TÜRK siyasetinde bir kural vardı. O kural zincirleme her şeye ulaşır, Cumhuriyetin temel yapı taşlarından biri olan dostluk ve barış sistemi Anayasamızın gündem maddelerini oluştururdu. Bugün ne bu kurallar işliyor... Ne de kural üzerine kural koymanın hevesine kapılanlara “Dur” denilebiliyor. Nasıl denilsin ki?.. Baksanıza, sürekli gerginlik... Sürekli çatışma... Sürekli ağız dalaşı... Sürekli karşılıklı itiş – kakış... Sürekli şirin görünme umuduyla yola çıkıp siyasetin bütün yollarını tıkama... Bugün tam da bunlar yaşanıyor...
SİYASETTE NE KIRMIZI ÇİZGİMİZ KALDI... NE SİYASİ GÖRÜŞ BİRLİĞİ KALDI... NE MECLİS’İN GÖRÜŞÜ... VE NE DE TÜRK MİLLETİNİN KELİMESİNİN SESLENDİRİLMESİ... VARSA DA – YOKSA DA OSMANLI... Dış ekonomik faaliyetlerimiz, Dışişlerimizin duruşu ve kaliteli siyasetiyle dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir ülkeydik. Bugün bu ne yazık ki yapılamıyor. Bir gün Amerika, bir gün Rusya... İkisi de olmazsa hemen Avrupa Birliği ve NATO kartını masaya sürmeler... O da olmadı mı, iç siyasete amansız bir saldırı ve rüştünü ispat etme çabaları... Oysa tüm bunların hepsi kaleyi bulmayan penaltı atışından ibaret... Eğer tutarlı siyaset istiyorsanız sınır ötesi kırmızı çizgimizin güncellenmesini yapmalısınız... Uluslararası literatüre yansıyan “Türkiye barış sever bir ülkedir” sözünü iyi temele oturtmak için Suriye meselesinde yumruğu masaya vurmalısınız... Ne Amerika, ne de Rusya... Hatta ne de Avrupa Birliği... Suriye ile bir tokalaşma bütün bu ülkelerin sınır dışı edilmesine neden olur... Çünkü Birleşmiş Milletler mecburen devreye girecek ve Amerika’nın olağanüstü baskısı barış karşısında eriyecek... Bu yapılıyor mu?.. Hayır... Aksine yapılan tek şey Türklük üzerinde oyunların oynanması... Suriyelileri Türk toplumunun içine karıştırıp “Türk Milleti” sözcüğünü eritmeye yönelinmesi... Atatürk’ü bir çırpıda tüm siyasetten silmek için iç siyaseti dış siyasetle birleştirip komple Cumhuriyetin yok edilmesi çabaları... Bugün görüyoruz ki bunların hepsi yanlış politikalarmış. Bunu sadece biz görmüyoruz. Bunu kendileri de görmekte ve günlük siyaset ile tutarsız politikanın mayası bir türlü tutmamakta..
İÇ POLİTİKA İÇLER ACISI DURUMDA... NE ÖĞRENCİLER... NE VELİLER... NE ESNAF... NE KEBAPÇILAR... NE SOĞAN VE PATATESCİLER... NE KÖYLÜLER.. HİÇ KİMSE BUGÜNÜN YAŞAM KOŞULLARINDAN MEMNUN DEĞİL... İKTİDAR İSE SÜPER MEMNUN... Dönelim iç politikaya... Yapılan yatırımların hepsine neredeyse borç ödeme koşulu getirilmiş... Yapılan bütün yatırımların ana nedeni YOLCU GARANTİ SAYISI ile milyarlarca Euro ve Dolar yurt dışına çıkmaya başladı. Hem de öyle – böyle de değil... Çok büyük paralar ve çok büyük anlaşmalarla Türk milleti ezilmeye başladı. İlk başlarda Cumhuriyet’in bütün kazanımları tek tek satıldığı için, paralar sıcak paraya dönüştüğü için iç siyaset uğruna savrulan paralar pek dikkat çekmiyordu. Ama bugün Hazine’de para bitti. Hemen hemen iğneden ipliğe her şeye zam gelmeye başladı. Ve bir de YOLCU GARANTİ SAYISI ile anlaşmaların yanışları basına yansımaya başlayınca, iktidarın yanlışlarının yıllardan beri bugüne nasıl geldiği gözler önüne serilmiş oldu. İşin içinden çıkamayan iktidar ve ortağı yanlış politikanın kimlerden kaynaklandığı açıklamaya çalışırlarken köylüyü ve esnafı karşılarına almaktan hiç de çekinmediler. Bir ara “Soğancılar ve patatesciler terörist” ifadesinin arkasından bugüne gelen yanlışların devamı lokantacılara kadar uzanıverdi... Geçen sene yollara dökülen köylümüz, “Dün terörist idik. Bugün neyiz?.. Biz bitersek zaten devlet biter” dediler. Yani üretim olmazsa ülke sıfır çeker... Ürünü depolarda çürüyen soğanclara bile terörist damgası vuran iktidar bugün yanlış yapan MHP’nin “Kebapçılar da terörist” kelimesine hiç ses çıkarmıyor... Böyle siyaset olamaz.
TERÖRİST KELİMESİ ÇOK AĞIR BİR İTHAM... HELE Kİ BUNU ESNAFINA... HALKINA... GENÇLİĞİNE... TÜCCARINA... HEMEN HEMEN TÜM ÜRETİCİYE VE KÖYLÜYE YAKIŞTIRMAK ÇOK AYIPTIR... Kimsenin yaşam koşullarından memnun olmadığı bugün köylümüzden esnafımıza uzanan terörist kelimesini kabul etmez. Edemez... Hatta böyle bir açıklama dahi yapılamaz. Şimdi MHP bu kelimeyi allayacak – pullayacak ve yeni cinlikler icat ederek “Biz kebapçılara demedik... Biz falan falan durumdan dolayı bunu şu amaçla söyledik” diyecekler. Yahu o zaman, ortaya çıkıp da, “Biz falan zamanda şunun ve bunun böyle olmaması adına şu kelimeyi söylüyoruz” diyemez misiniz?.. Yani yapılan tam bir cinlik... Ama iç siyaset bitti... Dış siyaset bitti... Ekonomi bitti... Esnaf ve köylü bitti... Öğrenciler de bitirilmeye çalışılıyor... Kimseye hareket alanı bırakılmamaya çalışılıyor... Sonuç olarak da siyasetle birlikte paraları da kökünden bitirdiler... Sayıştay’ın raporları bunun hepsini ortaya koymakta. Halkımız mı?.. Ne yapsın zavallı garibim... Ayakta durabilmek için çaba harcıyor... Doping için iğneyi bulsalar hemen yaptıracaklar. Durum o kadar ki vahim...
var addthis_config = {"data_track_addressbar":true};