Ökkeş Ağaoğlu
TÜRKİYE'yi öylesine bir kıskaca girdi ki... Sormayın gitsin... Düşünün bundan 100 sene önce buraya göz diken istilacı güçler Ortadoğu'yu karıştırarak ve onların cılızlığından yararlanarak Osmanlı'nın karşısına sert değil de, değişik mezhepleri çıkararak gelmişlerdi...
Ve bunda da başarılı olmuşlardı... Ve ilk önce sahneye çıkan İngilizler oldu... Onların istila hevesleri bölgede her türlü planı uygulamaya yetiyordu... Ve haliyle ilk sıraya koydukları Filistinliler oldu. Tabii bu arada Filistinli liderlerin tarihe mal olmuş şu sözlerini hatırlamak yerinde olur... Örneğin bir tarihçi yazarın araştırması da bunu kanıtlıyordu... 80 yıl önceye dayanan tarihi bilgide bir Arap liderin, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra meydana gelen Arap Yarımadası ile Ortadoğu'nun el değiştirmesinin vicdan azabını çektiğini belgeyen tarihi arşiv aynen şunu yazmaktadır: "...Arap lider Şerif Hüseyin 1931 yılının Mayıs ayına rastlayan sürgün hayatında itiraflarda bulunduğu Amman'da aynen şöyle demiştir: (Osmanlı hükümdarlığına karşı kılıç çekmemeliydim... Şu anda ölüm döşeğindeyim ve bu, Osmanlıya karşı ihanetimin bedilidir... Şu anda da o bedeli misliyle ödüyorum)" demiştir... Yani İngilizlerden devlet olacağı sözünü alarak Osmanlıyı sırtından vuran Filistinli liderlerin bugün kahramanmış gibi gösterilerek Atatürk'ü idam sehpasına oturtan geri zekalıların nasıl bir oyun içinde olduklarını göstermekte... Hele ki bir zamanların Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın ‘Mescid-i Aksa’yı Türkiye’nin korumasını’ istemesi... Filistinli Bakan Salim Tamari'nin de ‘Osmanlı Türk’ünün kıymetini hiç bilemedik. İhanetin bedelini ödemeye devam ediyoruz" sözlerini hatırlamak istemezler. Çünkü kafalarını AKP'nin çukuruna gömmüşler ve oradan çıkmaya hiç de niyetleri yok gibi...
BUGÜN SURİYE BÖLÜNMENİN ARİFESİNİ YAŞIYOR... PEKİ SURİYELİLER BAĞIMSIZLIĞIN ANLAMINI BİLMEDEN KİMİN ESARETİNİ ALTINA GİRECEK?.. TABİİ Kİ İSRAİL VE AMERİKA'NIN... Tarihini hiçbir zaman okumayan ve düne karşı yarınlarını hiç düşünmeyen Suriyeliler, Türkiye'de yaşıyorlar... Peki rahatlar mı?.. Hiç sanmıyorum... Rahat olsalar bile, yarın olası bir hükümet değişikliğinde topraklarına gönderileceklerini iyi biliyorlar... Bunu tahmin edenler mutlaka rahatsızlıklarını dile getiremiyorlar ama derin derin düşünüyorlardır... Düşünemeyenler ise, vatandaşlığın... Özürlüğün... Bağımsızlığın ve demokrasinin ne demek olduğunu bilmeden hayatlarını yaşamaya devam etmekteler. Hem de yaşadıkları yerler başka ülke toprakları olduğu halde... İşte bu ve bunun gibileri Suriye'nin toprak bütünlüğünün anlamını bilmeden yabancı ülkelere sığınmaya çalışmalar bugün Suriye'nin bölünmesine neden olmuşlardır... Oysa kendi ülkelerinin topraklarında kalsalardı bugün ne Amerika'nın bölünme politikası o bölgede gerçekleşebilirdi... Ne de Suriyeli, Golan Tepeleri de dahil olmak üzere yıllardır savaştığı İsrail'in oyunlarına gelirdi... Ama ne yaparsınız ki başka ülkelerin liderlerinin de Suriye topraklarında oynanan oyuna dahil olarak Suriyelilerin besleme millet olmalarına göz yummaları bugün Suriye'nin bölünme politikasını hızlı şekilde değişmesine neden olmuşlardır... Buna asıl sebep olanlar ise Arap aleminin Amerikancı politikalara boyun eğmesine de dayandırabiliriz... Hele ki her ne kadar Batılı ülkelerin istila hevesleri aynı noktada birleştiği için Avrupalıların da Amerikan ve İsrail projelerine sıcak bakmaları gayet doğal olarak görülmelidir (Ki, her ülkede Atatürk olmadığı için) bugün Ortadoğu tam bir kaos olarak önümüzde durmaktadır.
ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ İLE HAREKET EDEN OSMANLININ YİNE ASIL ARAP MİLLİYETÇİLERİN TÜRKLERİ SIRTINDAN VURMASINA İZİN VERMEYEN ATATÜRK SAHNEYE ÇIKMIŞTI VE İNGİLİZLER YENİLMİŞTİ... Yine tarih sayfalarına bakacak olursak, İngilizler’in meşhur casusu Lawrens’in devreye nasıl da girdiğine tanık oluruz... Hele ki Arap kabilelere dağıttığı altınlar Arap dünyasına İstanbul’daki Sultan-Halife’nin ilán ettiği cihaddan daha cazip gelmesi, Filistinlileri ve Arapları, Osmanlıyı sırtından vurmaya yetmişti... Ve bunlar (az önce değindiğimiz gibi) Şerif Hüseyin’in başlattığı isyanla sadece Arap Yarımadası’nı ve Ortadoğu’yu değil, on binlerce askerimizin de geri gelmemesine sebep olmuştu... Ama bugün Suriye meselesini masaya yatıran Batılı istilacılar, yine kendileri silahlarıyla devreye girmeden... Fitnecilikle aynı ülke halklarını birbirine düşman ederek Esad yönetiminin düşmesine sebep oldular... Tıpkı 1916 yılındaki Osmanlıya karşı çeşitli Arap ülkelerinin fitneciliklerine alet etmeleri gibi... İşte tam da burada devreye giren Atatürk, Türk milliyetçiliğinin bu gibi oyunlara gelmediğini (yaptığı savaşlarla) kanıtlamış ve istilacı güçlerin hepsini yenerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmasına neden olmuştur. Ama ne yazık ki bugün Esad rejiminin yıkılmasını isteyen hükümetin Suriye devletinin parçalanmasıyla sınırımızda birden çok hükümetçiklerin kurulmasına ve tehlikeli fitneciliklerin mezhepler ayrıcalıklarının araclığıyla ülkeye sokulması tehlikesini bugünden görememektedirler. Hatta, hükümetin her Esad karşıtlığı konuşmasına (Bravo, çok yaşa) alkışlarıyla ülkesinin sınırlarına gelebilecek tehlikenin farkına bile varmayan bazı fertlerin yarın veya öbür gün karşılaşacakları tehlikeleri göremeyecek kadar da gözleri görmez olmuştur. Birileri bize "Bunu da nereden çıkarıyorsunuz?" diye bir soru sorarsa on(lar)a verecek en güzel cevabımız şu olacak: "Hükümet meydanlara çıkarak Suriye rejimini övüyor ve meydanlar olağanüstü alkışlarla bu sözlere destek oluyor... Yine aynı hükümet bu sefer Suriye rejimini yerden yere vuruyor ve meydanları dolduran aynı kişiler olağanüstü alkışlarla aynı cevabı veriyor..." Buna ne derlerse bilir misiniz?.. Tarihini okumayan... Ülkesine istilacı güçler gibi giren yabancı uyruklu vatandaşlara olağanüstü haklar tanınmasına hiç ses çıkarmayan... Kendilerinin sesi olan muhalefeti (Sırf Atatürk düşmanlığı yüzünden) CHP'ye karşı gelen bir zihniyet olarak çökmeye hazır bir kitle olarak yıkılmaya mahkûm olmuş zihniyet derler...
ÜLKEMİZDE BULUNAN SURİYELİLER ARTIK TOPRAKLARINA DÖNEBİLİRLER... MADEM Kİ ESAD REJİMİNDEN KAÇTINIZ, ŞU ANDA SİZİN İSTEDİĞİNİZ GİBİ ÜLKENİZ BÖLÜNDÜ. HADİ ÜLKENİZE GİDİN BAKALIM... Esad'ın rejiminden kaçarak Türkiye'ye sığınan milyonlarca Suriyeli (hükümetin de Türklük politikasına karşı gelmelerinin desteğiyle) yıllarca bizde kaldılar. Ama düne kadar da öyle bir şeyler oldu ki, ne Suriye topraklarının bölünmesinden dolayı rahatsızlığını dile getiren Suriyeliyi duyduk... Ne de Esad rejimine karşı geldikleri halde yine de topraklarının bölünmemesi için ülkesini yabancı güçlere karşı savaşan bir Suriyeli sivil toplumun (Kendi ülkesine olan desteğini göstermek için) Suriye sınırlarına yığıldıklarını gördük... Hatta bu yönde konuşmalarına dahi şahit olmadık... Ama Türkiye'de yaşadıkları halde Türklüğe kafa tutan bazı cılız ve ahlaksızların konuşmalarına şahit olduk.... Sanki topraklarını biz istila etmişiz gibi Türklere karşı kin kusan bazı konuşmacılar da ortaya çıkmıştı... Bunları kimse göz ardı edemez. Hatta nasıl ki Atatürk laik Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğunda "Türkiye dinden çıkmıştır" lügatlarıyla Atatürk'e karşı kin kusan bir Arap topluluğunun dini kullanarak ve akrabalarının da ceplerini doldurarak saraylarda cennet yaşamına boğmuşsa... Bugün de Esad karşıtlığını Türkiye Cumhuriyeti'nin karşıtlığına benzeterek yola çıkan bir hükümetin siyasi tuzaklarına düşme arifesinde olabilir. Onun içindir ki Atatürk'ün Anayasal güvencesi olan ilk 4 maddenin geçerliliği her ne kadar da uygulanmamış olursa olsun... Hükümetin bu yasalara resmen karşı gelmesinin sonraki siyasi değişikliklerde meydana gelecek hukuki ve politik sakıncalar doğuracağı malumdur... İşte tam da burada Türkiye'nin öyle kolay kolay Esad vari bir düşüşe tabi olmayacağı... En azından Cumhuriyetin ve laikliğin nimetlerinden yararlanmayı çok iyi bilen bir toplumun yasal merciler içinde nasıl davranacaklarını herkese gösterecektir. Hatta göstermelidir de... Bundan da kimsenin kuşkusu olmasın.