Öğrenciler yurt kiracılar ev peşinde

Öğrenciler yurt kiracılar ev peşinde

YURDUN dört bir yanında öğrenciler sokaklarda yatıp kalkıyor... Bu durum, hükümetin ilgililerinden birinin ilgisini dahi çekmiyor... Her eleştiriye bir kulp takarak yollarına devam etmek istiyorlar. Örneğin öğrenciler yurtsuz kalınca parklarda, yollarda, banklarda ve nerede boş bir yer bulursa orada yatıyor... İlgili şahıslar ise “Bu durumu yine CHP ayarlıyor” diyebiliyor... Hatta İçişleri Bakanlığı, “24 ilde toplam 114 eylem ve etkinlik gerçekleştirildi. 24 ildeki eylemlere 2 bin 243 kişi katıldı. Mükerrerleri düşersek eylemlere 2 bin 57 kişi katıldı. Bunlardan 310’u öğrenci. Bunların da tamamına yakınının yurt başvurusu bulunmuyor...” dedi... İyi ama bu tespitleri yaparken... Binlerce öğrenci sokaklarda yatarken... Siz bakanlık olarak dikkatinizi çekmesi için eylemi yapanların sayısına mı bakarsınız?.. Yoksa sokakta bir tane dahi çocuğun kalmaması ve yollarda, banklarda, parklarda yatmaması için çareler mi ararsınız?.. Bence öğrencilerin binlercesi de bir... Bir tane öğrencinin yurt derdi de bir... Hangi kapıyı açarsanız açın, konu aynı kapıya çıkıyor... Yurt yok... Bu gerçeği gizlemek, cemaatlere, tarikatlara kaptırılan yurtların gerçeklerden uzak tutulması için yapılan siyasi polemikler bazı gerçekleri gizleyemiyor.

DAİRE FİYATLARI FÜZE GİBİ FIRLARKEN... KİRALAR YÜZDE 100, HATTA 300 GİBİ BİR ZAMMI GÖRÜRKEN HÜKÜMET NE YAPIYOR?.. SADECE OTURMUŞ SEYREDİYOR... NEDEN BU GİDİŞATA “DUR” DEMİYOR?.. HALK BAŞIBOŞ BIRAKILDI... Pandemi olayı bahanesiyle nasıl ki ortalık toz duman olduysa... Aynı şekilde bunun güncel ekonomiye yansımaları da bir o kadar dertli olmaya başladı... Bugüne sarkan pandeminin çilesi, yine halkın sırtına binmiş vaziyette... Nasıl binmesin ki!.. Düşünün, pandemi olayında dükkânlar kapanıyor, esnaf perişan... Vergiler kapıya dayanıyor, esnaf iflasın eşiğinde... Borçlanmada yapılanma kararı alınıyor, hacizli esnaf dükkânını tek tek kapatıyor... Bu arada kendi evleri olmasına rağmen, kira vermemelerine rağmen yoksulluk sınırını geçmiş durumda... Neden?.. Çünkü dönen bir sermaye yok... Günlük alım satım yapacak bir para trafiği yok... Peki kiracılar ne yapsın?.. Hem kira sırtında... Hem çocuklarının okul masrafları sırtında... Ailenin bütün yol masrafı sırtında... Dükkânının kirası ve faturaları sırtında... Vergiler sırtında... Bankalar sırtında... Devlet sırtında... Ne yapsın bu insanlar?.. İşte tam da burada devletin (yani devleti işletecek olan hükümetin) devreye girmesi gerekiyor. Ve alacağı kararlarla halkına nefes aldırması gerekiyor. Peki hükümet bunu yapıyor mu?.. Hayır... Yapmıyor, hatta “İflas falan yok... Dükkânlar kapanmadı... Kimse faturalar yüzünden zor durumda kalmadı” diyebiliyor. O zaman ne yapmalı?.. Tabii ki her şey seçimde yapılmalı ve bu hükümet asla bir daha oy almamalı. Hatta alamamalı (Ki, açlığa, yoksulluğa, yolsuzluğa, adam kayırmalara, adalet mekanizmasının tıkanmasına çare arayacak iyi bir hükümet yapısının gelmesine neden olunmalı.) Yoksa bu gidişat hiç de iyi bir gidişat değil. Millet olarak perişanlık bu kez Türk milletinin sırtına öyle bir bindirildi ki, sormayın... Her şey adeta bilinçli yapılıyor tarzında bir siyasi duruşla karşı karşıya kaldı millet...

KÖYLÜ HAKKINI ARARKEN SERT MÜDAHALE İLE KARŞILAŞIYOR... TARIM ALANINDA TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİNE BORCUNU ÖDEYEMEYEN 4 BİN 145 ÇİFTÇİ İCRALIK OLUYOR... TARIMSAL DESTEKLEMELER YETERSİZ OLUNCA HALKI PAHALILIK VURUYOR... Türkiye’nin dört bir yerinden farklı sesler geliyor... Köylü perişan durumda... Tarıma yapılan destekleme paketi yetersiz... Neredeyse hiçbir şey yeterli bir durumda değil... İcralık takip dosya sayısının kabarıklığı insanı korkutuyor... Düşünün 2019 yılında TKK’dan kredi kullanan ancak kredisini ödeyemeyen bin 543 çiftçiye icra takibi yapılmıştı. Bunu söyleyen Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan... 2020 yılında ise icra takibi yapılan çiftçi sayısı 4 bin 145 oldu... Bu korkunç ve ürkütücü sayının karşısında hükümet halâ ithalat rejimine ağırlık vererek köylüsünü, çiftçisini, üreticisini... Kısaca tarım sektörünün tümünü felç etti... Etmeye de devam ediyor... Şimdi burada kim diyebilir ki, “Hükümet hem pandemi öncesi krizde ve hem de pandemi sonrası bugüne kadar gelen tarımın dertlerini en aza indirdi?..” diye... Kimse diyemez. Çünkü icralık tarım dosyalarının kabarıklığı her şeyi gösteriyor. Hal böyle iken başka bir sorun daha çıkıyor... O da köylülerin durumu... Su sorunları giderilsin diye toplanan köylüye sert müdahale yapılıyor... Hakkını aramak isteyen köylü dışlanıyor... Yani ne yapılırsa yapılsın köylü ne icradan kurtulabiliyor... Ne de köyünün su derdinin giderilmesine yönelik çalışma görebiliyor... Yani Türkiye, köylüsüyle... Şehirlisiyle... Tarımcısıyla... Bankaya borçlu olanlarıyla... Hemen hemen bütün her şeyiyle iflas etmiş durumda... Yani anlayacağınız öğrenci yurt peşinde... Kiracılar ev peşinde... Köylü ise hak ve hukuk peşinde...