Ülke savruluyor, muhalefet inatla seyrediyor

Ülke savruluyor, muhalefet inatla seyrediyor

Ökkeş Ağaoğlu

 

HEM insanlarımız ve hem de ülkemiz adeta can çekişiyor... Bilerek ve görerek ve de insafsızca yapılan maaş zamları insanları yokluğa, açlığa ve sefalete esir ediyor... Ama bunun beklentisi içinde kendini avutanlar ve (önümüzdeki birkaç ay sonrası emekliler çok rahat edecek) gibisinden palavra açıklamalara kendini esir edenler yandaş medyadan başkası olmadığı kadar...

 

Yandaşlıkta onların üstüne tanınmaması gereken ve akıllarını yıllarca kiraya veren ahmakların yüzünden ülke resmen uçurumun dibini boylamış durumda... Bu uçurum sadece maaşlarla karşılaştırılmamalı ve değerlendirilmemeli... Bu uçurum, ülkeyi kaybetme riskini de taşıyan bir uçurum olmakta. Ve her gün daha da ileri gitmekte. Ülkeyi yönetenlerin ise hiçbir zaman pişmanlık ve sorumluluk taşımadığını söyleyebiliriz. Bu mümkündür. Ama mümkün olmayan ise, bunları aptal gibi, aklını kaybetmiş deliler gibi seyredenlerde kabahat... Onlar kim mi diyorsunuz?.. Tabii ki muhalefet ve ona bağlı olan delegelerin aptallığıdır. Çünkü nasıl ki hükümet değişsin diye her gün bağıran bir liderler konumu varsa... Aynı derecede aynı liderlerin yıllarca kendilerinin de başından ayrılmamasını da görmeliler... Bu kadar bakar kör durumda olarak hatayı kendilerinde değil de sadece başkalarında görmek isteyenler, en tehlikeli canlı türleridir. Ki bu türler muhalefette öylesine yapılanmışlar ki, kimse onları yerinden söküp atamıyor. Demirel ve Ecevit bir yerde liderlik konumundan ayrılmadıkları için suçlanırken... Kendilerinin insafsızlığı ve partiden gelen her eleştiriyi disiplin kurullarına gönderecek kadar kalpsizliklerini görmekten gelenler, iktidarı eleştirenler değil midir?..

HER GÜN ÜLKE GERİYE GİDİYOR... ÜLKENİN HER TAŞI TOPRAĞI RESMEN SATILIYOR... YABANCI YATIRIMCILAR ÜLKEMİZİ VE İNSANLARINI RESMEN SATIN ALIYOR... MUHALEFET İSE TRENE BAKAR GİBİ HER ŞEYİ İZLİYOR VE SEYREDİYOR. Muhalefetin en büyük suçu "Biz Atatürkçüyüz" demeleri oluyor... Hatta inatla bu söylemlerini söylerken de halkın imdat sesine kulaklarını tıkamış vaziyetteler. Düşünün bir ülke yangın yerine dönmüş... Ülkenin tarım sektörüne resmen kilit vurulmuş... Üretim bilerek ve isteyerek engellenmiş... Ülkenin dibine adeta dinamik yerleştirmiş olan bir iktidarın yaptığı büyük yanlışları bilmeden destekleyen ve onlara hep oy verenleri uyarmak açısından halka inmiyor... Halktan adeta kaçıyor gibi bir tavır sergiliyorlar. Bu izlenimi nereden mi kapıldık?.. Tabii ki kurultay kararlarından... Kurultay çalışmalarından... Delege cinliklerinin peşinden koşmalarından... Aynı aynı cinliği ve aynı çalışmaları halka karşı yapmıyorlar... Bugünlerde hiç düşünmüyorlar bile... Sadece kuru gürültü gibisinden bir kaç salon toplantısı... Resmi kuruluşları ziyaret etmeler... Ve özel davetlere tenezzül etmeler. Bunun dışında hiçbir hareketleri yok... Oysa halk senin kurultayınla ilgilenmiyor. Halk açlıkla savaşıyor. İktidarın yanlışlarını düzeltecek bir resmi kurum arıyor. O resmiyete ulaşmanın ciddi boyutlarını görmek istiyor. Ama muhalefet anasıyla yavrusuyla hiç dışarı çıkmıyor. Birisi çıkıp bize "Dışarı çıkıyorlar" diyebilir. Biz o manada dışarı çıkıyor demiyoruz. İstenmeyen manada dışarı çıkıyorlar. Oysa halk mahalli seçimlerden önce önceliği olan geçim derdinin gündemden düşmemesini istiyor. Maaşlara yapılan zamların cılızlığından şikayet ediyor. Bir maaşın ev kirası etmediği bir dönemde kendini her zaman destekleyecek olan muhalefeti sokakta görmek istiyor. Muhalefet ise kurultay saçmalığıyla kendi kıçını sağlama alma kavgasını yapıyor. Halbuki aynı cinliği ve uyanıklığı halk için sokaklarda ve meydanlarda gürleyerek dile getirse, hem mahalli seçimlerde şansını artırır... Hem de parti içi meselelerde yeniden seçilme olasılığını şansa bırakmamış olur. Ama bunu bu beyinsiz muhalefete anlatamazsınız. Çünkü akılları halka değil, yeniden seçilmeye ve koltuğunu kaybetmemeye kilitlenmiş. Neymiş muhalefetmiş. Tuzlayayım da kokmayın, beyinsizler grubu.

