Ökkeş Ağaoğlu
GÜN geçmiyor ki Atatürk hakaret işitmesin... Gün geçmiyor ki adalet yerini bulsun... Gün geçmiyor ki 22 yıldır iktidarda olan siyasi partinin iyi bir yanı halka indirilmiş olsun...
Öylesine olumsuzluklar içinde bir yaşam inşa edildi ki, bunlar yıllar öncesinden tasarlanarak bugünlere gelindi... Peki bu günleri iyi bilen veya iyi tahmin edenler hiç yok muydu?.. Elbette vardı... Ama onlar susmayı yeğlediler... Hepsi halkın küçük bir kıvılcımla büyük bir ateş haline geleceğini ve sokaklara döküleceğini düşünerek hep geri durdular... Tıpkı korkak Vombat gibi... Bilindiği gibi Vombatlar, dünyanın en çok korkan canlı türlerinden biri... Öylesine korkaklar ki, bu korkuları onları bayılmaya kadar götürebiliyor... Peki bu korkaklığın partiler üstünde bir benzerliği var mıdır?.. Elbette vardır... Hiç olmaz mı?.. Bir keresinde çok sert bir eleştiri ile gündeme oturmak isteyen muhalefet, ana muhalefet olmanın şımarıklığı ile kendini büyük bir nimetten görmüş ve kibirlenmiştir... Şimdi bu kibirlilik hali onlara ne kadar da boş bir davranış olduğunu göstermiştir... Nasıl mı?.. Tabii ki hükümetin aynı hataları bugüne kadar yapmaya devam etmesiyle... Peki bu hatalara bu güne kadar dayanan halkın karşısına çıkmanın erdemi ve sorumluluğu muhalefet eden partilerde devam ediyor mu?.. Hayır, etmiyor... Etmesi için de bir sebep yok... Çünkü CHP hariç hepsi muhafazakar kanadın çeşitli köşelerini tutmuş, dinsel teorisyenlerle birbirlerine hükmetme savaşı vermeye çalışan partiler... Ve bu anlayışı bugün anlamayanlar Ahmet Davutoğlu'nun dünkü açıklamalarına pekalâ bakabilirler. Ahmet Davutoğlu dün ne demişti?.. Haydi okuyalım: "Ben AK Partili kitlelerden hiç kopmadım, kopmayacağım da. O kitlelerin de tarihi AK Parti’yle başlamaz, 28 Şubat’la başlar, 12 Eylül’le başlar. Yassıada Mahkemeleri’yle başlar. Ben o kitlelerin içinden geldim, o muhafazakar kitlelerin sözcüsü oldum, hocası oldum. AK Parti’yle beraberim derken de kastettiğim AK Parti’nin bugünkü kadroları o günkü ilkeleri terk etti ama ben terk etmedim diyorum." Şimdi bunu okurken aklınıza şu soru gelmez mi?
6'LI MASA YANİ MİLLET İTTİFAKI HANGİ PARTİLERDEN KURULMUŞTU VE BU PARTİLER BUGÜN MUHALEFET ETTİĞİ AKP'YE YANAŞMAYA ÇALIŞMIYOR MU? O HALDE 6'LI MASA YANLIŞ DEĞİL MİYDİ?.. Soru şu: 6'lı Masa doğru muydu?.. Eğer doğru olsaydı ve iktidar olunsaydı, bugün AKP zihniyetli olan ve o gün 6'lı Masa'da bulunan siyasi partinin (Ahmet Davutoğlu'nun) bugünkü düşünceleri 6'lı Masaya uyar mıydı? Uymazdı... Uyacağını da hiç sanmıyoruz... Çünkü bugünkü verdiği demeçler ve ifadeler her an AKP'nin göz kırpıp kendisini davet etmesini beklemesiyle yorumlanabilir... Konuya bir de bu açıdan bakıldığında "İktidara muhalefet edenler gerçekten her an AKP'nin yanına gitmek kollamıyor mu?" diye de bir soru aklımıza takılmıyor değil hani... Ahmet Davutoğlu AKP için böyle söylerse ve AKP liderine böyle bir mesaj göndermiş olursa, sorumuzda haksız olduğumuzu kimse söyleyemez. Onun içindir ki CHP artık aklını başına alması... Ana muhalefet konumundan bir saniye bir ayrılmaması gerekiyor (Ki, Ahmet Davutoğlu gibi diğer partilerin de muhafazakar kanatta olduğunu unutmamak gerekir.)
