Neymiş (Demokratik tövbeymiş) Hadi oradan

Neymiş (Demokratik tövbeymiş) Hadi oradan

Ökkeş Ağaoğlu

AHMET NECDET SEZER sonrası yıkım projesini adım adım uygulayan... Abdullah Gül programında hükümetten gelen bütün kararnameleri anında imzalayarak kanunlaştıran... Bunun peşi sıra aynı zaman içinde AKP hükümetinde yer alan... Meclis Başkanlığı yaptığı dönemlerde her türlü haksızlığa ve adaletsizliğe (partisi adına) imzasını HİÇ GECİKTİRMEDEN atan...

Hele ki 138’inci maddenin delinmesine, yıpratılmasına, eğilip bükülmesine aldırış dahi etmeden her şeyi kabul eden Cemil Çiçek, çıkmış bugün ne diyor?: “Demokratik tövbeye ihtiyaç var” diyor... Ama her nedense önce demokratik tövbeye ihtiyaç var diyeceğine, yaptığı hataları... İmzaladığı haksız kanun maddelerini... Akşamları özellikle hazırlanan TORBA YASALARI kabul edip, Meclis çoğunluğuna bakmadan hemen yasallaştırmaya yönelik el çabukluğunu her nedense hiç aklına getirmiyor... Aksine bu haksızlıklara arka çıktığını unutmaması gerekmez mi?.. Yani bugün Cemil Çiçek şunu dedi... Bülent Arınç bunu dedi... Şamil Tayyar onu dedi... Hüseyin Çelik şunları söyledi demenin hiçbir yararı yok... Çünkü kim ne derse desin... AKP çatısı altından çıkıp da bugün başka mecralarda boy gösteren eski üyeler ne derse desin, hepsinin ruhunda ve zihninde Atatürk düşmanlığı var. Bu da AKP’ye ve sarayın KHK’lerine sıcak bakıyor demektir.

MECLİS BAŞKANLIĞI YAPMIŞ AKP'Lİ CEMİL ÇİÇEK, BÜLENT ARINÇ, HÜSEYİN ÇELİK VE BİRKAÇ TANE DİĞERLERİ... CANAN KAFTANCIOĞLU’NA VERİLEN MAHKUMİYET KARARINA KARŞI ÇIKIN BAKALIM... SÖZLÜ DEĞİL, YAZILI DİLEKÇEYLE BAKANLIĞA İTİRAZ EDİN DE GÖREYİM SİZİ... Bugün Canan Kaftancıoğlu’na verilen mahkumiyet kararı sevinilecek bir şey değildir. Gerçi buna sevinen holiganlar mutlaka vardır. Olacaktır da... Çünkü ülkeyi düşünmeden sadece partiye sanki (Kan bağı varmışcasına) bağlılıklarını sunanlar, memleketini düşünmeden her şeye evet diyenler... Verilen bu mahkumiyet kararına sevinç naraları atarak karşılık vermişlerdir. Ama diğer yandan siyaset dünyasında bunun böyle olmadığını... Hatta böyle olmaması gerektiğini çok iyi bilen politikacılar vardır... İşte bunların içinde bir zamanlar Meclis Başkanlığı yapmış Cemil Çiçek, Bülent Arınç ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik var... Bunlar diyor ki, “Bu karar yanlış”... Yanlış ise, neden çekimser duruyorsunuz?.. Neden susuyorsunuz?.. Neden yazılı dilekçelerle Adalet Bakanlığı’na itirazda bulunmuyorsunuz?.. Bulunmazlar... Çünkü onlar sadece TAKİYYE YAPARLAR... Onlar için doğruluk ve dürüstlük sadece üstü örtülü laga luga yapmak... Hafiften bir nabız yoklamak... Sağa ve sola tebessüm edip sıcak duygular aşılamaktır.. Hepsi bu... Ama “Hadi gidin yazılı dilekçeyle bu karara itiraz hakkınızı kullanın... Biz bu işte yokuz... Biz bu kararı tanımıyoruz” deyin... Deyin de görelim sizi... İşte o zaman bravo deriz..

AYNI ŞEKİLDE AHMET DAVUTOĞLU, ALİ BABACAN VE BİR MASA ETRAFINDA TOPLANAN SİYASİ OTORİTELER DE AYNI DÜŞÜNCEYLE SAHAYA İNMELİYDİ... KILIÇDAROĞLU ALANLARDA KONUŞUYORSA, TÜRK HALKI İÇİN KONUŞUYOR... DOĞRUSU YANLIŞI NE VARSA HEPSİ ORTAYA DÖKÜLÜYOR... AMA GELİN GÖRÜN Kİ HERKES BİLDİĞİNİ OKUYOR... Dün Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis kararından sonra neden televizyonlara çıkıp da, “Bu alınan kararlar çok yanlış... Ayrıca biz AKP’yi bunun için kurmamıştık... Ama bugün AKP aile partisi oldu... Bunu içimize sindiremiyoruz ve Türk halkından özür diliyoruz” demeleri gerekmez mi?.. Tabii ki gerekir... Öyle hemen bilgisayarla Twitter’a saldırıp, masumları oynamak pek karın doyurmuyor... Atatürk anıtlarına saldırılınca... Atatürk büstleri kırılmak ve yakılmak istenince... Hepsinin arkasında durdunuz... “Cumhuriyet rejimiyle kavgalıyız... Cumhuriyet ile hesaplaşıyoruz” diyenlerin karşısına çıkıp da, “Atatürk olmasaydı şimdi biz bile burada olamazdık” demediniz... Halâ da diyemiyorsunuz... Ama bugün kalkmışsınız, Fetö şerefsizinin arkasındayken nasıl bir çırpıda iki kelimeyle kendinizi sıyırdıysanız... Şimdi de aynısı Kaftancıoğlu olayında (güya AKP’ye karşı) yazılı demeç yayınlıyorsunuz ve bir çırpıda kendinizi sıyıracaksınız... Biz de bunu yedik, öyle mi?.. Hadi oradan... Palavracılar sizi... Kısaca Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Cemil Çiçek, Hüseyin Çelik, Bülent Arınç ve diğer birkaç kişi... TAKİYYE YAPMAYIN... Hemen Adalet Bakanlığı’na yazılı dilekçede bulunun ve bu karara “TÜRK MİLLETİ ADINA TANIMIYORUZ, İTİRAZ EDİYORUZ” deyin... Hatta, “BU SİYASİ BİR KARARDIR” deyin... Bunu diyebiliyor musunuz?.. Bunu yazılı dilekçeyle Adalet Bakanlığı’na başvurabiliyor musunuz?.. Hayır... Onun için oturun oturduğunuz yerde ve Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i dilinize dolamayın... Ayıptır, günahtır... Hatta ve hatta iki yüzlülüktür... Ayrıca “Demokratik tövbeye ihtiyaç var” diyen Cemil Çiçek, al sana demokratik tövbe için bulunmaz bir imkan... Hadi, uygula da görelim seni... Yapabilir misin?.. Yapamazsın... Sen ve arkadaşların TAKİYYECİ’liğin en dibisiniz...

 

 

var addthis_config = {"data_track_addressbar":true};