Ökkeş Ağaoğlu
TÜRKİYE çok ilginç bir ülkedir... Ne yaparsan yap, neyi kanıtlarsan kanıtla, siyasilere bunu anlatamazsınız... Örneğin enflasyon fırlamış gidiyor... Ona ne dur diyen var, ne de onunla mücadele eden... Gerçek mücadeleyi yoklukla savaşan vatandaş veriyor...
Hükümet adamları ise mücadele ediyor gibi görünüyor ama ortada hiçbir şey görünmüyor... Görünen sadece hayat pahalılığı ve açlık... Sefalet... Kiraların artışları... Yokluklar... Kimsesizlikler... Okullu gençlerin içler acısı durumu... Çalışanların az maaş kavgası... Sendikaların mücadelesi... Sendikaya üye olan işçilerin kapı dışarı edilmesi... Ev halinin dengesiz beslenmesi... Çarşı - pazar fiyatlarının dengesizliği... Tarımın içler acısı durumu... İthalatın bir yıkım projesi gibi işleyişini kabul etmemeleri... Her şeyin beton ticaretine dönüştürülmesi... Haksız yıkımlar... Mahkeme kararlarının kaale alınmaması... Bir yerde betonlar kırılarak ağaçlandırma çalışmaları yapılırken (Tabii bu çok nadir olan yerlerde oluyor)... Yeşil alanların konuta açılması yapılan ağaçları yok etme çabaları... Validebağın yeşil alanının halâ diken üstünde seyretmesi... Daha bunun gibi birçok dengesiz projelerin kapıda bekleyişi... İşte tüm bunlar dengesiz bir Türkiye ekonomisi... Ve tabii ki enflasyon...
BİR AKP'Lİ VEKİL, "TÜRKİYE GERÇEKTEN ÇOK İYİ DURUMDA" DİYOR... VEKİLİN DÜNYADAN HABERİ YOK... YUKARIDA SAYDIKLARIMIZ SANKİ TÜRKİYE'DE GERÇEKLEŞMİYORMUŞ GİBİ DUYMAZLIKTAN GELİYOR... ÇÜNKÜ SOKAĞA ÇIKMIYOR... EĞER ÇIKARSA HALK SORU YAĞMURUNA TUTACAK... ÇIKMIYOR V YANDAŞ BASININ KALEMİYLE GÜÇLÜ KONUŞUYOR... HEPSİ BU... Ekonomiyle böyle mücadele edilir mi?.. Eğer yöneticiler Türk ise... Eğer yöneticiler laikliği savunmuyorsa... Eğer yöneticiler halâ inatla ithalattan bir adım geri atmıyorsa... Hatta Merkez Bankası'nın bağımsızlığı hayal olmuşsa... Bu ülkede mücadele olduğuna inanmak büyük bir hata olur... İşte tam da burada serbest piyasa ekonomisi ile yola çıkan... 24 Ocak kararlarının devamı gibi bir potansiyeli canlanlı tutmaya çalışan hükümetin duruşu hiç de iyi görünümde değildir... Daha doğrusu eskilere gidersek eğer, Özal'ın yarattığı 24 Ocak kararlarına takılıveririz... Türkiye’de Özal’ın başlattığı neoliberal ekonomi modeli bir nevi uygulanıyor... 24 Ocak kararlarını destekleyen zamanın Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) Başkanı Halit Narin bakın o zaman ne demişti, biliyor musunuz?.. Aynen şunu demişti: "...Bugüne kadar hep işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” demişti... 24 Ocak kararlarında kimlerin güldüğünü... Kimlerin sancılı ekonomiyi sırtladığını rahatlıkla tahmin edebilirsiniz... Özal'lı yıllarda, ekonomik olarak yaşanan istikrarsızlığı gidermek amacıyla, üretimin azalması ve karaborsacılığın oluşması gibi nedenlerin ortadan kaldırılması için kamu harcamalarının sınırlandırılması, ücretlerin düşürülmesi, serbest döviz kuru gibi ekonomik önlemler alınması kararlaştırılmıştı... Aşırı serbestlik... İşverenlerin rahat hareket etmesiyle değişik bir ekonomi seferberliği başlatılmıştı... Özal'lı yılların baskıcı ekonomi politikalarının aynısı bugün de yaşanıyor... Ekonomik çıkmazlar devam ederken... Enflasyonun aşırı yükselişi ciddiye alınmazken, bir AKP'li vekilin ortaya çıkıp da, "Türkiye gerçekten çok iyi durumda" diyorsa (veya diyebiliyorsa), Türkiye'de halka karşı kimsenin sorumluluk taşıdığını söyleyemez...