ŞU ANDA ÜLKEDE ÇOK BÜYÜK TEHLİKELER YAŞANIYOR. BU TEHLİKENİN ASIL ADI SATILMAKTIR. KAHRAMAN TÜRK ORDUSU SAYESİNDE ÜLKEMİZİ BAĞIMSIZ HALE GETİRDİK AMA BUNU BU KADAR RAHAT BİR ŞEKİLDE HARCANMASINA VE SATILMASINA NASIL GÖZ YUMULABİLİR?.. GÖZ YUMAN MUHALEFETİN İKTİDARDAN HİÇBİR FARKI YOKTUR. Hükümet iğneden ipliğe her şeye zam yaparken, muhalefetin (siz bırakın seyretmesini) ilgilenmemesi insanı çıldırtıyor... Birkaç tane ismi belli olan vekilin bölgedeki çalışmaları tam yerinde izlenirken, ne yazık ki partinin merkezi bunların hepsinin üstüne ölü toprağı atmış gibi ağzına bile almıyor. Yani oturduğu yerden konuşmayı muhalefet olarak görevini yapıyor diyemeyiz. Muhalefet yandaş kanalların acımasızca Atatürk'e ve Cumhuriyete saldırmasının dışında muhalefete de olmaz türlü suçlamalarla yalanlar zinciri oluşturmasına müsaade eden muhalefet, asla muhalefet değildir. Olsa olsa salaklar grubudur. Öyle bir salaklar grubu ki, hükümet yaptığı zamlara ve yanlışlara karşı kendi kararlarına muhalefet ediyor... "Bunların hepsini düzelteceğiz" diyerek kendi haksız yasalarını yine de herkes gizli olarak masaya yatırıyor. Muhalefet ise gayet pişkin bir vaziyette utanmadan ve sıkılmadan bunları izliyor, ama gıkını çıkarmıyor. Çünkü muhalefet için önemli olan kurultay seçimi. Oysa Kılıçdaroğlu kurultayda kaybetse ne olur ki?.. Sokaklarda, meydanlarda halkın yanına giderek her şeyi her gün bıkmadan, usanmadan aylarca anlatsa neyi kaybeder?.. Hatta kurultay şansını daha da artırır. Ama bunu düşünebilecek kafa var mı?.. Elbette yok... Belki de İmamoğlu'nun liderlik seçimi için "Olası bir lider adaylık açıklamasında İmamoğlu'nu kodese gönderecek yasak kararı hükümet tarafından gündeme alınabilir... Ve İmamoğlu hapse girerse ondan kurtulmuş olunur" düşüncesi de CHP içinde belirli gruplarca düşünülmüştür... Kesinlikle. Oysa nasıl ki politikada siyaset farklı düşüncelerle ele alınıyorsa... Kurultay kararları... Yerel seçimler ve adaylık yarışları da bu farklılığa ayrı bir zemin hazırlayarak liderlik şansını artırma çabası olarak da görülmeli. Tabii bunu düşünebilen muhalefet lideri varsa.