MHP, Soylu ve Çillerin tek hedefi İmamoğlu

MHP, Soylu ve Çillerin tek hedefi İmamoğlu

Okkes Agaoglu

TÜRK siyaseti o kadar karışık bir hal aldı ki, sormayın gitsin... Eğer soracaksanız, yapılanların tümünden yanlış olduğunu söylemek son noktayı koymanın en klasik yöntemi... Ama eğer yarayı deşeliyerek konuyu derinden analiz etmek isterseniz, ortaya öylesine saçmalıklar çıkar ki, ne siz “Ben siyasetçiyim” diyebilirsiniz...

Ne de “Siyaset benden sorulur” diyebilirsiniz... Çünkü Türk siyasetinde hiçbir siyaset adamı sözünden durmaz. Siz bırakın durmadığını... Verdiğiniz oy’a bile ihanet edercesine parti değiştirerek sizi sırtınızdan vurur... (Ki bunu geçmişi hatırlayarak bugünlere doğru geldiğimizde daha rahat görüyoruz)... Kimisi ihanetle sonuçlanan sözleriyle olağanüstü kalp kırarken... Kalp kırdığı aynı partiye giderek pişkin pişkin yüzyüze geldiklerini düşünebilirsiniz... Ve bunlara oy verdiğinizi de düşünün... Ne dediğinizi duyar gibiyim... Evet haklısınız, “Hadi canım sende...” Değil bunlara oy vermek... Yanlarından dahi geçilmez... Ama gelin görün ki bu bahsedilen şahıslar (siz bırakın vekil olmalarını), bir siyasi partinin lideri olmakta... Gel de bu partiye, bu lidere, bu siyaset anlayışına oy ver de göreyim sizi!.. Asla veremezsiniz... Vermeniz için ya deli olmanız lazım, ya da aptal...

SÜLEYMAN SOYLU PARTİ KURACAKMIŞ... PEŞİNDEN DE ÇİLLER KURACAKMIŞ... BUNUN HANGİSİNE İNANILIR?.. HİÇ BİRİNE... İNANMAK İÇİN İKİSİNDEN BİRİNİN PARTİ KURMASI GEREKİYOR (Kİ PARTİ KURMALARINA İNANASINIZ..) YOKSA GERİSİ HİKAYE... Şimdi en azından bir analiz ile yola çıksanız, siyasi partilerin suçunun öylesine çok olduğunu görürsünüz ki, akıl sır erdirmek imkansız... Ama bunun bir de partisel boyutu var ki mazallah ne düşünürseniz hepsi bunlarda mevcut... Nasıl mı?.. Örneğin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu... İçişleri Bakanı’nın çok büyük siyasi hataları var. Hele ki “10 bin dolar rüşvet alanı tanıyorum. Ve yarın gidip savcılığa şikayette bulunacağım” demesine rağmen, aylar geçti ne ses var gelenden... Ne ses veren var gidenden... Her şey unutuldu. Bunun sebebi de, Türk milletinin anlayışında yatıyor. Örneğin bugün siyasi parti lideri çok büyük bir pot kırmış olsa (Ki kıran öylesine liderler ve vekiller var) Türk milleti ertesi günü sabahı her şeyi unutmuş, işine gidip gelmekte. Ona deseniz ki, “Yahu dün şu lider, şu vekil şunu şunu şunu söyledi. Ne diyorsunuz?” diye... Size vereceği yanıt çok basittir: “Benim partim öyle şey yapmaz.” Veya, “Daha düne kadar kimler yapmadı ki bunu?.. Bırakın bunlar da yapsın. Biz alıştık bu politikalarına” diyecek... Daha doğrusu balık baştan kokuyor. Millet böyle olursa, siyasi partiler ve onların elemanları neler yapmaz ki...İşte Türk milletinin nabzını çok iyi bilen Soylu da, hataları bilerek yapıyor ve “Nasıl olsa sabahına herkes unutur” düşüncesiyle doğru – yanlış politikasını hiç korkmadan yürütüyor. (Tıpkı bir zamanlar bu unutkanlık olayını dile getiren Turgut Özal gibi.) Bu arada Kemal Özkiraz, Soylu’nun parti kurmasıyla ilgili bir duyumu ortalığa yaymış durumda... Şimdi eğer ki Süleyman Soylu ayrı bir parti kuracaksa, bunun duyumunu Erdoğan almaz mı?.. Alır... Hem de öyle bir alır ki... Soylu’ya nefes dahi aldırmaz... Ama bir başka duyum da var ki, Soylu’yu en çok destekleyen parti MHP ve onun lideri... O başka duyum da, “Soylu belki de MHP’nin başına getirilmek isteniyor olabilir. Çünkü Bahçeli’nin pasif duruma düşmesinin nedenini kurtarmak ve asil olarak siyasetine devam etmesini sağlamak için Soylu’nun MHP’nin başına getirilmek isteniyor olması olabilir” diye düşünülmekte. Bunların hepsi kulis. Yani dedikodu.

