Ökkeş Ağaoğlu
TÜRKİYE'nin terörden yana kaderi her zaman kötü başladı... Ve şimdi de kötü bitmek üzere... Çünkü PKK'lı teröristler, ülkemizden toprak istemektedirler. Ülkemizin bölünmesinden yanalar...
Aynı niyetleri taşıyan AKP ise, BOP Eşbaşkanlığı adı altında Türkiye'yi ikiye değil, 4'e, bilemediniz 5'e bölmek için Amerika tarafından kurgulanarak piyasaya sürüldü... Zaten Türk düşmanlığı olarak büyümüş olan Erdoğan ve Abdullah Gül, bundan yıllar önce "Türkiye Cumhuriyeti diye bir şey kalmayacak" dediklerinde bizim aydın dediğimiz Cumhuriyet severlerin hiçbirinde bu günleri görebilecek bir kapasiteleri olmadı... Zaten görmüş olsalardı, bunu başta Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt görürdü (Ki, o da askeri törenlerde Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde ona selam vermeyerek Cumhuriyetçi yapının kalesi olduğu düşüncesini millete aşılayarak yoluna devam etmesi gibi...) Ama gelin görün ki ne Yaşar Büyükanıt Paşa dediğinin arkasında durabildi ve bir dönemden sonra Erdoğan'a boyun eğmeye başladı... Ne de Cumhuriyet aşığı sivil aydınlarımız geleceğin Türkiye'sini göremedikleri için sadece gazete köşelerinde sıkışıp kaldılar. Meydanı bilinçsizce sağ kesimin aşırı biatçılarına terk ettiler... Öyle ki sosyal demokrat olarak televizyonlarda program yapanlar bile, hiç utanmadan ve sıkılmadan aniden AKP'li olarak sarayın kapısına üşüşmeye başladılar. Yani Erdoğan, onları parayla satın alarak Türkiye'nin Cumhuriyet temellerine kazma kürek dalmaya başladı... Bu arada CHP eski lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, aklınca muhalefetlik yapıyormuş gibi görünerek bir yol tutturmuştu... Ancak Erdoğan'a karşı 13 seçimi de kaybetti. Ama yine de ne bir kurultay yaparak CHP'de değişim rüzgarları estirdi... Ne de milletin isteklerine bir karşılık verebildi. Üstelik cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu gazetecilere "Cumhurbaşkanı adayımız bir bayan olabilir" demişti. Ancak o günün sabahı olduğunda (ne olduysa ondan sonra oldu) ve Kemal Kılıçdaroğlu basını toplayarak açıklama yaptı: Adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu... Türk halkı olarak beynimizden vurulduk... Hatta halkımız sokakta, kahvede, evde, iş yerinde şunu söylemeye başladılar: "Yahu Ekmeleddin'e oy vereceğime Erdoğan'a veririm daha iyi. İkisinin arasında bir fark yok ki..." İşte o andan itibaren hem koca bir parti olan CHP bu isimle duvara toslamış oldu... Hem de Kılıçdaroğlu sağ kesimin bütün görüşlerine teslim oldu... Çünkü Kılıçdaroğlu şunu hiçbir zaman kabul etmedi: "CHP yalnız başına Cumhuriyetçi kuran bir partidir. İsterse seçimlere ittifak falan yapmadan tek başına da girebilir." Evet biz gazeteciler bunu hep yazdık, çizdik. Ama adam bir türlü bunu anlatamadık.
KILIÇDAROĞLU'NUN GAZETECİ LEVENT GÜLTEKİN'E, "ÜLKE BİTTİ... HİÇBİRİMİZİN KURTARMA ŞANSI YOK" DEMESİ, ÜLKEYİ UÇURUMA ATARAK ONU SEYRETMEK OLMUYOR MU?.. Üstelik bir gazeteci olan Levent Gültekin, bir röportajında Kemal Kılıçdaroğlu hakkında şunları söylemişti: "(Kemal Bey): Ülke bitti, hiçbirimizin kurtarma şansı yok" dedi.Ben de bunun üzerine "Kemal Bey ne diyorsun Allah'ını seversen? Böyle düşünüyorsan sen niye aday oluyorsun?" dedim. "Levent gerçekten ülkeyi kurtaramayız" dedi. "Kemal Bey o zaman aday olma. Lütfen!" dedim, bana "Levent benim kendi adaylığımı engelleme şansım yok" dedi.. Şimdi bunu söyleyen pasif bir adam... Ve bugüne kadar 13 seçimi kaybetmiş bir kişi nasıl olur da halâ utanmadan siyasi kadroları etkilemek için CHP'nin başına gelmeye çalışabilir? İnsanın geri zekâlı olması gerekir. Ki, oturduğu koltuktan yıllarca hiç ayrılmadı. Ama artık yeter. Gitsin evine ve emeklilik hayatını yaşasın. Neden mi? 1) - Özgür Özel gibi muhalefet yapamadığı için... 2) - CHP'lilere güven