HAMAS OLAYINDA F-35'LERİN NE HALE GELDİĞİNİ OKUYUN ARTIK

Submitted by FTG on Sun, 11/16/2025 - 08:37

Ökkeş Ağaoğlu

AMERİKAN malı savunma sistemlerimizi kontrol etmeliyiz. Bağımsız çalışmalılar, çünkü Patriotlar, F-35'ler ve bunların yan sanayisi olan diğer patlayıcı güçlü savaş makinalarının kontrolü Amerika'dır... Amerika bu araç gereçlere yerleştirdiği yazılım çipleriyle ve uzaktan kumanda yoluyla onları işlevsiz hale getirebiliyor. Yani kaba bir tabirle kıçınızı yırtsanız o uçakları, Patriotları ve diğer savaş makinalarını çalıştıramazsınız.

Onun için F-35'leri alamadık diye üzülmememiz gerekiyor. Asıl üzüleceğimiz nokta, Atatürk'ün kurduğu uçak fabrikalarını kapatan ellerin neden kırılmadığıdır. Köy Enstitülerini daha da güçlendirerek neden akıllı beyinlerin yetiştirilmesine mani olanları eleştirerek bugün hava sanayiinde geride kaldığımızın nedenlerini net bir şekilde tartışmadığımız içindir. Bunları niçin söylüyoruz biliyor musunuz?.. Açıklayalım...

KATAR'DA HAMAS'A YÖNELİK OPERASYON DÜZENLENDİ... AMA AMERİKALI CIA VE İSRAİLLİ MOSSAD'I YARI YOLDA BIRAKAN MİT OYUNLARI BOZDU... TRUMP İSE KATAR'IN F-25'LERİNİ YAZILIMLARLA KİLİTLEDİ... Katar'da bulunan Hamas üyelerine karşı büyük bir operasyon planlanmıştı... Bunu planlayanlar elbette Amerika ve İsrail hükümetleriydi... Yani MOSSAD ve CIA... Bu örgütler Amerika'dan casus frekanslarla Hamas üyelerine mesaj çekerek "Otelden çıkın... Orası elverişli değil ve 3 katlı villaya gidin. Toplantınızı orada yapın" notunu ilettiler... İleten CIA ve MOSSAD ajanlarıydı. Neden otelden çıktılar? Çünkü otelde masum vatandaşlar vardı... Turistik amaçlı gelen İngiliz, Amerikalı ve diğer ülkelerden oluşan sade vatandaşlar bulunmaktaydı. Ve bu vatandaşlar yapılan operasyonda ölmesinler diye casus frekans mesajıyla Hamas örgütü üyelerini otelden çıkmalarını sağladılar ve tripleks bir villaya yönlendirdiler. Villaya giren Hamaslılara bu kez farklı bir bölgeden mesaj gönderilir... Ve mesajda aynen şu yazılıdır: "8 dakikanız var, derhal bulunduğunuz binayı terk edin ve telefonlarınızı masanın üstünde bırakın..." Belirtilen 8 dakikadan sonra tripleks villa İsrail uçaklarının operasyonuyla bombalanır... Tabii Netanyahu sevinç çığlıkları atmaktadır. "Saldırı emrini ben verdim" diyerek Hamas üyelerinin öldürülmesini kutlamaya çalışır... Daha sonra Hamas üyelerinin binayı terk ettikleri... Atılan bombaların bir işe yaramadığı anlaşılınca Netanyahu İsrail askeri komutanlarına karşı ağır küfürler eder ve masayı da tekmeleyerek derin bir yenilgiyi yaşar... Yenilginin en acı tarafı ise Amerika'nın ve İsrail'in "Hamas'lı üyeleri yok ettik" açıklamalarının fos çıktığını haberidir... Yani dünyaya rezil oldular... Dünya istihbarat teşkilatları da, Hamas olayının İsrail'i ve Amerika'yı küçük düşürdüğünü... Yaptıkları açıklamaların ne kadar gülünç olduğunu askeri kaynaklar açıklamaya başlarlar... Kısaca MOSSAD ve CIA gülünç duruma düşmüşlerdir... İstihbaratları çökmüştür... Tabii bu arada Hamas üyeleri MİT üyelerince o binadan çıkarıldıklarını... Hamas üyelerini kendilerini güvende hissettikleri bölgeye götürerek olayı büyük gizlilikle hallettikleri haberleri yayılır... Bütün bunlar olduktan sonra İngilizler, "Gazze'de bir savaş var" diyerek İsrail'in sivil ve askeri esirlere uyguladıkları katliamları örtbas etmeye çalışır... Amerikalı Trump ise "Ben bütün bu olanları son anda duydum ve tekrar haberi veren benim" der... Ve onun da bir yalan olduğu ortaya çıkıverir. Çünkü olayın başından beri Trump vardır ve CIA'yı yönlendiren de bizzat kendisidir... Yalan olduğunu ortaya çıkaran yine 5 Hamaslı üst düzeyden birisinin Arap basınına "Bizi Türkler kurtardı... MİT, yani Milli İstihbarat kurtardı. Son anda bize (8 dakikanız var. Telefonlarınızı masanın üstünde bırakın ve çıkın) mesajı geldi. Biz de olası bir katliamdan, yani ölümden kurtulmuş olduk" açıklamasını yapar... Operasyonun başarısızlığı yetmiyormuş gibi, Katar'ın savunma için aldıkları F-35'leri ve Patriotları kullanamadıkları için Amerika'ya kızgındır... Çünkü Amerika Katar uçaklarına ve Patriotlarına yerleştirdikleri yazılım çipleri sayesinde hareketsiz bırakmış ve yerinden kımıldamasına müsaade etmemiştir... İşte bunun üzerine Trump öylesine rezil olmuştur ki, Katar'ın uçaklarını ve Patriotlarını kilitlediği için... Hem de Katar operasyonunun başarısız olduğu için yenilgiyi kabul etmiş... Katar'a karşı Demokles'in kılıcı gibi askeri araçları hareketsiz bırakmasına yönelik bir özür mahiyetinde "Bir daha böyle bir şey olmayacak. Katar hükümetine güvence veriyoruz" diyerek saçma sapan açıklamalar yapmaya başlamıştır... Ama bu arada dünyaya da rezil olmaktan kurtulamamıştır... Düşünebiliyor musunuz, Türkiye bütçesi kadar bir mali imkana sahip olan CIA, böylesi bir operasyonda başarısız olmuştur... Tabii bunun hesabını Trump'a daha sonra sorarlar...

