Ökkeş Ağaoğlu KİM derdi ki Türkiye Cumhuriyeti ile kavga eden bir siyasi parti ülkenin bütün gelirlerini satacak?.. Kim derdi ki Türk Silahlı Kuvvetleri siyasi dalaverelerin oyuncağı olacak?.. Kim derdi ki Atatürk'ün isminin alanlardan, meydanlardan ve spor sahalarından silineceğini?.. Kim derdi ki mezun olan teğmenlerin Atatürk sevgisini sunarlarken ve Türklük andını içerken askerlikten men edileceklerini?.. Ne yazık ki bunların hepsini yaşıyoruz... Neden yaşıyoruz biliyor musunuz?.. Türklüğünü... Kimliğini... Şahsiyetini... Karakterini ve cesaretini kaybetmiş koca bir ulus olduğumuz için... Üstelik bunu da dindarlık gölgesinde uyanmadan 22 seneden beri uyudukları için... Ama gelin görün ki artık bu ve buna benzer gelişmelerin yanlışlığı 22 seneden sonra sırıtmaya başlamış oldu... Neden mi sırıttı?.. Önce pahalılık girdi hayatımıza... Hiç durmayan zamlarla enflasyon şahlatıldı... Bunlar bilerek yapılan BOP eylemleriydi... Yani, önce Atatürk'ün ismini hem Türk Silahlı Kuvvetleri'nden silmeye çalıştılar... Sonra da halkı enflasyon belasıyla başbaşa bırakarak ve kredi kartını tüm millete vererek herkesi bankalara borçlandırdılar... Ve böylelikle halkın kımıldayacak halde bırakmadılar... Herkesi faiz sarmalı içine hapsettiler... Tabii bu arada doların yüksekliğini umursamadan ülkeyi batağın içine sürüklemeye çalıştılar ve sonunda başardılar... Bunu başarmanın tek yolu ise ülkenin bütün gelir kaynaklarını satmaları ile oldu... Ve her şeyi sattılar... Hani derler ya "İğneden ipliğe her şey satıldı" diye... Bunlar sadece iğneden ipliğe değil, savunma sanayiinden tutun, savaşarak aldığımız Kıbrıs'tan bedavadan toprak vererek Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya çalıştılar... Sonuçta yıkamamanın bedelini öğrenmiş oldular. Bunu nasıl öğrenmiş oldular?.. Elbette kiraların aşırı artışıyla halkı çıkmaza sürüklediklerinde... Enflasyonu indireceğiz derken halkın dayanma gücünü indirmelerinde... Aşırı fiyat pahalılığıyla mutfaktaki ateşin büyük ölçüde zamlanmasında... Eğitimin eğitimsiz geçen bunca yılın gençliği cahilliğe itmesinde... İlim ve bilimi boş verip imam hatiplilere öncelik tanıyarak ne kadar bilimsel eğitim alanı varsa hepsini gericilike taçlandırdıklarında... Ve ülkenin bütün gelir kaynaklarını satarak işsizliği olağanüstü artırdıklarında her şeyi öğrenmiş oldular...
MHP'Lİ VEKİLLER YURT DIŞINDAN YURDA DÖNDÜKLERİNDE YANLARINDA BULUNDURDUKLARI ALTIN DOLUSU ÇANTALARI CESUR GAZETECİLER YAZDI DİYE BAHÇELİ KÜKRÜYOR... Devlet Bahçeli ülkücü olmanın gururunu yeni anlamış olacak ki Halk TV'ye ateş püskürüyor... Ama ateş püskürdüğü adresin yanlış olduğunu ona birilerinin söylemesi gerekiyor... Gerçi o yanlışlığı Bahçeli'nin kendisi de iyi biliyor... Ama ne yapsın zavallı, AKP'ye siyaseten geleceğini kaptırmış... Hareket edemiyor... Düşünebiliyor musunuz?.. Bir zamanlar Erdoğan'a, "Senin kapının önüne geleceğim ve Andımızı orada okuyacağım" diye kafa tutarken... Bugün "Bizim adayımız hiç kuşkusuz Erdoğan'dır... Yeni cumhurbaşkanı da yine o olacaktır" diyor... Oysa bir siyasi partinin siyaseten duruşu böyle mi olmalıydı?.. Elbette hayır... Ama gelin görün ki Bahçeli adayını belirlerken siyaseten yapılan duruşunu da bozguna uğratmıştı (Ki, vekillerinden bazıları resmen altın kaçakçılığı yapıyor) haberini okuyuverdik... Haberi yapan Halk TV'nin çok değerli gazetecileriydi... Ve bu haber ülkede deprem yaratmalıydı... Ama ne yazık ki ne deprem oldu, ne de bir cumhuriyet savcısı harekete geçti... Hepsi dut yemiş bülbül gibi AKP diyordu ve öylece koltuklarında oturuyorlardı. Ve buradan cesaret alan Bahçeli de, Halk TV'yi tehdit ederek olmaz türlü hakaretlerle bulunuyordu... Sinan Ateş'e sahip çıkmayan ve Bahçeli'nin siyasi oyununun aynısını bu kez Halk TV muhabirlerine de uygulamaya çalıştığı politikasında görmeye başladık... Bunlar neyi gösteriyordu?.. Tabii ki siyasetsiz bir siyasi partinin boşu boşuna halktan aldıkları maaşla haram yiyerek yaşadıklarını... Ve bunu yaparlarken de hiç utanmıyorlar ve sıkılmıyor...
CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINDA ERDOĞAN'IN HİÇ ŞANSININ OLMADIĞI ORTADA... ERKEN SEÇİM KARARI VERİRSE CHP'NİN DEDİĞİ OLACAK DİYE BİR RAHATSIZLIK İÇİNDELER... BOP'U İSE RAFTA BEKLETİYORLAR... CHP şu anda 1. parti oldu... Hem de yıllar sonra... Düşünün ülkenin ekonomisi bozuk gidiyor, AKP "Suçlu CHP'dir" diyor... Ülkenin bütün fabrikaları ve ağır sanayileri satılıyor ve tam bir rezillik yaşanıyor, AKP yine "Suçlu CHP'dir" diyor... 22 senedir ülkeyi yok ettiler... İnsanları enflasyonla boğdular... Emeklileri süründürdüler, AKP yine "Suçlu CHP'dir" diyor... Ama bu kez bunu diyemiyor.. Neden mi?.. Çünkü Atatürk'e hakaret etmede artık o kadar özgür oldular ki... Teğmenlerin yemin törenlerindeki coşkuya ve ağızlarından çıkan "Atatürk'ün askerleriyiz" sözünü hemen masaya yatırarak teğmenlere ceza veriyorlar... İşte bu, Türk milletinin hızlı olmasa da yavaş yavaş uyanmasına neden oldu... Zaten milleti inim inim inleterek yaşanmaz hale getiren AKP, bu kez grup toplantısında "CHP nasıl 1. parti oldu?.. Bunun suçlusu bizleriz" demeye başladıar. Oysa CHP'nin nasıl 1. parti olduğunu cin gibi biliyorlar. Atatürk'e hakaret edersen... Teğmenleri,, sırf Atatürk'ü andıkları için askerlikten uzaklaştırmaya çalışırsan... Pazardan aldığın bugünkü elmanın veya armutun fiyatını haftaya zamlı alırsan..... Bir yerde millet aşırı fakirleşirken diğer yanda bulunan zenginlerin daha da dolar zengini olduğunu milletin gözünün içine baka baka yaparsan... Faizleri yüzde 50 ile üretimsiz bir ülke haline getirirsen... Bu millet uyanır... Uyanacak da...
ŞİMDİ BOP'U DEVREYE SOKMAYA ÇALIŞIYORLAR... ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ ONUN İÇİN İSTİYORLAR... AMA BUNU YAPARLARKEN HALK OYLAMASINA GİTMEYE DE KORKUYORLAR. ÇÜNKÜ CHP 1. PARTİ... Şu anda Amerika, Suriye'de hareketlilik yapıyor... Daha dün muhalif güçlerin Halep'i ele geçirecekleri haberini yaydılar... Türk televizyonları da bunu haber yaparak ve olayı yerinde incelemek için Afrin'e giderek haber yaptılar... Aynı anda da Türkiye'de AKP hükümeti, BOP'u hareketlendirmek için harekete geçmeyi uygun buldu... Anayasa değişikliğini öne almaya çalıştılar... Bahçeli ise, ne sağı - ne solu belli olmayan bir yapay kahraman gibi hareket etmeye başladı. Ayrıca söylemlerine kapalı gözlükle giden bir kitle yaratılmaya çalışıldı... Tabii bütün bunlar Erdoğan - Bahçeli görüşmesinin hemen ardından yaşanan şeylerdi... Halep ve Afrin'deki gelişmeler ile Türkiye'de yapılmak istenen şeylerin aynı anda hareketliliği tesadüf olamaz... Bunların hepsi birbirine bağlı olan gelişmelerdir... Ama ne olursa olsun, Türkiye'deki Türklük kavramını bir türlü yok edemeyeceklerini anladıklarında 180 derece döneceklerine kuvvetle inanıyor... BOP planındaki acemi siyasi düşüncelerinin cezasını çekmemek için birden Atatürkçü olurlarsa da sakın şaşırmayın... Çünkü bunlarda her yol vardır... "Amacımız için papaz elbisesi bile giyeriz" diyen bir anlayışın bugünkü siyasi duruşuna halkımızın artık güvenmemesi gerekiyor. Hatta uyanması gerekiyor.