ANNEM

Submitted by FTG on Fri, 10/14/2022 - 06:58

Ökkeş Ağaoğlu

 

BUGÜN kusuruma bakmayın... Çünkü bir insan annesini kaybettikten sonra bir türlü kendinde olamıyor... Ben de annemi 10 gün önce kaybettim... Adeta elimden uçup gitti... Hayatı ondan öğrenmiştim... Sevgiyi, saygıyı, kibarlığı, doğru oturup doğru kalkmayı... Efendi olmayı... Adam gibi adam olmanın kurallarını hep annemden öğrendim...

 

Tabii bu arada babamın da üzerimde çok büyük emekleri var... Babam "Oğlum dışarıda yürürken asla geriye dönüp bakılmaz... Yürürken sigara içilmez... Bir bayan geçiyorsa onun arkasından dönüp bakılmaz... Bir büyük konuşunca saygısızlık yapılmaz... Karşında bir büyük oturuyorsa asla bacak bacağının üstüne atarak oturma... Oturduğun yer neresi olursa olsun bacaklarını hep toparla... Asık suratlı olma... Kimseyle ağız dalaşına girme..." Ve bunun gibi birçok öğütler... Bunlar hep adam gibi adam olmam için verilen emeklerdi... Babam yıllar önce öldüğünde annem çok büyük sorumluluk aldığının bilincinde olarak üzerime titriyordu... Her konuda eğitim eksikliğimizin olmaması için canını dişine takarak bizi izliyor... Bir hata yaparak hayatımızı zindan etmememiz için elinden geleni yapıyordu... Bu arada bir ağabeyim var... Ağabeyim evlenip baba ocağından ayrıldığından itibaren ben - babam - annem uzun yıllar birlikte yaşadık...

BABAM ÖLDÜĞÜNDE ANNEM BÜYÜK ACILAR ÇEKMİŞTİ... BUNU BENDEN SAKLASA DA, ANNEMİN ÇOK NARİN VE ÇOK NAZİK YAPISINI İYİ BİLDİĞİM İÇİN ELİMDEN NE GELİYORSA ANNEM İÇİN YAPTIM... BÜTÜN HER ŞEYİ ANNEME ADADIM... ANNEM BENİM SARSILMAZ KEMİKLEŞMİŞ KİŞİLİĞİMDİ... BAZEN ANNEME BAKTIĞIMDA KENDİMİ GÖRÜYORDUM... Sevgili babam 92'de vefat ettiğinde, ana oğul kaldık... Ama hiçbir zaman kendimizi yalnız hissetmedik... Annemle birlikte hayata karşı çok mücadele ettik... Varlık ve yokluk arasında gidip geldik... Ama hayatı kazandık... Mücadeleci olduk ve her zaman ayakta durabilmeyi başardık... Bazı kıskanç yapıda olan etraflar bizim ana - oğul sevgimize çomak sokmak istediler... Sürekli "Sen oğlunun evlenmesini engelliyorsun" gibisinden saçma sapan açıklamalarla annemi sıkıştırmaya çalıştılar... Sonradan bunu duyduğumda annemin derin düşüncelerde olduğunu fark ettim... Hemen annemin yanında oturdum, elini avuçlarımın içine alarak, "Sevgili annem... Sen benim atamsın... Sen benim en yüce ve en kıymetli varlığımsın... Sen benim kutsalımsın... Sana böyle şeyleri duyurmaya çalışan kişiler ve dedikodular olacaktır... Bunu her zaman duyabilirsin... Ama hiç birine aldırış dahi etme... Çünkü ağızlar torba değil ki fermar çekip büzesin ve susturasın... Onun için hep şunu düşünmeni istiyorum... Hatta rica ediyorum: (Kim bana ayrı oturalım, annen de ayrı otursun derse, asla o kişiyle evlenmem... Sen benim her zaman başucumda olacaksın... Çünkü seni çok seviyorum)" dediğimde, ana yüreği tepkisiyle gözler sulandı... Ama o sulanmalar gururluydu. Anneme söylediğim sözler, onun bana verdiği emeklerinin karşılığıydı... Ve bunu da misliyle almıştı... Bu gurur anneme yetiyordu bile...

