Ökkeş Ağaoğlu
ASGARİ Ücret Tespit Komisyonu 5 bin 500 lirayı kaç liraya yükseltecek?.. Bu bilinmiyor... Ancak bilinen bir şey var ki, ülke insanı çok kötü hale getirildi... Daha doğrusu ülke öyle bir hale getirildi ki, Asgari Ücreti sadece çarşı - pazar... Alım gücü... Ekmek fiyatı... Emeğin karşılığı... Ve Açlık ve Yoksulluk sınırının unutturularak sadece geçim sıkıntısıyla sınırlandırılmasına dayatılıyor...
Oysa Asgari Ücretlilerin insan gibi yaşayacak bir seviyeye yükseltilmesi gerekiyor... Ama her nedense bu düşünülmüyor... Daha doğrusu Asgari Ücretlilerin maaşı sadece geçim olarak değerlendirilmemeli... Asgari Ücretliler tatillere rahatlıkla gidebileceği... Uçak bileti alabileceği... Çocuğuna ayakkabı ve top alabileceği... Okuyabileceği kitap(ları) rahatlıkla alabileceği... Hatta ve hatta cep telefondan tutun, internet ağlarına rahatlıkla girebileceği ücreti alabilmesi düşünülmelidir. Maalesef ülkemizde bunu düşünen yok... Aksine bu yazdıklarımız çalışan kesime lüks tüketim olarak gösterilmeye çalışılıyor... Hatta "İş buldun da bunlar mı kaldı?" gibi bir algılar yaratılıyor... Çünkü ülkemizin insanları hep yokluk ve yoksulluk arasında gidip gelen gülünç maaş artışıyla ve aynı eşdeğerde gösteriliyor... İşte ülkemizin kaybı buradan başlıyor... Merkez Bankası'nın verileri bile yetersiz kalıyorsa, siz düşünün ülkenin geldiği noktayı. Ama ne olursa olsun çalışanlar için bir çıkış yolu bulunmalı. Yoksa Açlık Sınırı kafa kafaya giderken, Yoksulluk Sınırının Asgari Ücretin 6 katı olursa, yeni ücretlendirme de 8 bin sınırını geçmez ise, bugünkü sıkıntının aynısı devam etmiş olur. Neden mi?.. Açlık Sınırı 7 bin 785 TL olursa... Aynı şekilde Yoksulluk Sınırı da 25 bin 465 lira olursa, yeni Asgari Ücretin nasıl cılız kalacağını siz tahmin edin... Onun için yeni Asgari Ücret 10 bin TL'nin üzerinde olmalı.
HAYAT SADECE GEÇİMDEN İBARET OLMAMALI... ÇALIŞANLAR İÇİN HAYAT ARTIK MÜCADELENİN GERİSİNDE KALMALI... SÜREKLİ PARASIZLIKLA ALGILANAN EKONOMİ YAPIMIZA BAKIŞ AÇISI ARTIK DEĞİŞTİRİLMELİ.. YOKSA HER MAAŞ ARTIŞI İÇİN YAPILAN TOPLANTILARDA ALINACAK KARARLAR BELLİ OLMAYA BAŞLADI... Her çalışanın maaşı sürekli Asgari Ücret ile sınırlandırılırsa ülke çalışanlarının tümü bir esaret altına özellikle alınıyormuş gibi bir izlenim bırakır... Çünkü bir kişi işe yeni başlayacak, alacağı maaş Asgari Ücret... Ama Asgari Ücreti de tam olarak alamayabilir... İşçiyi deneme ve iş potansiyelinde tanıma bahanesiyle ücreti tam verilmeyebilir... Ama bu konuda işveren ne kadar haklı olursa olsun, alınan maaş geçinme endeksinin gerisinde kalıyorsa, o işçi o işyerinde pek kalmayabilir... Ve sonuç olarak o işçiye "İş beğenmiyorlar" suçlaması yapıştırılabilir... Yapıştırıyorlar da zaten... Daha doğrusu hem yapıştırılıyor, hem de suçlanıyor... Oysa hem geçinmek için işe girecek... Hem ailesiyle uzun yıllar emekliliğe kadar kurduğu hayalleri gerçekleştirmeye çalışacak... Ve hem de ülkenin ekonomik baskısına karşı mücadele edecek olan işçinin yaşamsal koşullarını iyileştirmeye çalışan bir beyin takımının işçiden yana görünürlüğü olmayacak... Bu çok kötü... Hükümetin bu konu üzerinde duyarlı olması gerekmez mi?.. Elbette gerekir ki bir sonuç alınabilinsin... İşte tam da burada sendikaların duruşu ve işverenler ile dişe diş mücadele etmesi söz konusu... Bakalım, nasıl bir sürpriz fiyat ortaya çıkacak?..