TANSU ÇİLLER DE PARTİ KURACAKMIŞ VE NİYETİ DE AKP’Yİ VE ERDOĞAN’I SİYASETEN BAŞARILI KILMAK VE CUMHURBAŞKANLIĞININ DEVAMINI ETMESİ İÇİNMİŞ... İYİ DE, HEM SOYLU VE HEM DE ÇİLLER NEDEN BÖYLE BİR GİRİŞİMDE BULUNSUNLAR Kİ?.. AKP’YE GİRMELERİ DAHA MANTIKLI DEĞİL Mİ?.. Doğru oturup doğru konuşmak lazım iken, neden dolambaçlı yollara gidilerek siyaset kulislerinde dedikodular yaygınlaştırılır ki?.. Anlamak mümkün değil. Ama Türk siyasetinde anlamamak daha iyi bir yer teşkil ediyor... Çünkü ne yaparsanız yapın, o siyaset adamı illaki oradan geçecek. Yani duyum sağlanması gereken siyasi atmosferi tadacak. Başka yolu yok gibi... Tansu Çiller de bir zamanlar aynı yolun yolcusu değil miydi?.. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’la televizyonlarda çok ağır düellolar yapmamış mıydı?.. Gazeteler “İki kardeş politikacının böylesine birbirini yemesini anlamıyoruz” dememişler miydi?.. Bugün de Soylu demek Erdoğan demek iken... Tansu Çiller neden AKP’yi ve Erdoğan’ın siyasetini kurtarmak için yeni bir politikaya soyunsun?.. Yeni parti kuracağına AKP’ye vekil adayı olarak geçer ve yoluna devam eder. Bu daha mantıklı değil mi?.. Ama işte kulis dedikoduları öylesine saçma sapan ve deli saçması işlerle laf üretiyor ki, sanki Soylu ve Çiller partilerini kurmuşlar da, kimsenin haberi yokmuş gibi... Böyle palavra sıkmak ne bir siyasetçinin ağzına yakışıyor... Ne de politikasına... Ama ne yaparsınız ki Türkiye’de siyaset hiç de olgun adamın işi değil gibi... Nasıl mı?.. Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş AKP’ye katılınca Bahçeli, çok ağır konuşmuştu. Ama şimdi bakıyorsunuz Bahçeli de AKP’de... Ve onun için çalışıyor. O halde Tuğrul Türkeş’in Bahçeli’den intikam alması söz konusu olamaz mı?.. Nasıl mı?.. Babasının partisinin başına geçerek. Ama ne anlam ifade eder ki... Çünkü babası Türkeş’in Amerikan düşmanı olduğunu bilinirken, gizliden gizliye Amerika’dan askerlerin maaşı için kredi aldığı gerçeği saklanıyorken... Oğlunun da AKP’den kopup MHP’nin başına geçmesi ne derece doğru olabilir?.. Bunun cevabını kimse veremez. Buna en iyi cevabı halk verecektir. Tabii doğruyu görebiliyorlarsa...