DÜNYANIN HER YERİNDE TÜRKİYE'YE GELİP KONUT ALANLAR VAR... PEKİ BUNLARA VATANDAŞLIK VERİLİYOR MU?.. BİLİNMİYOR... NEDEN GELİP TÜRKİYE'DE MAL - MÜLK ALIYORLAR?. BİLİNMİYOR... EĞER PAHALI BİR FİYATLA KONUTLAR ALINIYORSA, HÜKÜMETİN KONUT ARTIŞLARINI DURMA GİBİ BİR PLANI OLACAK MIDIR?.. SANMIYORUZ... SADECE SERBEST EKONOMİ POLİTİKASI DEVAM EDECEK... Muhalefetin ekonomik verilerine ve konut edinme politikasının izlendiği donelere baktığımızda karşımıza şu sonuç çıkıyor: "İstanbul'da mülk edinen yabancı sayısısının 27 bin 899 olduğunu söyleyen CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, “Saint Kitts ve Nevis, Seyşeller, Vanuatu, Komor Adaları, Dominika, Trinidad ve Tobago, Mikronezya, Laos" gibi ülkelerin vatandaşlarının da farklı illerden arsa, arazi, konut, işyeri satın almış... Bakın CHP'li Murat Bakan ne diyor: "...2021 yılında İstanbul'da mülk edinen yabancı sayısı 27 bin 899... Bunların 260'ı Katar, 468'i Libya, 511'i Cezayir, 534'ü Sudan, 623'ü Lübnan, 677'si Rusya, 699'u ABD, 825'i Filistin, 834'ü Mısır, 897'si Yemen, 718'i Ürdün, 798'si Pakistan, 948'i Çin, 2135'i Afganistan, 2777'si Irak, 7536'sı İran vatandaşı. Son birkaç yıla kadar bu ülkelerden gelip de ülkemizde mülk edinen olmamış..." Sadece Bursa'da “Bin 803 yabancı mülk edinmiş... Bunların 615'i Kuveytli, 127'si Rusyalı, 90'ı Iraklı, 71'i Afganistanlı, 70'i Kazakistanlı, 50'si Filistinli, 56'si Ürdünlü. Cibuti, Somali, Nijerya, Kamboçya, Eritre gibi ülkelerden gelmiş... Yani demek oluyor ki beton ticaretiyle ülke ekonomisine katkı sağlama çabası gösteren hükümetin çarşı - pazarı unuttuğunu... Vatandaşın pahalılık altında ezilişini... Hele ki maaşların yetersizliğini unutulmuşa benziyor... Zaten unutmuş olmasaydı, AKP'li vekil, "Türkiye gerçekten çok iyi durumda" diyebilir miydi?.. Bakalım piyasa ekonomisinin kan ağladığı... Dükkanların kapandığı bozuk ekonomiyi övenler yarın ne diyecek?.. Böylesi bozuk giden ekonomik yapıya bakarak, dünün siyaset adamı Özal'ın başlattığı neoliberal ekonomi modeli bugün güncelleniyor mu?.. Daha doğrusu Muhafazakâr demokrasi, AKP iktidarının kendi siyasi ideolojisini ve politik pozisyonunu yarın yapılacak seçimde nasıl tanımlayacak?.. Bekleyip göreceğiz...