Ökkeş Ağaoğlu
İSRAİL'in vicdansızca ve bir vahşi gibi asker - sivil demeden Filistin'e saldırması tam bir cinayet... Ve bu cinayette haklı olduğunu kanıtlayacak hiçbir şey söyleyemiyor... Sadece sivil halkın üzerine saldırıyor... Çoluk çocuk demeden... Genç yaşlı demeden... Asker sivil demeden bu saldırılara devam ediyor... Onu koruyan elbette ki Amerika... Ve Amerika'nın Ortadoğu'daki karakolunun İsrail'in olduğunu bilmeyenimiz yoktur... Ama İsrail'in kuruluşundan bugüne kadar Filistin'e yapılan uyarıların hiçbirini ciddiye almayan Filistin yöneticileri, zamanında yaptıkları hatanın günahını çekmekteler... Çünkü ileriye düşünen olmadığı için... Filistin'i, Filistinliye kırdıran İsrail'in taktikleri her zaman güncelliğini korumuş... Filistinli yöneticiler birbirini yerken... İsrail aradan sıyrılarak her şeyi uzaktan seyredip Filistinli yöneticilerin birbirleriyle siyasi kavgalarını bekleyerek boşlukları değerlendirmeye çalışmıştır... Ve bunda da başarılı olmuştur... Nasıl olmasın ki?.. Hele ki Arafat'ın ölümünden sonra Mahmut Abbas'ın başa gelmesi bazı gruplarca sıcak bakılmamış, siyasi ortamda iç meseleler doğrultusunda bayağı mücadeleler başlamıştır... Bunların başında Hamas gelmektedir... Sebebi ise Mahmut Abbas'ın kendi yetkilerini genişletmesi olmuştur... Yani elçilikler, güvenlikle ilgili bölümler ve buna benzer siyasi odaları kendine bağlayan Abbas, Hamas'ın rahat hareket etmesini engellemiştir... İşte o andan itibaren de Hamas ile aralarında siyasi bir mücadele başlamıştır. Daha doğrusu El Fetih ile Hamas arasında yeni doğan bu gerilim dış ülkelerin de kışkırtmasıyla olası bir iç çatışma çıkmıştır... Ve yüzlerce Filistinli yaralanıp onlarcası hayatını kaybetmiştir. İşte bu gerilim İsrail'in ve Amerika'nın işine geldiği için... Ve bunun gibi hiçbir Arap ülkesinin de bu gerilimi durdurmak için hareket etmediğinden dolayı Filistin bölgesinde yalnızlığa itilmiştir...
TÜRKİYE FİLİSTİN KONUSUNDA ZAYIF BİR HALKA GÖRÜNTÜSÜ VERMİŞTİR... ÇÜNKÜ GÜÇLÜ ÜLKE OLMANIN GETİRİSİNİ ANCAK EKONOMİYLE HİSSETTİRMELİYİZ.... Türkiye Cumhuriyeti, her zaman kendi bölgesinde gücünü kanıtlayan mükemmel bir ülke... Bu mükemmelliği Cumhuriyet yapısından almaktadır ve bunu hakkıyla da savunmaya çalışmaktadır... Ancak öyle hatalar yapılıyor ki, ekonomimizin içler acısı durumu içilmez çıkılmaz hal almışken... Filistin gibi bir meseleyi sırtlamamız kaçınılmaz bir hatadır... Çünkü eğer ki bugün İsrail'e iyi bir ders vereceksek, Filistin'deki siyasi kadroların birbirlerini yemelerini, kavga etmelerini önlemeliydik... Hatta arsalarını İsrailli vatandaşlara satarak bunun bir toprak kaybı olduğunu Filistinliye uyarı niteliğinde açıklamalarda bulunmalıydık... Ne yazık ki bunları gerçekleştiremedik... Zaten gerçekleştirmemiz de imkansızdı... Çünkü Filistinli siyasilerin bizi pek dinleyeceklerini söylememiz mümkün değildi... Ama Suriye meselesinde sınır ötesi istilacı batılı güçlerin gelişlerini önceden görerek hem Akdeniz'de, hem Lübnan limanlarında ve hem de Kıbrıs kıta sahasında üstünlüğümüzü kanıtlamış olsaydık, o bölgeye ne Amerikalılar, ne İsrail ve ne de diğer batılı güçler girebilirdi... Sadece uluslararası sularda turist gibi dolaşıp gerisin geriye giderlerdi... Çünkü onlardan daha çok fırsatlarımız ve zamanlarımız olduğu için Batılı güçler Suriye'ye gire cesareti gösteremezlerdi. Neden biliyor musunuz? Suriye limanında Ruslar da vardı... Ve bu Türkiye için bulunmaz bir fırsattı... Ne yazık ki bu fırsatı değerlendiremedik ve Emevi Camii'nde namaz kılacağız diyerek Batılıların o bölgeye girmelerine sebep olduk... Çünkü yurt dışı siyasetimiz tam manasıyla sınıfta kalmıştı.
ŞİMDİ SURİYE İLE MASAYA OTURMAMIZ GÜNDEMDE... UMARIM BUNU İYİ DEĞERLENDİRİRİZ VE SURİYE DE BİZİM İLERİ KARAKOLUMUZ OLUR... NEDEN OLMASIN?.. Esad ile masaya oturduğumuz andan itibaren İsrail'in hevesi kursağında kalacak... Çünkü Türkiye olarak Suriye ile barış masasına oturmamız, Ortadoğu politikasında Amerikan ve İsrail oyunlarını bozacak nitelikte yeni bir gelişme olacaktır... İşte bundan pek memnun olmayacak olan Amerika, Suriye politikasını gerçekleştiremeyeceği için, siyaseten de olsa Türkiye'ye karşısına almaktan hiç de çekinmeyecek... Ama Türkiye'nin bölgesel ticari zenginliği Suriye politikasının değişimiyle daha da artacak... Hatta Cumhuriyet yasalarına dönerek ithalattan vazgeçip üretici bir ülke olmanın güzelliklerini yakalaması an meselesi olacak (Ki, bu Suriye politikasından önce de olabilir.) İşte Türkiye bu fırsatı değerlendiremezse ve Amerikan politikaları karşısında pasif bir siyaset yaparsa değil Türkiye'nin geleceğini... Devlet olarak gücünü daha da yitireceği anlamı taşır... İşte bu görüntüden kurtulmamız için Esad rejimiyle masaya oturmalıyız... Göçmen Suriyeli vatandaşların hepsini kendi ülkelerine göndermeliyiz... İşte o zaman Türkiye yavaş yavaş rayına oturacak ve hem NATO'da, hem Birleşmiş Milletler'de ve hem de Avrupa Birliği'nde sesimizin ne kadar güçlü olduğunu onlara göstermiş olacağız... Tabii bu kararı alabilen bunları yapacak... Alamayan Batılıların siyasi kölesi olarak hayatına devam edecek.