İKİ KARDEŞİNDEN ALDIĞI MADDİ YARA ANNEMİN HASTALIĞA KAPILMASININ ANAHTARI OLMUŞTU... AMA BU YARAYI BANA HİSSETTİRMEMEK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPIYORDU... FAKAT NE OLURSA OLSUN ANNEMİ ÇOK YAKINDAN TANIDIĞIM İÇİN ONU HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMADIM... MADDİ KONUDA ALDIĞI YARAYI İYİLEŞTİREBİLMEK İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPTIM VE BAŞARDIM... Sevgili biricik annem, adeta hayatını ortaya koymuştu... Fakat en çok annemi düşündüren kardeşlerinin kendisine yaptığı maddi kötülük olmuştu... Bunun altından kalkabilmek için her şeyi denedi ama karşı tarafın vicdansızlığı ve vurdumduymazlığı had safhadaydı... Bir zamanlar ablalarının ve eniştelerinin evinde 40 yılı aşkın oturduktan sonra en büyük kötülüğü ablalarına yapmaları kolay yutulur lokma değildi... Memlekette yalnız yakaladığında noterde imza attırarak annemi kandırmalar... Meğer anneme satış vaadi başlıklı bir kağıda imza attırdıkları için işi mahkemeye kadar sürüklemeler... Şahitler... Alın teriyle aldığım evden (anneme tatlı yalanlarla noterde imza attırdıkları için) bizi vicdansızca mahkemeye vererek oturduğumuz evimizden çıkarmalar... Hem de bunu ablalarına ve bana (öz ve öz yeğenlerine) yapmaları... Annemi yıkan ve mahveden nedenlerin en başında... Tabii bu vicdansız ve nankör kişilerle 30 seneye yakın küsülü kalmamızın en büyük nedeniydi bunlar... 10 gün önce ise annemi mezara indirdiğimde derin gözyaşı dökerken, vicdansız kardeşlerinden birinin kılı dahi kıpırdamadan öylece durması... Gözyaşı dahi dökmemesi... Bize sahip çıkamaması... Ve utanmadan, sıkılmadan oraya gelmesi insana dokunuyordu... Annemin ve babamın bana verdiği terbiyeyle sustum, derin çukura annemi indirirken, gözlerimi ve düşüncelerimi de o derin çukura gömdüm... Şimdi çok huzurluyum... Çünkü annemin bir dediğini iki etmedim... Her dediğini yaptım... Anneme güller gibi baktım... Annem ve babam yan yana gömülüler... İnancımıza göre öbür dünyada inşallah birbirleriyle buluşmuşlardır... Cennetin bir köşesinde oturup konuşuyorlardır... Belki de ara sıra beni tepeden izleyerek hasret gideriyorlardır... Kimbilir... Tabii hayatımız sadece bunlardan ibaret değildi... Annemle uzun yıllar mükemmel yaşadık... Hemen hemen her yere gittik... Her yeri dolaştık... Uzun yıllara dayanan mükemmel huzur ve sevgi dolu günler yaşadık... Ana oğul sevgimiz hiç sarsılmadan bugüne kadar geldi... Kısaca hayatımızı 4 dörtlük yaşadık... Yurt dışı, yurt içi her yere gittik... Mükemmel gezdik... Şimdi her yerde annemle ayak izlerimizi bıraktığımı hatırlıyorum... Annemi çok sevdim ve onu her zaman evin penceresinde bene beklerken hayal edeceğim... Anneciğim, sen ölünceye kadar kalbimde ve beynimde duracaksın... Ne zaman ölürsem o zaman sana kavuşmuş olacağım... Allah'tan en çok bunu istiyor ve diliyorum...