĞIMI GÖSTERİYOR... BU MORAL DE BANA YETİYOR, ARTIYOR BİLE... Annelik, erişilmesi çok zor ve imkansız bir yapıdır... Bu yapıya annelerimiz hakkıyla erişirken... Kimi bazı anneler de vardır ki, evlatları doğarken öldürmeye çalışanlar... Cami kapısına bırakanlar... 2 veya 3 kuruşa satanlar... Dilendirenler... Zorla çalıştırarak onları ezenler... Evet böyle anneler de var... Ama hiçbir evlat da yoktur ki annesine dört 4’lük baksın... Kimi evlatlar vardır annelerinden sıkıntı alırlar... Evden kaçmak isterler... Evleneyim de bir an önce şu kadından kurtulayım diyenler... Ve hatta hastalık gibi durumlarda annesine bakmayıp bir bahane uydurarak onu (yani anneyi) yalnızlığa itenler de var... Kısaca anneyi gözeten, bir dediğini iki etmeyen olduğu kadar... Anneye nankörlük edenler... Veya bunun tam tersi doğurduğu çocuğunu kabul etmeyip sokaklara atan anneler var... İşte burada sadece ve sadece anneliğe yönelik kutsallığı yüceltebiliriz. Çünkü onun değerinin ölçülmesi hem Allah katında... Hem de dünya aleminde ailesine verdiği büyük değerden bellidir...
HİÇ KİMSE SEN CENNETLİKSİN VEYA CEHENNEMLİKSİN DİYE YÖNLENDİREMEZ... HATTA ADRES DAHİ GÖSTEREMEZ... ÇÜNKÜ ÖBÜR DÜNYAYI KİMSE BİLEMEZ... KUTSAL KİTAPLARDAN BAŞKA... Herkes gibi ben de annemi çok seviyorum... Elbette rahmetli olan ve evimizin temelini oluşturan babamı ve benliğini hissettiğim abimi de çok seviyorum... Ama işin içinde anne olunca işler değişiyor... Nasıl mı değişiyor?.. Şöyle... Annem rahmetli olunca hayatım resmen yıkılmıştı (Ve halâ da öyle devam ediyor)... Bu kez bir şeyler bulmalıydım ki annemi anmak... Onu yaşamak ve O‘na hayırlı bir evlat olarak devam etmek için bunu kendime kanıtlamalıydım... Ve sonunda Kutsal kitabı incelemek aklıma geldi... Ve değerli büyüklerimizden bazı duyumlar alarak bir rahmetlinin ardından nelerin okunması gerektiğini... Nelerin nasıl yapılması gerektiğini... Esas olarak da hayırlı bir evladın hayırlı bir iş olarak bir annenin (bu baba ve kardeş de olabilir) arkasından nelerin yapılması gerektiği bilgilerin bazılarına ulaştım... Bunlar hem kulaktan duymalardı... Hem de bazı büyüklerimizin bazı tarihi olayları ölümle eşleştirerek büyüklerimizi kutsallaştıran hikayelerini de dinledim... Bunlar, o kişilerin anne, baba ve kardeş sevgisini gösteriyordu. Sonuç olarak Kutsal kitabı inceledim ve Allah’ın bazı ayetlerinin içeriğindeki surelerinde ölümden sonra ölümsüzlüğün olduğu düşüncesine vardım ki, bu ayetler ve sureler beni sonsuz derecede mutlu etti... Çünkü duymak istediğim güzel olayları bana duyurmuştu... Her satırını okuduğumda duymak ve görmek istediğim şeyleri Tanrı bana tüm güzellikleriyle anlatıyordu... Bu beni çok mutlu etti. Hatta bazı söylemlerde de her kim “Ayetleri ve surelerini istediğin kadar oku. Okuduklarının hiçbiri rahmetlilere gitmez” dese de... Bunu tam olarak bilen var mı? Yok... Kötülük yaptın, cehennemliksin diyebilecek bir yetkimiz var mı?.. Yok... Her şeyi tüm güzellikleriyle yapıyorsun. Sen cennete gideceksin demenin de garantisi var mı?.. Yok... Neden yok?.. Çünkü öbür dünyayı kimse bilemez... Bizler sadece bunları Kutsal kitaptan öğreniyoruz ve uygulamaya çalışıyoruz. Çünkü yüzde 99 bir iyilik yapsan bile, daha sonra yaptığın en küçük bir kötülük seni cehenneme sürükleyebilir. Onun içindir ki kimse cennete veya cehenneme gidileceği garantisini veremez. Sadece iyi olmamız için söylenen anne baba terbiyesi ile büyümek en kutsal davranıştır... (Ki bugün bir Diyanet görevlisinin bulunduğu makamının, bütçeden aldığı para tüm bakanlıklardan kat kat fazladır. Peki bu Kutsal kitaba göre cennetliğe hiç uyuyor mu?.. Tabii ki uymuyor. Demek ki neymiş? Ne yaparsan yap, en küçük bir hata seni günahkar hale getiriyormuş... Onun için makamını ve düşüncelerini oluşturduğun hırsına yenik düşmeyeceksin. İşte bu duygular içinde kafa yorarken tekrar annemin o güzel ve eşsiz vücut bulmuş haline döndüm... Ve annem benim için ölümsüzdür demeye başladım. Ama bunu ispat etmeliydim. Nasıl edecektim?. Tabii ki yine Kutsal kitaptan.
