Ne olursa olsun Atatürkü ikinci kez öldüremeyecekler

Ne olursa olsun Atatürkü ikinci kez öldüremeyecekler

Ökkeş Ağaoğlu

TÜRKİYE devlet açısından öylesine laçka bir kurumsallaşma yaşıyor ki, neredeyse her önüne gelen ülkeyi yönetecek görüntüsü almaya başladı. Yani “Yöneticilik liyakatı sıfır” çekiyor... Düşünün Adalet eski Bakanı Abdülhamit Gül, İmamoğlu olayında MOBESE’nin durumunun yanlış olduğunu ima eden konuşmalar yapmıştı ve “...

Fetö'vari bir anlayış ve uygulamaların hiçbir zaman gerçekleşmemesi için hukukun gerekli tedbirleri alması en esaslı görevidir” demişti... Daha doğrusu İçişleri Bakanı’yla karşı sözlü atışmalar da yaşamıştı. Bilindiği gibi, daha önce de Süleyman Soylu’nun “Sen gece yık, mahkeme kararı bizim arkamızdan gelsin” açıklamasını doğru bulmayan Abdülhamit Gül de Soylu’ya şu göndermeyi yapmıştı: “Biz yapalım hukuk arkadan gelsin değil, hukuk önden yürüsün biz ona göre kendimizi ayarlayalım anlayışıdır hukuk devleti...” Evet, bu açıklama Abdülhamit Gül’ün AKP’ye uyum sağlamadığı... Ben yapayım, sonra ne olursa olsun anlayışını kabul etmediği su yüzüne çıktığı için, Saray rahatsız oldu... Daha doğrusu AKP zihniyeti, Adalet eski Bakanı’nın bu açılımını beğenmediği için onu bakanlıktan uzaklaştırma kararı aldı. Tabii haliyle yerine eski bakana Bekir Bozdağ’ı getirdi. Kendilerine hayırlı olsun, ama bize değil...

HALKIN NABZINI YOKLAMAK İÇİN ATATÜRK HEYKELLERİNE SALDIRILAR DEVAM EDİYOR... AMA BİR TÜRLÜ TÜRK MİLLETİNİN ATATÜRK SEVGİSİNİ YOK EDEMİYORLAR. NEDEN BİLİYOR MUSUNUZ? ATATÜRK CUMHURİYET, BAĞIMSIZ VE DEMOKRASİ DEMEK DE ONDAN. Ülkede bir ikili düşünce var... Ve bu düşünce 2023 yılına kadar sürdürülmek isteniyor. Bu açıkça ve besbelli... Evet ama 2023 yılına kadarki geçen zaman içinde bu gibi olaylar daha da fazlalaşırsa o zaman ne olacak?.. Atatürk severler buna müsaade edecekler mi?.. Hayır, asla etmeyecekler... Neden mi?.. Atatürk heykelinin ayaklarına ipi bağlayıp araçla çekerek yıkmaya çalışanlara karşı Türk halkı, Atatürk’ün heykeli etrafında birikti... Ona zarar gelmemesi için Cumhuriyet heyecanını alanlara taşıdı... Çünkü Atatürk demek O’nun şahsında Cumhuriyet devleti demek... Demokrasi ve hürriyet demek... Daha doğrusu bağımsızlık demekti. Atatürk heykeli denince bunların akla gelmesi gerekirken, bazıları “Atatürk düşmalığıyla” O’nu aşağılamaya çalıştı... Bundan ve bu gibi konuşmalardan cesaret alan bazı aklı evveller Atatürk’ün heykellerine saldırmaya başladı. Bağımsızlık ve Cumhuriyet anlayışını benimsemeyen bir hükümetin arkasından gidenler, Türkiye Cumhuriyeti adını hiçbir zaman benimsemediler. Atatürk’e saldırıyı daha da fazlalaştırmak isteyen Ankara eski Belediye Başkanı da, Anıtkabir’in bir alanına “Çocuklar için oyun parkı” görüntüsüyle Anıtkabir’in maneviyatını orada bitirmek istemişti. Ama bunu başaramadılar. Neden başaramadılar?.. Çünkü Atatürkçü halkın yüreğindeki sevgiyi bitiremediler de ondan. Bugün de bunun aynısını başka alanlarda, başka mecralarda yapmaya çalışıyorlar. Oysa başarmalarına imkan yok. Başaramadıkları için de AKP erkanı komple Anıtkabir Defteri’ne imzaya gidiyor. Yoksa Anıtkabir’e değil bir adımı, bir milimi dahi adım olarak atmak istemezler. Bunu herkes iyi biliyor. Ama bazıları bilmediği için, işte AKP o bazıları için Anıtkabir’e gidiyor ve boş kafaların daha da boş kalmasına çalışıyor.

