Ülke kırılırken müteahhitlere garanti veriliyor

Ülke kırılırken müteahhitlere garanti veriliyor

Ökkeş Ağaoğlu TÜRKİYE Cumhuriyeti, tarihinde hiç böyle pahalılık ve yokluk görmedi... Savaşta mıyız desek, savaşta değiliz... Bize ambargo mu uygulanıyor desek, ambargo da uygulanmıyor... İnsanlar vurdumduymaz bir şekilde hiçbir şeyi umursamadan yasa dışı işler mi yapıyor desek, öyle bir şey de yok... Ayrıca vatandaşlar devletine vergi mi vermiyor desek, hele ki böyle bir şey hiç yok. Hem de imkanı – mümküniyatı yok... O halde ne oldu da ülkemiz bu halde geldi?.. Tabii ki Cumhuriyet’i yıkmak için gelinen noktada ülkemiz bilerek iflas ettirildi. Daha da ettirilmeye çalışılıyor. Ama bunun böyle gitmeyeceğini herkes çok iyi biliyor. Çünkü açlık ve mutfakta aşın kaynamaması hem ülkeyi ve hem de iktidarı zor durumda bırakacak gibi... Aslında gibisi de fazla, durum gittikçe zora gidiyor. Bilerek ve isteyerek ülkeyi bu hale getirmenin sorumlusu olan AKP zihniyeti, halâ inatla ideoloji kavgasını yapıyor. Kimle yapıyor?.. Türkiye’nin Cumhuriyet sistemiyle yapıyor... Peki kime karşı yapıyor?.. Tabii ki Atatürk’e karşı yapıyor... Bunun da bedelini Türk halkına ödetiyor...
 

ATATÜRK HAVALİMANI’NI YIKMANIN BEDELİNİN KOKUSU YAVAŞ YAVAŞ DA OLSA ÇIKIYOR... AMA BÖYLESİ MÜTEAHHİT GÜVENCESİ HİÇBİR ÜLKEDE YAŞANMAZ... HELE KE DEMOKRATİK TOPLUMLARDA ASLA YAŞANMAZ... AMA NE YAZIK Kİ ÜLKEMİZDE YAŞANIYOR... Türk halkına ödetilen yanlış siyasetin ceremesini yine bu halkın sırtına bilerek yüklemek ise ayrı bir politika... Bu politikanın adına yeni sistemi oturtmak denir. Nedir o yeni sistem?.. Tabii ki belirli müteahhitleri devletin nimetlerinden yararlandırmak... Bunun yanında yüzlerce kez ihale yasasını değiştirerek olayları ve işleri punduna oturtmak... Bu da yetmedi, Sayıştay’ın denetimlerini bu işlerin dışında tutmaya çalışmak... Hatta Sayıştay raporlarının Meclis’te okunmasını engellemek... İşte bütün bunlar, belirli müteahhitlerin korunmasına kadar giden bir siyasi program oluyor... Ve tam da burada basına yansıyan şu haber ortalığı epey rahatsız etti. Neydi o haber?.. Şuydu: “3 Mayıs 2013 tarihinde yapılan İstanbul Havalimanı ihalesinden iki ay önce dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ile ihaleyi kazanan firmalar arasındaki yazışmada, Atatürk Havalimanı’nın tarifeli seferlere kapatılacağı açık ve net olarak kayıtlara geçirilmiş...” Durun daha bitmedi... Yazışmada şu önemli satırlar devam ediyor: “25 YILLIK İŞLETME SÜRESİ BOYUNCA İSTANBUL’A YENİ BİR HAVALİMANI PLANLANAMAYACAĞI GİBİ, ATATÜRK HAVALİMANI’NDAN TARİFELİ SEFERLER YAPILMAYACAK.” Gördünüz mü, ülke nereden nerelere götürülmek isteniyor?.. Tabii bunun yanında hiç olmayacak iş olan YOLCU GELİR GARANTİSİ verilmesi de ayrı bir problem... İşte Türkiye’nin mali ve maddi yetenekleri bu tür ihalelerle yok olup gidiyor.

SİYASİ BASKIYLA EKONOMİYİ KONTROL ETMEK İSTİYORLAR. AMA OLMUYOR. NEDEN OLMUYOR?.. MALİ KONTOL YOK... DENETİM YOK... YOLCU GARANTİSİ GEÇİŞ PROGRAMINA KARŞI GELEREK YENİ BİR EKONOMİ SİSTEMİNE GEÇMEK YOK. EN ÖNEMLİSİ MİLLETTE PARA YOK... Ekonomide siyasi baskıyla gündemi kurtarmanın derdine düşen hükümetin programı iflas etmiş durumda. Ne Nebati’nin ekonomi programı... Ne Tansu Çiller’in ekonomi toplantılarına davetinde yaptığı konuşmalar... Ne de parti programı bu ülkeyi kurtarabilir... Ne olursa olsun çoğulcu parlamenter sisteme hemen geçilmeli. Meclis’teki onlarca cevher vekillerin görüşleri alınmalı... Dövize endeksli siyasi programdan derhal vazgeçilmeli. İthalat rejimini bıçak gibi kesip üretime yönelik toprak reformuna ağırlık verilmeli. Verilmeli ki ülkede açlık ve sefalet olmasın... Hatta ucuzluk Türk milletini rahat ettirsin... Ama bunlar böyle yapılmıyor. YOLCU GARANTİLİ İHALELER... Atatürk Havalimanı’nı hemen kapatıp, İstanbul Havalimanı’nı yapan müteahhitlerin gelirini korumak için İstanbul’a başka bir havaalanı yapımına müsaade etmemek... Una ve şekere gelen aşırı zamlar... Canlı hayvan projesine kulakları tıkayarak süt ve sütü ürünlerinin aşır zamlanmasına kulakları tıkamalar... Orman yangınlarında bir tane yangın söndürme uçağını bile kaldırmayarak orman yangınlarına müdahale etmemeler... Bu ülkenin canına okudu. Ve yine aynı konu olan ve de milyonlarca yolcu taşıyan Atatürk Havalimanı gibi büyük gelir kapısını sırf Atatürk adı verildiği için orayı yıkıp gelir getirmeyen ağaçları dikip göz boyamalar... Bu ülkeyi kurtarmaz. Daha çok sefalete götürür... Dileriz ki bu ülkenin insanları bir an önce uyanır da bu sefalete oy vermez... Eğer verirse Türkleri azınlıkta bırakma çabalarıyla göçler yasalaşacak... Türk ırkını kabul etmeyen ve azınlıkta bırakmaya çalışan siyasi zihniyet tarafından Cumhuriyet ve demokrasi yok edilecek. Bunlar tehlikeli oyunlar... Ve Osmanlı biat kültürüyle ülke rahat edecekmiş... Hadi canım... Senin paşaların, padişahların ve sultanların şimdi mezarlarından çıksalar bile bir şey yapamazlar. Çünkü Osmanlı’nın son 200 yıllık çöküşünü okumayanlar bugün boşuna Osmanlı Osmanlı diye yanıp tutuşmasınlar. Emperyal sisteme sarılarak Atatürk demokrasisini yok etmek ise, kendi ayağına kurşun sıkmak olur. Oluyor da zaten... Ağır ekonomi şartlarını komple (bir nevi) yurt dışı idare ediyor gibi. Dövize bağımlılığı bu derece esnafa yüklerseniz, halkımızı daha da perişan edersiniz... Yurt içinde esnaf ve halkımız kan ağlıyor. Ama bunu gören ve duymak isteyen yok... Bunlar iyi günlerimiz. Allah beterinden korusun.