TRUMP, BAŞARISIZ OPERASYONDAN SONRA NETANYAHU'YA KARŞI BİR TAVIR ALAMAZ... DAHA DOĞRUSU SUÇLAYAMAZ... ÇÜNKÜ BU OLAYI YÖNETEN BİZZAT KENDİSİDİR... ATATÜRK'Ü ZAMANINDA DİNLEYECEKTİNİZ BEYLER... Bu arada Amerikalı Trump da Netanyahu'yu suçlayamaz. Neden mi? Çünkü Amerika da işin içindedir. Uçakların ve Patriotların çalışmamasını sağlayarak İsrail'in hava sahasında rahat hareket etmesini sağlayan Trump'tır. Böylece İsrail ve Amerika büyük bir yenilgi alır. Şimdi burada şu soruyu sormalıyız: "Hamas üyelerine 8 dakikanız var, derhal bulunduğunuz binayı terk edin ve telefonları da masanın üstünde bırakın" mesajını kim iletmiştir?" Türkiye Milli İstihbarat Servisi... Yani MİT. Çünkü Türkiye'nin hem küresel manada, hem bölgesel, hem sınırötesi ve hem de radarların yakınlığı ve aldığı kuvvetli frekanslar doğrultusunda Amerika'nın ve İsrail'in oyunlarını bozacak her türlü askeri istihbaratla donatılmıştır. MİT'in bunu neden yaptığını elbette biliyoruz... Suriye'de bizim de adımız olsun diye yapılan her türlü harekette İsrail Ankara'yı istemediğini resmen Trump'a iletir... Ama Türkiye'nin çok büyük bir suçu - hatası vardır... Olduğundan fazla Amerikancı olmuştur ve Gazze olayında, Filistin'in tamamı meselesinde Trump'a hiçbir zaman sert açıklamalarda bulunmamıştır... Oysa bu kadar istihbarat ağımız mükemmel çalışıyorken... Kozmik Odamızın muhteşem istihbaratı elimizdeyken... Ve İsrail'in, Amerika'nın ve diğer Batılı ülkelerin Suriye'ye girmek için ellerini ovuştururken Türk Silahlı Kuvvetleri onlardan 1 ay önce Suriye'ye girerek Esad hükümetini Suriyeli vatandaşları hazırlayarak indirmeliydi... Ve Suriye'ye demokrasinin gelmesi için halk arasında laik bir Şam hükümetinin kurulmasına yardımcı olmalıydı... İşte o zaman o bölgeye ne Hamas, ne Taliban, ne PKK ve ne de diğer Kuzey Iraklı Peşmergeler oraya giremezdi. Böylece Suriye'nin topraklarını istediğimiz gibi kullanır... Şam'ın güvenini alarak istihbarat ağımızı daha da genişleterek (ve hatta Suriye'de Türk üsleri kurarak) Türk Silahlı Kuvvetleri'nin elini güçlü hale getirebilirdik... Ama bu yapılmadı. Oysa Atatürk ne demişti?.. "Elbette buraya gelecekler... İslam merkezli siyaset bitmiştir" demişti... Ve şu açıklamayı yapmıştı: "Bir gũn, cihan harbinden sonra Ortadoğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist gūçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşi'nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir.."