CHP'Lİ KÖŞE YAZARLARININ SUSKUNLUĞU... AYRICA (BENİM BİR ANIM VAR) DİYEREK DENİZ BAYKAL'IN ERDOĞAN HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİ YENİ AÇIKLAYARAK TÜRK TOPLUMUNA YANLIŞ YAPTIĞINI BİLMESİ GEREKMİYOR MU?.. Ne çekiyorsak sosyal demokrat yazarların kıytırık düşüncelerinden çekiyoruz... Onların sadece kalemleriyle köşelerinde Cumhuriyet ve laiklik kavramlarıyla satır aralarında dans ettiklerini görebiliyoruz... Ama bunun asıl eylemler gerektiren sorumluluğun bilincindeki oldukları sannmıyoruz... Çünkü o sorumluluklar 22 yıl önce sokaktaki ve kaldırımda yürüyen vatandaşın yıllar sonra duyabileceği haberleri önceden duydukları için öylece hareketsiz kalmaları sorumsuzluklarını göstermiyor mu?.. Hele ki Zülfü Livaneli'nin Baykal'a Erdoğan'a destek olmaması konusunda açıklamasını yıllar sonra yapması neyi düzeltmiş oldu?.. Bunu açıklarken acaba bugünkü durumun o zamanki sırlarla dolu duyumları halka açıklamamanın cezasını çekmiş olmuyor muyuz?.. Hatta TSK'nın bile o zamanki Atatürkçü duruşuna destek açısından bugünü tahmin edebilen generallerin bazı önlemler almayacağını kim söyleyebilir?.. Ama görüyorsunuz, bir sosyal demokrat yazarın bile önemli bir sırrını açıklamaması, Türkiye'ye ne kadar pahalıya mal oluyor... Öyle değil mi? Bugün CHP çok güzel bir fırsat yakaladı... 22 yıllık bir iktidarın yanlış politikalarını anlatarak yollara düştü... Bu güzel bir propaganda... Politikanın analizlerinin son kırıntısına kadar her şeyi deneyerek iktidara karşı güçlü olmanın yollarını yakalamış oldu... Ancak AKP'nin normalleşme politikasına pek aldanmamalı... Baskıcı ve ezici siyasetini her zaman uygulamalı... Çünkü kaybedeceği bir şey yok CHP... Eğer kaybedecek ise, Ahmet Davutoğlu kaybedecek... Ali Babacan kaybedecek... Yeniden Refah Partisi kaybedecek... Ve tabii ki de MHP kaybedecek... Çünkü bu partilerin hepsi muhafazakar kanatta yer alıyor... Yani üstü örtülü bir Cumhur İttifakı'nı oluşturuyorlar... Millet İttifakı ise sadece CHP'den oluştuğu için Özgür Özel'in yanına herhangi bir partiyi almasına gerek yok... Çünkü bu sefer hata yapma lüksü yoktur... Ama tüm milleti kucaklamanın diğer partilere sıcak bakmaktann geçtiğine inanıyorlarsa bu büyük bir yanlıştır... Hatta büyük bir yalandır... Onun için CHP artık aklını başına alıp tek başına seçimlere girip kazanmalıdır. Çünkü halkımız halâ bilinçli değildir... Bilinçli olmuş olsaydı bugün AKP yüzde 1 oy almalıydı... Demek ki CHP'nin daha çok yol alması gerekiyor. Tabii adımlarını sağlam atarak...