SADAT’ın kurucusu, irtica nedeniyle TSK’dan atılan Adnan Tanrıverdi’nin rejimi, anayasayı, bayrağı, başkenti, Türkçeyi değiştirerek yerine ŞERİATIN egemen olduğu islami bir devlet istediğini öğrendik. Tanrıverdi’nin, bunların dışında TSK’yı kırmak ve değerli komutanları tasfiye etmek için ERGENEKON, BALYOZ düzmece davaları ile bağları olduğu da gözüküyor.
FETÖ’nün Türk ordusuna yönelik Ergenekon-Balyoz kumpaslarının düğmesine basmadan 1 yıl önce SADAT’ın kurucusu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski danışmanı Adnan Tanvrıverdi’nin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök‘e yazdığı mektup yeniden gündemde..
“SADAT’ın kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin emekliliğine üç ay kalan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e gönderdiği mektup önemli. Neden mi? Çünkü… Daha 2006 yılında “Ergenekon-Balyoz” operasyonları ortada yokken şu cümleleri kurmuş:
“Ülkemizde garip şeyler oluyor. Sap samana karışmış durumda. Milletin refahı ve devletin bekası için güvenli ortamın sağlanması ile görevli Silahlı Kuvvetlerimiz’in mensupları ve emeklileri; huzura, güvene ve istikrara darbe indirmek üzere teşkil edildiği anlaşılan çeteler oluşturuyorlar.”
Daha ortada Ergenekon’un savcısı Zekeriya Öz yok ama Fetullahçı polis-asker-yargı çalışmaya başlamış ve Adnan Tanrıverdi de konuya hâkim!
Adnan Tanrıverdi’nin, dönemin Genelkurmay Başkanı Özkök’ten talebi de ilginç:
“Emekliliğinize birkaç ay kaldı. Son bir kez daha düşünün, milli irade ile çekişme içinde olacak değil, uyum içinde çalışacak bir komuta kademesi oluşumuna yardımcı olunuz. Bu gün gelinen noktadan memnun olduğunuzu düşünemiyorum. Görevi huzur içinde teslim edebileceğinizi de düşünmüyorum. Çünkü, emekliliğimin üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen TSK’nın gidişat üzerindeki menfi rolünden ben rahatsızım.”
Bu mektup ne zaman yazıldı? 5 Haziran 2006… Ergenekon’un temelini oluşturan Ümraniye’deki el bombaları ne zaman bulundu? 12 Haziran 2007… ASDER Başkanı Tanrıverdi operasyondan bir yıl önce her şeyin farkında ve Özkök’ü uyarıyor!”
Tanrıverdi’nin irticai çalışmalar nedeniyle ordudan atıldığını biliyoruz. Gen.Kur.Başkanı Hilmi Özkök’e yazdığı mektubun uslubu ise dikkat çekicidir. Sadat kurucusunun isteklerine dikkat ediniz; “UYUM İÇİNDE ÇALIŞACAK BİR KOMUTA KADEMESİNİN” göreve getirilmesini istiyor. Tanrıverdi kimlerle uyum içinde çalışacaktır?
El cevap; Kendisi gibi düşünen, Laik Cumhuriyet karşıtı, islam devleti, hilafet, şeriat hükümleri isteyen, dili değiştirilmiş, arapça konuşulan, ay yıldızlı bayrağı değiştirilmiş, Osmanlının başkenti istanbul’un yine başkent olduğu, anayasasında laiklik ilkesinin kaldırıldığı bir ülkeye yaraşır bir komuta kademesi ve rejim istiyor.
2004’te YAŞ kararları ile ordudan atılan 7 askerin kurduğu Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) Genel Başkanlığı görevini de üstlenen Adnan Tanrıverdi ASDER’in hazırladığı ve Meclis’e sunduğu Anayasa teklifi ile ilgili FETÖ’nün kapatılan yayın organı STV’ye açıklamalarda bulunmuştu. Tanrıverdi “Resmi ideoloji Anayasa’da olmasın Anayasa’da laiklik ilkesi olmasın çünkü bunlar hep inançlı insanların üzerine baskı olarak kullanılmış meseleler” ifadelerini kullanmıştı.