ATATÜRK HEYKELİNE SALDIRI ALÇAKÇA VE ŞEREFSİZCE BİR HAREKET... EĞER EMNİYET GÜÇLERİ BUNUN BÖYLE OLMASINI İSTEMİYORSA, İMAMOĞLU OLUNCA HEMEN DEVREYE GİRİLİYOR DA NEDEN MOBESELERİ HEMEN GÜNDEME TAŞIYARAK KONUYU ELE ALMIYOR?.. Şimdi gelelim asıl konuya... Yani İmamoğlu meselesiyle yapılmak istenenlere... Ve Atatürk heykeline... Düşünün siyasi liderler oy almak için ülkenin dört bir tarafına giderek siyasi duruşunu anlatmaya çalışırlarken, AKP zihniyeti, İstanbul Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedefe oturtmaya ve elinden giden İstanbul’u tekrar geri almak için çamur üstüne çamur atmaya çalıştı. Son çamuru da elinde patladı... Hani şu MOBESE olayı... İşte o olay... Biliyorsunuz ki İmamoğlu kar yağışı esnasında her gün bizim gibi, daha doğrusu normal insanlar gibi yemek yemesi gerekiyordu. Bunu gerçekleştirmek ve bir görüşmeyi de bu yemeğe dahil etmek için dışarıda yemek istedi. Ve bir dış ülkenin elçisiyle birlikte bir lokantada yemeğe gitti... Vay sen misin o yemeğe giden?.. Sen misin o yemeği yiyen?.. Hemen MOBESE’yi Ekrem İmamoğlu’na çevirdiler ve kaydetmeye başladılar. Neden?.. İmamoğlu halk nezdinde keyfini bozmayan biri olarak gösterilsin ve İstanbul Belediyesi Başkanlığı’nı tekrar AKP kazansın. Tabii bu arada Millet İttifakı’nı da dağıtmak gayreti var. Ama Millet İttifakı öylesine birbirini kenetlenmiş ki, kimse onların arasına girip de Kara Kedi misali nifak sokamıyor. Alttan girdiler, üstten çıktılar, ama bir türlü İmamoğlu sevgisini ve dürüstlüğünü yok edemediler. Ama ne ilginçtir ki İmamoğlu’nu takip eden bu MOBESE’ler Atatürk heykelinde çalışmamıştır. Düşünün, İmamoğlu olayında MOBESE’ler hemen devreye giriyor ve anında televizyonlara ve gazetelere servis ediliyor... Ama ne ilginçtir ki Atatürk’ün İlk Adım heykeline saldırı ne MOBESE’lere yansıyor... Ne de televizyon ve gazetelere servis ediliyor... Bundan neyi anlıyoruz?.. Ülkede bir Atatürk düşmanlığı yaratılmak isteniyor. Bunu da gerçekleştirmek için bazı trol beyinsizler devreye sokularak Atatürk’ün heykellerine saldırılar düzenletiliyor. Çünkü bu gibi olaylarda hukuki ve siyasi durumların garantisi alınmadan kimse yola çıkmaz. Bu akılsızlar da yola çıkıyor ve hukuki dayanakları olan Atatürk düşmanlığı garantileri sayılıyordu. Ama ummadıkları şeyle karşılaştılar ve Türk milleti Atasına sahip çıkarak heykelin etrafında çember oluşturdu. İşte bu, şu demekti: ATATÜRK’Ü ÖLDÜ AMA ONU İKİNCİ KEZ ÖLDÜREMEYECEKSİNİZ. ÇÜNKÜ ONUN ESERLERİ OLAN BAĞIMSIZLIK, DEMOKRASİ VE CUMHURİYET SONSUZA KADAR YAŞAYACAK VE YAŞANACAK... Ve böylece Türk milleti Atatürk düşmanlarına çok güzel mesaj vermiş oldu.