İstanbul üzerinden İmamoğluna ceza değil, aksine puan kazandırdı

Submitted by FTG on Thu, 12/15/2022 - 17:03
Ökkeş Ağaoğlu KİM ne derse desin, hayati konularda siyaseten ölçülü konuşmak gerekiyor... Bir iktidarın en doğal hayati kararları siyasetle başlar... Siyaset üzerinden tavır almak değil... İlk önce geçmişteki siyasi yasaklardan tutun, polemiklerle birbirine giren politikacılar, partiler üstü kapışmalarla ülkenin canını okudular... Şu anda ise bunun geçmişteki günlerden hiçbir farkının olmadığı görülüyor... Örneğin ne bütün siyasi partiler bir araya gelerek Meclis'teki sükuneti halk adına sağlıyor... Ne de evrensel görüşler hangi partiden gelirse gelsin, verilen önergelerin kaderleri halk adına ele alınıyor... Hatta sonuçlandırılmıyor bile... Neden?.. Çünkü kin ve nefret görüntüsü halkımızı rahatsız ediyor ama gelin görün ki siyasi partimizi hiçbir zaman rahatsız etmiyor... Oysa koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu duruma mı düşmeliydi?.. Elbette düşmemeliydi... Ama düşürenler bugünün iktidar partisinin siyasal görüş farklılığının bir neticesinde doğal olarak bu günler yaşanıyor ve yaşatılmakta... Hem de inatla ve halkı umursamadan... Böyle siyasi görüş farklılığı gün yüzüne çıkmışken, İmamoğlu olayını da bu farkın peşine takmak çok büyük bir siyasi hatanın meydana çıkmasına neden oluyor...

İMAMOĞLU'NUN KARŞILIK VERDİĞİ AÇIKLAMALARI SİYASİ YELPAZEDE SOSYAL DEMOKRAT OLARAK GÖRÜNÜM KAZANDIĞI İÇİN, BUNU BİR TÜRLÜ HAZMEDEMEYEN İKTİDAR, KONUYU YARGIYA TAŞIYARAK HATANIN EN BÜYÜĞÜNÜ BECERMİŞ OLDU... OYSA SİYASET İÇİNDE DEMOKRASİNİN DE GÖRÜNMESİ GEREKİRKEN, NE DEMOKRASİ AKILLARDA VAR, NE DE HUKUK... Ekrem İmamoğlu'nun bir tek kelimesinden yola çıkarak basit bir hatanın veya basit bir konuşmanın karşılığı hapis ve siyasi yasak değil, aksine sadece uyarı niteliğinde bir kararın açıklamasına yönelik olmalıydı. Peki oldu mu?.. Tabii ki hayır... Mahkeme, İmamoğlu'nun suçlanması ve siyaseten işini bitirmesi için elinden gelen bütün yanlış kararını açıklıyor. Açıklıyor ama mütalaalar değişmediği için de, İstanbul'a olan bakış açıları "kazanma hırsıyla" adeta sırıtıyor... Çünkü AKP ne zaman ki İstanbul Belediyesi seçimlerini kaybetti, işte o andan itibaren yıkım başladı... Hem de içten içe... Neden biliyor musunuz?... Birincisi, İstanbul'un büyük bir şehir olduğu ve gelir ile gider arasındaki dengenin devasa boyutlara ulaştığını gördükleri ve yıllardır yaşadıkları için, iktidar İstanbul'u öyle ya da böyle geri almak istiyor... Ama alırken de İmamoğlu'nun siyaseten işini bitirmek istiyor. Nasıl mı?.. Birincisi bir kelimesini alarak olayı basitten zoraki suç dosyası oluşturuyor. Ama bu suçlamayı kabul etmeyen hakim ise görevden uzaklaştırılıp başka yere tayin edilirken, başka bir hakimle kararı istediği suça yapıştırıyor... Belli ki kararın amacı İmamoğlu'nu siyaseten bitirmek... Yoksa bir yere mahkeme bir tek kelimeden dolayı ceza-i müeyyideye göre maddi ve basitleştirilmiş bir ceza vermesi gerekirken, neden bunu siyasete çevirerek yasak getirsin?.. Burada amaç çok sırıtıyor... Ve bunu da halk rahatlıkla görüyor ve anlıyor... Oysa İmamoğlu olayını yaratan mahkeme, "Bu işi sessizce ve derinden hallederek İmamoğlu'nu siyasetten el çektirerek onu unutturabiliriz"i mutlaka düşünmüştür. Ama işler ters tepiyor ve Altılı Masaya kadar mitinge sebep olabiliyor. Zaten olması da gerekiyor.