veremediği için... 3) - Ekmeleddin'i aday gösterip CHP'li hukukçu Emine Ülker Tarhan'ı partiden uzaklaştırdığı için... 4) - Ne kadar Kemalist düşüncede kişiler varsa, onları partiden uzaklaştırdığı için... 5) - 13 seçim kaybettiği halde oturduğu koltuktan kalkmadığı için... 6) - Bir zarf içinde verilen bir oyu geçersiz sayan Yüksek Seçim Kurulu mahkemeye vermediği için... 7) - Grup toplantılarını birkaç tanesinin dışında en can alıcı siyasi ortamlarda 45 dakikayı aşmadığı için... 8) - Aynı konuyu papağan gibi her alanda konuşurken değiştirmediği için.... 9) - "Atatürk resminin indirildiği" iddiasıyla gündeme gelen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, kesin ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevkini kararlaştırdı. Efendim neymiş?: "CHP’nin kamuoyunda tartışılmasına neden olmuşmuş.." Nazlıaka ise Atatürk'e yapılan saygısızlığı dile getirmişti. Sen değil Nazlıaka'yı cezalandırmayı, aksine o resmi indireni partiden ihraç edecektin. 10) - 6'llı Masa'nın fiyaskoyla sonuçlanması. Ve o masa döneminde gazeteci Levent Gültekin'e söylediği "Ülke bitti, hiçbirimizin kurtarma şansı yok" demesi, sadece kendisini değil CHP'yi bitirmişti. Yani Nazlıaka değil, bilhassa kendisinin o partiden ayrılması gerektiği vurgulanıyordu. Şükür ki kurultay oldu ve sonunda o koltuktan kalktı da CHP kendine gelebildi.
ÖZGÜR ÖZEL, TAM HALKIN DİLİYLE MEYDANLARA ÇIKTI VE HERKESİ KENDİNE HAYRAN BIRAKTI. ÇÜNKÜ DİĞER LİDERLER GİBİ DİPLOMATİK DEĞİL, HALK DİLİYLE KONUŞARAK PARTİSİNİ BİRİNCİLİĞE ÇIKARDI... Şimdi Özgür Özel ile çok güzel bir rota çizildi ve Türk halkıyla da sınırlar belirlendi. Bundan sonra yapılacak ve yapılması beklenen olası bir erken seçim için hazırlık aşaması görüşülmekte. İşte CHP'yi bugün bu güzel duruşa getiren Özgür Özel'i kutlaması gereken Kılıçdaroğlu, aksine kurultayın iptal edilmesi gibi hayaller üzerine halâ kendini siyasetçi görmek istiyor. Ama Özgür Özel'in şu açıklamaları artık gündeme oturduğu için Kılıçdaroğlu'nun ismi tarihe karışmıştır. Bugüne dönersek, CHP lideri Özgür Özel, Erdoğan'ın "Biz AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik" sözlerine yanıt verdi. Özel, Malatya mitingindeki konuşmasında, "Bugün, dün DEM Parti ile görüştük diye bize terörist diyenler, belediye meclislerinde eski DEM'den bir meclis üyesi var Kent İttifakı var diye başkanlarımızı hapse atanlar şimdi terör örgütünün başı ile oturdular anlaştılar ama halen daha belediye başkanlarımızı içeride tutuyorlar" ifadelerini kullandı. Daha doğrusu PKK bir Amerikan tuzağıdır... İsrail bu tuzağı kurtarılmış bölge olarak devletleştirme çabasındadır... Bu çabaya yürekten destek veren Erdoğan ise, BOP eş başkanlığını ve siyasi kariyerini kurtarmak için Apo'ya dört ele sarılmıştır... Ayrıca silah bırakma olayının hepsi bir yalandan ve tiyatrodan ibarettir. Çünkü silah bırakmada alınan karara bakar mısınız?.. Efendim neymiş, silah bırakma olayı 30 kişilik bir grupla başlayacakmış. Ve bu grup silahlarını bırakırken TV'lerden naklen deği, banttan yayınlanacakmış. O zaman o silahların gerçek silah olduğunu nereden bileceğiz?.. O 30 kişilik grubun gerçek PKK'lı olduklarını nereden bileceğiz?.. Ayrıca Apo'nun yayınlanan banttan konuşmasına muhalefet etmesi gereken iktidarın aksine desteklemesiyle ve bunu bir AKP - MHP - DEM ittifakı olarak yorumlanmasını hangi kefeye koyacağız?.. Çünkü bu ittifak meselesi değildir... Bu Türkiye meselesidir. Ve Cumhuriyeti yıkım projesidir. Neden yıkım projesi biliyor musunuz?: Erdoğan, "AKP - MHP - DEM ile çıktık yola ve biz ittifak kurduk" derken... İşin içine CHP'yi katmaması, İYİ Parti'yi de aynı kefeye koyarak neredeyse Meclis'in dışında görmesi, PKK olayının gerçek bir silah bırakma olayı olmadığını gösteriyor. Yani her şey bir tiyatrodan ibaret.