ARAP BAHARI ÖYLESİNE BİR EMPERYAL BASKIYA YENİK DÜŞTÜ Kİ... BUNU FİLİSTİN'DE... ÜRDÜN'DE... MISIR'DA... LÜBNAN'DA... KATAR'DA GÖREBİLMEMİZ MÜMKÜNDÜR... BİZ İSE YÜZDE 50 GİRDİK, FAZLA GİRMESİNİ ENGELLEYEN HALKIMIZDIR... İsrail rüştünü ispat etmek için arasıra Arap ülkelerine saldırı düzenliyor... Yemen'e bile... En pısırık olan Lübnan, Ürdün, Katar ve en çok çekindiği Mısır'ın bile üzerinde fink atan İsrail askeri gücüne karşı Ortadoğu'daki Arap ülkelerinin çaresizliklerini hep birlikte görüyoruz... Bunun nedeni nedir?.. Oturduğu koltuktan kalkmamak... Ve Amerika'nın Ortadoğu'daki ele geçirme planlarını bile bile padişahlık hissinden ve kıyak hayattan ayrılmamaktır... Ama Amerika'nın değil oyununa gelmemeyi, onun çıkarları doğrultusunda hareket etmezsen her an askeri gücünü kilitler ve sana saldırı düzenleyebilir. Hem de NATO üyesi olsan bile... Bugün bunu uygulayan Trump'ın ikili oyunlarıdır. Eğer Arabistan'ı kaale alacaksanız, onların da bu konuda ne yaptıklarını ve nasıl açıklamalar yaparak neler yapmak istediklerini bilemezsiniz... Çünkü Trump'a yakışan en ikili ve yüzsüz ülke Suudi Arabistan'dır...Birleşik Arap Emirlikleri'nin durumu içler acısıdır. Zaten monarşi sistemiyle siyasi yapısını oluşturan bu ülke ve buna benzer ülkelerin kaderleri artık bundan böyle Amerika'nın elindedir.. Hani bazen İslam ülkelerini "İsrail koskoca Ortadoğu'daki Müslüman ülkelerinin arasında bir nokta gibidir. Neden bir şey yapamazlar?" diye suçlamaktayız... Oysa şu gerçeği görmezler geliyoruz. Ama aslında iş öyle değildir... Sen ülkenin askeri ve siyasi gidişatını Amerikan emperyalizminin çıkarları doğrultusunda yapılandırırsan hiçbir şey yapamazsın... Yani Ortadoğu ülkelerinin yüzde 99'u Amerikancı olursa İsrail de rahatlıkla bu bölgelerde hareket eder... Sonuç budur ve bunu önceden görmen gerekiyor... Atatürk ise bunu 100 sene önceden görüyor ve bugünün gelişen olaylarını tek tek kaleme alıyor... Atatürk'ün bu uyarılarını dikkat almayan çok bilmişler Amerikan desteğinde hareket eden İsrail'in Esad'ı köşeye sıkıştırarak Suriye'nin gardını nasıl indirdiğini görmezler... Ve şimdi de en son olarak iki ülkeyle siyasi yapılarını bozmak ve ülkelerin sınırlarını değiştirmek istiyorlar. Kimdir bunlar? Tabii ki İran ve Türkiye. Türkiye'nin Cumhuriyet yapısını bozmanın zorluğunu çok iyi bildikleri için her ne kadar AKP yanlısı politika izlemiş olsalar da (Hatta AKP'nin de her ne kadar Amerikan desteğini almış olsa da) Anayasa'nın ilk 4 maddesinin muhteşem Türklük kavramını yenemeyeceklerini çok biliyorlar... Çünkü bu o kadar kolay değildir... Düşünebiliyor musunuz? Suriye 2 günde bitti. Peki Türkiye?.. 23 yıl geçti ama bitiremezler... Çünkü halka dayalı bir Cumhuriyet sistemi öylesine temele oturtulmuş ki, siz değil 2 günde Türkiye'de Cumhuriyeti bitirmeyi... "Acaba başarısız olursak (Ki başarısız olacaksınız) sonumuz ne olur?" diye düşünmekteler... Çünkü siyasetimiz monarşiye dayalı değil, laik Cumhuriyete dayalıdır... Türk halkı da her ne kadar AKP'ye oy vermiş olsa da, Cumhuriyet'in laik serbestliğinde yaşadığı ve alıştığı için kimse bu ülkeyi yenemez... Gardını da indiremez...