Adnan Tanrıverdi’nin yönetim kurulu başkanı olduğu Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASSAM) Harp Okulları’na giriş şartları arasından “irtica” hükmünün kaldırılmasına destek verip böylelikle FETÖ ve benzeri örgütlerin artık TSK’da örgütlenemeyeceğini öne sürdü. SADAT’a yakınlığıyla bilinen ASSAM açıklamasında “İddia edildiği gibi bu değişikliğin bazı kesimlerce TSK’yı ele geçirmesine fırsat sağlayacağı hususu tamamen gerçek dışıdır. Şayet iddia edildiği gibi irtica ile ilişkilendirilen yönetmelik maddesi bu gibi durumların önüne geçecek olsaydı bu millet 15 Temmuz darbe kalkışmasını yaşamamış olurdu” ifadeleri yer aldı.
104 Amiral için “darbe iması” yapan AKP “siyasete soyundular” diyen AKP sıra SADAT’a gelince tam tersi destek veriyor. Adnan Tanrıverdi bir videosunda 15 Temmuz’dan getirdikleri tüm önerilerin uygulandığını şöyle anlatmıştı:
“Sunduğumuz Anayasa teklifimizdeki Silahlı Kuvvetler’in yeniden yapılandırılması ile ilgili tespitlerimizin aşağı yukarı tamamı 15 Temmuz’dan sonra kongreye girmiştir. Biz o zaman Harp Okulları Askeri Okulların tamamı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalı dedik bağlandı. Jandarma Genel Komutanlığı’nın Genelkurmayla İçişleri Bakanlığı’na bağlansın dedik bağlandı. Yüksek Askeri Şura’nın yapısı değişsin dedik Askeri Yüksek Yargı kalksın dedik o da gerçekleşti. Başkanlık sistemi gelsin dedik o da geldi. Bu önermelerimizin tamamına yakını 15 Temmuz’dan sonraki yeniden yapılanmada gerçekleşti. ”
Görüldüğü gibi Tanrıverdi’nin ifadesine göre, Erdoğan’a sunduğu tüm değişiklikler gerçekleşti ve TSK’nın tasfiyesi, İslami olarak yapılandırılması, hiyerarşik yapısının kırılması, politize edilmesi, irticaya açık hale getirilmesi gerçekleşti. Bu durumda zamanın gen.kur.başkanı “kasaptaki ete soğan doğramayan” Hilmi Özkök’ten istedikleri de gerçekleşmiş oluyor!
MERDİ KIPTİ ŞECAAT ARZEDERKEN SİRKATİNİ SÖYLERMİŞ
Sadat yönetimi ve Adnan Tanrıverdi yabancı askerleri Suriye ve Libya’da eğittiklerini, Türkiye’de silah ve terör eğitimi verdikleri ithamlarını ve 15 temmuz kalkışmasında rol almadıklarını inkâr ederlerken şeytan ayaklarına dolandı, olay şöyle;
Anlatan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ,
Sözcü’den Ruhat Mengi’ye SADAT’ın kurucusu ve AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi ile aralarında geçen konuşmayı anlattı. Özdağ, “Beni bir AK Parti milletvekili zannederek bu kadar açık konuşmuş” dedi.
“TANRIVERDİ, ‘ASKERİ BİRLİKLERİ ELE GEÇİRMEKLE İLGİLİ ÇALIŞMAMIZ VAR’ DEDİ”
Bu durumda 15 Temmuz darbe kalkışması daha önceden bilinmektedir. SADAT daha önceden askeri birliklere karşı planlar geliştirmiş, hatta Tanrıverdi’nin beyanına göre askeri birlikleri ele geçirme planları yapmıştır. Darbe girişiminin başlama saati 15 Temmuz akşamı 20.30 civarıdır. Fakat askeri birliklerin, kışlaların önüne kum ve taş yüklü büyük araçlar aynı gün öğleden sonra gelmeye başlamıştır. Cumhurbaşkanın ifadesi ile; “Eniştesinden öğrendiği” darbe girişiminin, bu hafriyat kamyonlarını askeri birliklerin önüne gönderen belediyeler tarafından daha önceden öğrenildiği gerçeği ortaya çıkıyor!