İKTİDAR PARTİSİ, İMAMOĞLU'NUN ADAYLIĞINDAN KORKMUŞ OLABİLİR... ÇÜNKÜ İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAĞIN GETİRİLMESİ KADAR BÜYÜK BİR HATA OLABİLİR Mİ?.. AYRICA İSTANBUL'DA 800 BİN OY FARKIYLA YENİLEN İKTİDAR PARTİSİ BUNU BİR TÜRLÜ HAZMEDEMİYOR... BUNU NE KADAR SAKLASALAR DA SAKLASINLAR, BU HEP SIRITIYOR. ÇÜNKÜ AKILLARDA İMAMOĞLU VE İSTANBUL YENİLGİSİ VAR... İnsan böylesi bir hata yaparak ve yerel mahkemenin arkasında durarak "İmamoğlu'nun siyasi hayatını bitirdik... Şimdi sıra İstanbul'u geri almada" diyebilir mi?..Hayır, diyemez... Çünkü hata öyle bir siyasi hata ki, buna kimse "Bu iş oldu" diyemez... Diyemiyor zaten... Hatta iktidar partisinin içinde bile, mahkemenin yanlış bir karar verdiğini... Bununla birlikte siyaseten İmamoğlu'nun vazgeçilmez bir konuma getirildiğini... Hele ki böylesi bir davada İmamoğlu'nun adaylığını daha pekiştirerek şansını artırdığı söyleniyor... Söylenir tabii ki... Düşünün 800 bin oy farkıyla iktidar partisini yenen İmamoğlu, şimdi bu şansını daha da katlamış durumda... Hakkında böyle acımasız ve yanlış karar verilirse ve bu Altılı Masa'nın mimarları tarafından büyük bir mitinge dönüşürse, bunun adına bulunmaz bir nimet derler... Bu nimeti kendi elleriyle İmamoğlu'na veren ve Altılı Masan'ın elini rahatlatan iktidar partisi, hiç beklemediği siyasi hatanın içine düşmüş oldu... Gerçi bir üst mahkemeye kadar uzanacak olan bu dava, ülkenin gerçek duruşunu sergileyen bir kararla hukukun yaşatılması gerekliliğine kuvvetle inanılırken... Verilen mahkeme kararıyla adaletin zor telaffuz edildiği sonuçlar yaşanırken... Bir de bunun üstüne İmamoğlu davasının yanlışlığı eklendiğinde, bunu nasıl değerlendireceksiniz?.. Aslında bu kararı iki farklı şekilde yorumlamak gerekiyor: 1) - İstanbul'u 800 bin gibi büyük bir oyla kaybedilmesinin hazmedilememesi... 2) - İmamoğlu'nun siyaseten adaylığının önünün kesilmesi... Bunun dışında olan gelişmeler zaten basit ve kayda değer olup olmayan politik çekişmelerdir... Ama bu iki neden üzerinde kilitlenen iktidar, hatanın en büyüğünü yaparak Altılı Masa'nın elini rahatlatmış durumda... Gerisi mi, bir üst mahkemenin vereceği adil kararla Altılı Masa, "Adayımız İmamoğlu" diyerek büyük bir rahatlık kazanacaktır. Çünkü İmamoğlu şu anda çok büyük yol almıştır.