Ökkeş Ağaoğlu TÜRKİYE hiçbir zaman elindeki kozları kullanmayı istemez... Bakar mısınız gelişmelere... Yunanistan burnunuzun dibinde tatbikat yapıyor, bizimkiler çok rahat... Peki bu rahatlık nereden geliyor diye sorsanız, "Biz Türkler hiçbir şeyden korkmayız. Zamanında 7 düveli nasıl kovduysak, bugün de aynısını yaparız" diyerek ne yorgana göre ayak uzatılıyor, ne de komşunun siyasi ve derin politikasından oluşan kini ve nefreti görülmek isteniyor... Sadece ve sadece küçümseyerek bakılıyor, hepsi o kadar... İyi de nereye kadar küçümseyeceksiniz?.. Her zaman saygın olan yerimiz, bugünlerde pek de saygın olarak anılmıyor... Avrupalı yöneticiler ve şirketler Türkiye'yi uzaktan seyrediyor ve ekonomiyle dize getirmenin çabasına destek veriyor... Nasıl mı?.. Yatırım yapmayarak... Yurt dışı gezilerde bütün Türklerden vize isteyerek ve de vermeyerek bir nevi intikam alınıyor... O halde biz ne yapıyoruz?.. Sadece seyrediyoruz... "Acaba bu işten nasıl sıyrılırım?" diye düşünmüyor, Aksine, "Biz her şeye hazırız. Hiçbir şey bizi korkutamaz" söylemiyle gardımızı hemen alıyoruz... Elbette ki biz korkmuyoruz ama korkmuyoruz diye bile bile tehlikenin burnumuzun dibine kadar gelmesini seyretmenin korkusuzlukla ne ilgisi var?.. Aksine hazırlıklı olmanın yararlarını ve avantalarını yerinde tespit edemiyoruz. Aslında ediyoruz da ihmalkâr davranıyoruz. Sonuç olarak burnumuzun dibinde Yunanistan ve Amerika tatbikat yapıyor. Biz seyrediyoruz. Böyle şey olmaz, olamaz da...
O TATBİKAT KİME KARŞI YAPILIYOR?.. TABİİ Kİ DE TÜRKİYE'YE KARŞI YAPILIYOR. O HALDE TÜRKİYE NE YAPIYOR?.. SADECE SEYREDİYOR. OYSA TÜRKİYE NATO NEZDİNDE ANINDA CEVAP VERMELİYDİ. ASKERİ HAREKÂTIN İNCE DETAYLARINI MASAYA YATIRARAK ADALARDAKİ SİLAHLANMANIN TEHLİKELERİNE DİKKAT ÇEKMELİYDİK. Türkiye Cumhuriyeti o kadar rahat ki, Yunanistan her gün savaş naraları atıyor, tutuyor ama bizimkiler hiç de oralı olmuyor. Neden?.. Yunanistan'ı tükürüğümüzle boğarız özgüveni yüzünden... Peki ama o özgüven duygusunu savaş sahnesine sürdüğünüz zaman Yunanistan etrafına Batılı dostlarını, İsrail'i ve Amerika'yı alırsa ne yapacaksınız?.. Hele ki Rusya'nın da zamanında Doğu Anadolu'dan içeri girdiği yılların hayaliyle Yunanistan'a destek çıkarsa ne yapacaksınız?.. Sizi Kanal İstanbul mu kurtaracak?.. Sizi TOKİ yardımlarıyla halktan alınan paralarla silahlanmanın geç kalınmışlığı ve adalara sahip çıkamama mı kurtaracak?.. Yoksa insansız hava araçlarının robot savaşları mı kurtaracak?..Hayır, bizi kurtaracak tek şey, NATO, Birleşmiş Milletler ve AB'nin ahlaksız politikalarını masaya yatırmak olacak. Nasıl ki Birleşmiş Milletler, 51 sayılı maddeyle Türkiye'ye (Sınır ötesindeki terör olaylarına karşı askeri tatbikat yapabilirsin) yetkisi veriyorsa... Bunun aynısını Yunanistan için uygulayabiliriz... Ayrıca, NATO üyesi olan Türkiye'nin, Kuzey Atlantik Paktı dümeniyle bizi olası Batı'nın Rusya ile karşılaştığında bizim devreye girerek Moskova'ya karşı savaşmamız ne derece doğru olur?.. Bunu şimdiden masaya yatırarak NATO'ya olağanüstü fırça çekebiliyor muyuz?.. Hayır... Ama birkaç milyon Yunanistan, Türkiye'ye kafa tutabiliyor. Neden? Ankara pasif kalıyor da ondan... Uluslararası boyutu masaya yatırarak ve Lozan Antlaşması'nı dünyaya hatırlatarak savaşın bizden yana haklılık kazandığını diplomatik dille anlatamıyoruz. Daha doğrusu anlatan bir şahıs yok. Sadece Atatürk'e karşı gelerek dış politikada şirin görüneyim derseniz, işte sonuç böyle olur. Yunanistan burnunuzun dibinde Amerika ile ortak tatbikat yapar. Siz de öylece seyreder durursunuz.