EKONOMİMİZ BÜYÜYOR... BU YIL BÜYÜMEYİ YİNE YAKALAYACAĞIZ DİYEN BİR HÜKÜMETİN ASGARİ ÜCRET TESPİTİNDE FAKİRLERİ OYNAMASI YANLIŞ DEĞİL Mİ?.. MADEM Kİ ÜLKEMİZDE EKONOMİDE BÜYÜMEYİ KAYDEDECEK... O HALDE ASGARİ ÜCRETTE İYİ BİR ZAM ORANINI VERMEMEK NE ANLAMA GELİR?.. BU HİÇ DÜŞÜNÜLDÜ MÜ?.. Gelin şöyle düşünelim: Ekonomik Sosyal Konsey 12 yıldır toplanmıyor... Dış güçler diye suçlanan dünya ülkeleri, Asgari Ücreti bu kadar konuşmadıkları halde, bizim ülkemizde Asgari Ücret neredeyse ülkenin kaderini belirleyecek seviyede seyrediyor... Neden?.. Çünkü hükümet ekonomik yapının bütün gen yapısını Asgari Ücrette topladı da ondan... Ve bu yapı gittikçe öylesine zorlamaya başladı ki, ne işçi aldığı paradan razı... Ne de hükümet verdiği paradan... İş dönüp dolaşıp işçi sendikalarının ve işveren sendikasının anlaşacağı rakama bağlandı... Bağlanıyor bağlanmasına da... Asgari Ücret öyle bir hale geldi (veya getirildi ki) hem hükümetin ve hem de işçilerin kaderini belirlemeye başladı. Asgari Ücretin önemi, ulusal değer kazandı... Ama aynı değer işçiye verilmiyor ve cılız zamlarla yaşamsal seviye düşürülmüş oluyor... Onun içindir ki Asgari Ücret 10 bin TL olsa bile, yılbaşı zamlarının yeni verilecek olan Asgari Ücreti tahtından indirecek... Bu biliniyorken... Hükümetin 7 veya 8 bin TL sınırında dolaşmasıyla işçiyi 2 veya 3 ay rahatlatmış olacağı gündemi meşgul ederken... Hükümet "Ülkemiz büyümeyi yakaladı" açıklamasını nasıl yapabilir?.. Büyümeyi yakaladık diyen hükümet ,vereceği yeni Asgari Ücret ile çalışanları hiçbir zaman rahatlatmamış olacak... Bunu neden yazıyoruz?.. 2022'nin başında "Asgari Ücrete yüzde 50 zam yaptık" diye övünen hükümet, Yeni Asgari Ücreti ikinci ayda (Yaptığı zamlarla) eritmeye başlamıştı... Sonuç mu?.. Çalışanlar yine umutla beklemeye başladı... Bakalım bu sefer beklentiler mutlu sonla bitecek mi?.. Bunu söylemek çok zor çünkü çalışanlar değil, patronlar da fakirleştirildi... Neden mi?.. İşçi maliyetleri patronları kara kara düşündürüyor... Sebebi Asgari Ücrete zam yapılıyor ama aynı zamlar misliyle işçilerin primlerine de yansıyor... Tazminatlar da aynı derecede patronları kara kara düşündürüyor... İthalata ağırlık veren bir hükümet, üretim değil de tüketim toplumu yaratırsa, patronlar da zorlanır, çalışan sınıf da... Bakalım buralardan dönüş ve rahatlık nasıl sağlanacak?..
var addthis_config = {"data_track_addressbar":true};