Devam edelim; O günlerde sosyal medyada dolaşan bir tweet gözüme ilişti. Bir cami görevlisi tarafından saat 16.00 civarında paylaşılmış. Mealen, tweet’de “müftülüklerden gelen emire göre geceleri “camilerden SELA okunması talimatı gelmiş!!!” Daha ortada darbe girişimi yok iken Sadat, belediyeler, Diyanet ve müftülükler karşı önlemleri almaya başlamışlar…
Ve çok önemli bir konu daha;
15 temmuz akşamı köprünün üzerinde tanklar mevzilendiğinde , tanklardan mesafeli duran insan topluluğunun bulunduğu yerden çekilen saniyelik bir görüntüde; köprü ayaklarının üzerinde, yukarıda duran bir veya 2 karartıdan aşağıya tüfekle ateş açıldı. Yukarıda mevzilenmiş olan kişi/ler kime ve neden ateş ettiler bilmiyorum. Daha sonra ise bu görüntü ortadan kayboldu. Bu görüntü bir daha servis edilmedi…Bu insanlar kimdi? Bu bir provokasyon muydu? Kim/ler vuruldu? Toplumu harekete geçirmek için mi yapıldı?
Olayları peş peşe dizdiğimizde 15 Temmuz kalkışmasının daha önceden iktidar ve TSK/MİT, SADAT ve hatta Diyanet İşleri Başkanı tarafından bilindiği düşüncesi ortaya çıkıyor.
İşte böyle değerli okur,
Balyoz-Ergenekon, irtica, şeriat, 15 Temmuz kalkışması, katledilen askerler, Kışlaların ablukaya alınması, AKP seçimleri kaybederse iktidarın devretmeyecekleri, TSK’nın zayıflatılması, Atatürkçü komutanların tasfiyesi v.b. hangi taşı kaldırsanız altından SADAT ve irticai nedenlerle ordudan uzaklaştırılan emekli general Adnan Tanrıverdi çıkıyor.
SADAT Laik Demokratik Cumhuriyet rejimini değiştirmek üzere iktidar tarafından kurulmasına izin verilmiş olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasal islamcı politikalarına uygun sahada terör, karmaşa, sabotaj katkısı veren bir yapılanmadır. Tanrıverdi bu nedenle Erdoğan’a baş danışman olarak atanmıştır.
Sözün özü; SADAT Türkiye’nin rejimini ve anayasasını değiştirerek laik demokratik cumhuriyet rejimini ve bir islam devletine çevirmek isteyen karanlık bir irticai örgüttür. Kapatılarak, bugüne kadar yaptıkları eylemler hakkında soruşturma açılmalıdır.
AKP iktidarının döneminde güzel ülkemizin içinden geçtiği karanlık süreçlerden birisi olan SADAT olayı ve 15 Temmuz darbe kalkışmasına az da olsa ışık tutabilmek için bu araştırma dizisini okumanıza sundum. Dilerim ki yararlı olur. Bu yazı dizisi, bu konuda toplumdan saklanmış bilgilerle katkı sunabilecek ve yazıyı zenginleştirebilecek olan kişilere açıktır.
İnanıyorum ki; Günümüzden 20-30 sene sonra siyasi tarihi yazanlar bu iktidarın sürecine kara notlar düşecektir. Tıpkı Hitler Almanya’sı, Duçe’nin İtalya’sı, İspanya’nın Franco’su gibi ve hatta partili cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kankası olan ve Sudan Darfur katlamı nedeniyle insanlık suçu işleyen faşist Ömer El Beşir gibi… Atatürk’ün savaşlarla, devrimlerle kazandığı zaferleri, devrimleri çağdaşlıkla, bilimle ve uygarlıkla bezeyerek ülkemize armağan ettiği demokrasinin, TEK BİR ADAMA nasıl ve neden devrettiği tarihçiler, sosyologlar ve bilim adamları tarafından AKIL ALMAZ BİR VAKA olarak incelenecek ve bu dönemde AKP’yi yaratan, besleyen, büyüten, ülkemizi karanlığa gömen her bir birey tarihe, akıla, bilime göre vicdanlarda sorgulanacaktır.