LOZAN ANTLAŞMASI'NA, EGE ADALARININ SİLAHSIZLANDIRILMASI İLE BARIŞ DENİZİ OLMASI YÖNÜNDE İMZALAR ATILMIŞ...DÜNYA ÜLKELERİ BU KONUDA HEMFİKİR OLMUŞ, AMA BUNU YÜRÜTECEK TÜRKİYE CUMHURİYETİ SADECE GELİŞMELERİ DEĞİL, YUNAN TEHDİTLERİNİ SEYREDİYOR... BİR TEK KELİME DAHİ SÖYLEMİYOR. PEKİ NEYİ BEKLİYOR? O DA BİLİNMİYOR. Lozan Antlaşması, o dalga geçtikleri bir avuç Türk'ün dünyaya meydan okuyarak yaptığı en kutsal ve en önemli anlaşmadır... Tabii bu anlaşmayı yürürlüğe soktuğu günden bugüne kadar Ege denizi kıta sahanlığı it dalaşları yüzünden bir türlü barış denizi olmadı... Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan'ın adalara çıkmasını seyretti durdu... Komşumuz da Türkiye'nin bu sessizliğinden yararlanarak ne Lozan Antlaşması'nı dinledi, ne de NATO'nun nazik müttefikiyle iyi anlaşmayı... Yunanistan İzmir'de kıçına yediği tekmenin kinini ve nefretini taşıyor. Bu görmemek bir ülkenin en büyük zaafı demektir... Ama yine de uslanmayan ve tarihi yenilginin adeta rövanşını almaya çalışan Yunanistan, Türkiye'ye sürekli saldırıyor. Diplomatik yönlerden tabii... Ama bu saldırılar askeri olarak adalara çıkarak devam ediyor... Peki biz neden susuyoruz?.. Bunu anlayan beri gelsin. Bu konu Türkiye'nin sınırlarını ciddi şekilde tehlikeye sokan gelişmelerdir. Türkiye derhal bu konuyu masaya yatırmalı, dış siyasette rüştünü ispat etmeli ve Lozan Antlaşması'nı NATO'da ve Birleşmiş Milletler'de masaya yatırmalıdır. Çünkü Türkiye'nin bu konuda olağanüstü kozları vardır. Her nedense ne bu kozlar kullanılıyor... Ne de akıllara getiriliyor. Varsa da yoksa da seçim... Başörtüsü ve tasarrufsuz bol keseden harcama... Yüksek enflasyonun adı da hükümetin ekonomide yükselişi olarak algılanıyor. Bu algı operasyonlarıyla 2023 seçimlerini kazanmanın heyecanı içine giren siyasi partilerimiz, ne dış konularda olağanüstü diplomatik tedbirsizliğimizi masaya yatırıyor... Ne de hükümetimizin siyahi tercihleri arasında NATO'ya fırça çekmek akıllara geliyor... Oysa daha düne kadar Kuzey Suriye'de PKK'nın uzantıları olan terörist gruplar için Trump "Onlar benim Amerikan askerim" diyerek Türkiye'ye kafa tutmadı mı?.. İşte o andan itibaren Trump'a haddini bildirmeliydik. Hem NATO üyesi olacaksın... Hem de müttefikin Amerika, sınırında tehlike yaratan teröristler için "Onlar benim Amerikan askerim" diyecek ve sen de bunu sessizce izleyeceksin. İşte bu diplomatik hatalarımız Yunanistan'ı oldukça şımartmış ve bugünlerin siyasi gelişmelerini doğurmuştur. Ama elbette Türkiye güçlüdür ve bunu masaya yatıracaktır. Ama geç kalmasak bari.
var addthis_config = {"data_track_addressbar":true};