SOYLU DA, ÇİLLER DE PARTİ KURMAZ... KURARSA AKP İÇİN KURAR... AKP İÇİN KURACAKSA AKP’NİN KAPANMASI VE YENİ PARTİ VE YENİ BAYRAK ALTINDA BİRLEŞMESİ LAZIM... PEKİ, AKP GÜÇLÜYKEN NEDEN BÖYLE PARTİ KURMA ACEMİLİĞİ YAPILSIN Kİ?.. TABİİ YENİ KABİNE KURMANIN DIŞINDA... Soylu’nun da, Çiller’in de siyaseten itibarı yokken, böylesi dedikodularla boşlukları doldurmanın alemi yok. Her iki şahıs eğer ki AKP’yi kurtarmak için yola çıkıyorlarsa o zaman AKP’nin kapanması gerekmiyor mu?.. AKP kapanırsa Erdoğan’ın liderlik konumu buna müsaade eder mi?.. Etmez... Hatta ne kadar liyakatsız ve liyakatlı kişi varsa hepsini partiye doldurur ve partiyi tepeden tırnağa değiştirir ve yine yoluna devam eder. Kısaca AKP’yi de, Erdoğan’ı da, Soylu’yu da ve Çiller’i de kurtaracak ve iş başına getirecek olan veya bunun tam tersi yok edecek olan kurum millettir. Bu millet de böylesi dedikodulara prim verirse eğer başlarına ne geliyorsa hak ediyor demektir. Konuyu derinlemesine düşünürseniz eğer, Soylu AKP’yi kurtarmak için yeni parti kuracaksa MHP bunu kabul edecek mi?.. Çünkü düğüm MHP’de başlıyor... Eğer Meclis’te AKP’den desteğini çekerse hükümet de düşer, AKP de... Onun için MHP şu anda ne derse o olmakta. Bunu bilen AKP’lilerde şu anda olağanüstü rahatsızlıklar var. Bunu fark ettirmemeye çalışıyorlar ve başarıyorlar. Neden başarıyorlar?.. Çünkü yerel de, genelde, yazılı ve görsel basında AKP hakkında olumsuz tek kelime edilemiyor. Gerçi bağımsız bir iki tane görsel ve yazılı basın var ama onların çoğunluğu da millete pek ulaşamıyor. İşte bu gibi nedenleri ele aldığınızda ortaya Ekrem İmamoğlu çıkıyor. İmamoğlu nasıl ki AKP’yi İstanbul’da ezip geçtiyse... Aynı şekilde olası bir adaylığı olursa, siz düşünün gerisini... Çünkü İmamoğlu sadece İstanbul’un sorunlarıyla uğraşmıyor... AKP ile... Erdoğan ile.. MHP ile... Soylu ve Çiller ile savaşıyor... Ve bunu siyaseten muhteşem şekilde yapıyor. Şu ana kadar da AKP olsun, Soylu ve Çiller olsun ve hatta MHP olsun, (diğerlerini saymıyorum) hepsinin hedefinde İmamoğlu var. Ama ne yaparlarsa yapsınlar (bir atasözü deyimiyle) hepsi siyasi yarışta İmamoğlu’nun arkasında nal toplar. Neden biliyor musunuz?.. Güç zehirlenmesine kapılan iktidarın yerel seçimde oylamayı iptal etmesiyle İmamoğlu nasıl ki 16 bin oyu 800 bine çıkardıysa... İşte o andan itibaren AKP’nin, Soylu’nun, Çiller’in ve MHP’nin hedefi İmamoğlu oldu. İşleri çok zor artık. Korku dağları aşmış durumda.

 

 

var addthis_config = {"data_track_addressbar":true};