ŞİMDİ ANLADINIZ MI ECEVİT'İN KIBRIS HAREKATI SIRASINDA YAPTIĞI SİYASETİ?.. ŞİMDİ ANLADINIZ MI AMERİKA'NIN TAAAA O ZAMANDAN TÜRKİYE'NİN ÜZERİNDE NASIL OYUN OYNADIĞINI?.. TABİİ GÖREBİLENE BRAVO... Yavru vatan Kıbrıs ile ilgili geçen planlar... İşkenceler ve Türklerin acıklı durumu o yıllarda çok kötüydü... Hel eki Kanlı Noel, 20 Aralık 1963'ü 21 Aralık'a bağlayan gece Kıbrıs adasında Kıbrıs Rumları'nın Kıbrıs Türkleri'ne karşı başlattığı çatışmalardır. Saldırılar Akritas Planı doğrultusunda gerçekleşti ve Türklerin adadan silinmesi hedeflendi.... Taaa o olaylardan sonra 1074 yılına gelindi... Türkiye'de Ecevit ve Erbakan koalisyon hükümeti vardı... Kıbrıs'ta Türklere karşı işkenceler ve insanlık dışı yaralamalar ve öldürmeler 60'lı yıllarda olduğu gibi aynen devam etmeye başladı... Kıbrıs'ta Rumlar Türk vatandaşlarına işkenceler ediyor... Evlerini basıyor... Tek tek öldürme eylemlerinde bulunuyorlardı... Daha sonra Makarios olayları ve Yunanistan'ın ayak oyunları haddini aşan ölümlü olaylar zincirini daha da artırmaya başlamıştı... Ecevit başbakanlığında hükümet harekete geçti ve Kıbrıs Harekâtı'nı başlattı... Bu arada Amerikan oyunlarına karşı yaptığı kıvrak zekasıyla diplomatik cevaplar veren Ecevit Barış Harekatına hız verdi... Tabii hiç devreden çıkmayan Amerika ise, Ankara'ya "Sen NATO üyesisin, NATO'ya ait olan silahları kullanamazsın" demesini kulak ardı eden Ecevit, Türkiye'de ne kadar Amerikan üssü varsa hepsini kapatarak cevabını verdi... Hatta o dönemin Amerikan Dışişleri eski Bakanı Kissinger'ın Ecevit'e "Akdeniz'de Amerikan savaş gemilerini görürseniz ne yapacaksınız?" sorusuna... Ecevit'in "Deniz büyüktür, yanınızdan geçer gideriz" cevabını vererek diplomasi üstünlüğünü kanıtlamıştı.. Yani "Bize karşı gelirseniz, sizinle de savaşırız" demek istedi... Bir NATO üyesini karşı bunu yapamayacak olan Kissinger, kıçına baka baka geri döndü..

F-35'LERİ ALMAYIN... ÇÜNKÜ HEPSİ YAZILIMDAN İBARET... YANİ UZAKTAN KONTROLLÜ ÇALIŞMAKTALAR... DÜMENİ DE AMERİKA'NIN ELİNDE... OLASI BİR SAVAŞTA F-35'LERİ UÇURAMAZSINIZ... ÇÜNKÜ AMERİKA ONLARI YAZILIM SAYESİNDE HAVAALANINDA PARK ETMİŞTİR... Yıllar önce modern uçaklar diye tanımladığımız F-16 uçaklarında da aynı sıkıntıyı çekmiştik... F-16'lar havalandığı halde PKK'lı teröristleri bombalayamıyorduk... Çünkü 2010 yılına kadar F-16 Amerika tarafından yönetiliyordu. Uzaktan frekanslarla uçakları tatile çıkarıyorlardı. Bombaların ateşleme sistemini hareketlendirerek PKK'lılara bomba yağdıramıyorduk... Ve tabii ki havalandıramıyorduk... 2010 yılından sonra F-16'ların yazılımları değiştiği için Amerikalılar uçaklarımıza müdahale edemiyor. Hatırlıyor musunuz?.. Bu arada onlarca yazılımcı şehit verdik... Hepsi suikaste kurban gitti... Neden?.. Amerikan yazılımının şifrelerini çözdükleri için... Hepsi gizli eller tarafından uğradıkları suikatlerde öldürüldüler... Onun için kendi uçağını kendin yapmadığın müddetçe, istersen Amerika'dan uzay aracı al, onu Amerika uzaktan kontrol ettikçe hiçbir işe yaramayacaktır. Şimdi anladınız mı Atatürk'ün uçak fabrikalarının önemini?.. Şimdi anladınız mı Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" sözünün ne kadar haklı olduğunu... Köy Enstitülerinin kurulmasındaki amacın ne kadar doğru olduğunu... Atatürk ile uğraşacağınıza... Amerika'nın her an sizi nasıl kandırabileceğini unutmayın... Artık kafanızı çalıştırın. Bütün gücünüzle muhalefetin üstüne gideceğine, bugün Amerika için ne kadar çalışsan da seni vatanından başka kimsenin koruyamayacağını öğrenin artık...