ANNEM RAHMETLİ OLUNCA DİNİ DÜŞÜNCELER VE DERİN TASAVVUF AÇIKLAMALARI İLGİMİ ÇEKMİŞTİ. AMA NE OLURSA OLSUN ANNEMİ KUTSAL KİTAPTA GÖREBİLİYORDUM... Ve Allah’ın Kutsal kitabında (Duhan suresinin 51 - 52 ve 56. ayetlerinde) annem için duymak istediğim şeyi okuyunca adeta coştum... Çok mutlu oldum... Ne diyordu o ayetler?.. “Elbette Allah’tan korkanlar güvenilir bir makamda olacaklardır... //// “Cennetlerde, pınar başlarında...” //// “İlk ölümden sonra başka ölüm tatmazlar. Onlar cehennem azabından da korunmuştur...” İşte ayetteki bu sureleri okuyunca “Hayır, annem ölmedi. Yaşıyor” diyerek günümü ve her günümü bu şekilde yaşamaya başladım. Bundan da oldukça memnun ve mutluyum. Bu arada bazı inancı olup olmayan kıymetli kişilerin düşüncelerini okuduğumda hep saygı duydum. Çünkü haklı olarak eleştirel boyutları mantıken var olsa da, Kutsal kitapta bilimsel ve fizik olarak çok derin açıklamalar da var. Ve bu açıklamalar o yıllarda uzay bilinci olmadığı halde bazı evrensel kuralları açıklaması Kutsal kitabın ve Allah’ın varlığını gösteren en büyük delil olarak karşımıza çıkıyor. İşte bu bilinçle hareket ederek yola çıktığımda Allah’ın bir ayetinde şöyle diyor? (Mülk suresi 3. Ayet: “Allah biri değeri ile tam bir uyum içinde olan yedi gök yaratmıştır. O Rahman’ın yarattığında hiçbir nizamsızlık göremezsin. Haydi gözünü çevir de bir bak, bir eksiklik görebiliyor musun?”) İşte bu ayet ve suresinde olan yedi gök olayı ve birbirine uyum sağlayan yaratılış biçimi acaba dünyanın 7 kat mı? Yoksa evrensel boyutlar arası yedi kat olan başka galaksileri mi açıklıyordu? Kimbilir belki de ölen büyüklerimizin ruhları alemler içinde Kutsal kitabın tespit ettiği yedi göklerden veya yedi galaksilerin boyutlararası zamanlardan geçiş sürecisidir... Bunu kimse bilemez... Ama ben bunları sırf annemin yaşadığı ümidiyle okuyor ve ruhumu serinletiyorum... Benim meselem annem... Evet, tüm bu okuduklarım bir noktada birleşiyordu. Yani insan ölünce öbür dünyada tekrar dirilecek ve ölümsüzlüğün tadını çıkaracak. Tabii Cennette... Kutsal kitaba göre de ölümsüzlük var... Yani neden diriliş var... O halde Annem ölmedi... Çok mutluyum.