MEĞER DİPLOMA İPTAL EDİLMEMİŞ - YALANLA ÜLKE YÖNETİYORLAR

Submitted by FTG on Sat, 04/19/2025 - 09:32

Ökkeş Ağaoğlu

CHP LİDERİ Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu için TUTUKSUZ YARGILAMA talep ediyor... Ve bunda da olağanüstü ısrarı sürüyor... Elbette bu ısrarında da çok haklı gözüküyor... Çünkü diploması iptal edilen İmamoğlu'nun yasal sürecini bir türlü başlatamayan AKP iktidarı, meğer yapamadıklarını perde arkasına saklayarak yasal yolları takip edemiyor(muş...) Nedir o yasal yolları takip edemediği yollar? Meğer İmamoğlu'nun diploması yasal olarak düşürememişler...

Yani iptal edilen bir kanun maddesi gibi yürürlükten kaldıramamışlar... Ama kaldırıldı yalanıyla kamuoyunu aldatarak yollarına devam etmek istemişler... İşte tam da burada TURP'un büyüğünün İmamoğlu'ndan sonra Özgür Özel olduğu hikayesinin gerçekleşmesini (ağzındaki baklayı çıkaran) Rasim Ozan Kütahyalı'nın açıklamasıyla bir pot daha kırdılar... Daha doğrusu güç zehirlenmesiyle büyük bir şımarıklık haline gelen iktidarın bu tür yanlışları öylesine acemice olmaya başladı ki, siz bırakın mantıklı hareket ettiklerini... En cahilane bir çıkışla bunu kin ve nefretle kusmaya başladılar... Hele ki Rasim Ozan Kütahyalı'nın yaptığı açıklama Borsa'da da büyük düşüşlere neden oluverdi.. Peki bunun sorumluluğunu iktidar alacak mı?.. Yandaşı gözüktüğü Rasim Ozan Kütahyalı'ya Borsa'zedelerin zenginleri mahkemeye vererek ondan (kayıpları adına) hesap soracaklar mı?.. Veya sorabilecekler mi?.. Hiç sanmıyoruz... En azından hesap sorabilmeleri için iktidara yönelik suçlamaları da gündeme getirmeleri gerekiyor (Ki, mahkeme başkanı, heyetine bir kırparak) iktidar partisinin masum olduğu yönünde açıklama yaparak davayı büyük olasılıkla düşürecektir. Peki bu hatalar nereye kadar gidecek?.. Bize sorarsanız seçime kadar... Çünkü seçim olmadıkça, ipin ucunu kaçıran AKP'nin bu tür hataları ve yandaşlarının hatalarını kapatma gayreti yine zararlarıyla birlikte kamuoyuna ve TÜSİAD'a ödetilecek... Alıştıkları yol olan yalan demeçlerle halkı suçlamaya kadar devam edecek olan AKP iktidarı, Saray'ın rahatının bozulmaması adına Meclis'i bile kilitlemeye çalışacaklardır. Türkiye'yi düşürdükleri şu içler acısı duruma bir bakar mısınız?..

ÖZGÜR ÖZEL İKTİDARIN BÜTÜN YALANLARINI EYLEM ALANLARINDA TEK TEK VE TANE TANE ANLATIYOR... (İMAMOĞLU'NUN TUTUKSUZ YARGILANMASINI İSTİYOR)... İmamoğlu'nun diplomasını (YASAL OLARAK) iptal edemeyen ve bu acemi davranışıyla her zaman olduğu gibi siyasetini fiyaskoyla yürüten AKP kanadı, hiçbir zaman uslanmayan mafya vari açıklamalarıyla ülkeyi yönettiklerini sanıyorlar... Oysa kamunun bütün ağırlığını ve devletin bütün kurumlarını tehdit ile kendine bağlayan iktidar, yamağı olan MHP ile her türlü yasa dışı kanunsuz işleri yürüterek halkı kandırmaya devam ediyorlar... Üstelik diplomayı iptal ettiremedikleri halde İmamoğlu'nu içerde tutma inatlarını devam ettiriyorlar... Özgür Özel ise konunun üzerine giderek şu açıklamalarını yapmıştı: "Ey Tayyip Erdoğan... Ey Tayyip Erdoğan'ın aparatı Akın Gürlek... Ey Akın Gürlek'in talimat aldıkları - Talimat verdikleri... Cesaretiniz varsa o yalan dosyayı canlı yayında verin, dün cevabı alıp da nasıl sus-pus olduysanız, İmamoğlu gerçekleri alnınıza çaksın..." Haksız da değil hani... Çünkü ülkeyi o kadar geriye doğru götürmeye başladılar ki, çağdaş okullara "İktidarın aparatı olan ehliyetsiz yöneticilerin" Saraydan emir bekleyerek okullara saldırmak için adeta emir bekliyorlar... Daha doğrusu okullara kümelenme zihniyetleri şeri kafasıyla hareket ederek gençliğin aptal gibi yetişmesine yönelik yol projelerini hayata geçirmek istiyorlar... Tabi bu arada atamaların iptal edilmesi için başvurular da yapılıyor... Çağdaş eğitimin eğitmenleri okullardan uzaklaştırılırken iktidar seçim alternatiflerini de masaya yatırıyor... Yani şu aşamada hem diplomayı iptal ettirememe suçlarını ve hem de okullara beyinleri yıkanmış eğitimci şarlatanları atayabilme gayretleri cahilliğe giden adımların en belirgin çalışmalarını gösteriyor... Daha doğrusu bu siyasi yapının bir ayağının Amerika'da... Diğer ayağının da Avrupa'da olduğu sırıtıyor... Çünkü Saraylının mal varlığıyla yola çıkacak olan Amerikalılar, Türk milletini AKP kıskacına sürüklüyor... Peki nereye kadar?.. İşte onun orası hiç belli olmaz. Bir anda her şey değişebilir... Nasıl ki Rasim Ozan Kütahyalı gibi bir şarlatan ortaya çıkıp da olmayacak bir işe amin diyerek "CHP'ye kayyum atanamayacaksa (Ki atanması mümkün değil) o zaman biz de başka yollar deneriz" diyebilecek bir şımarıklık edasıyla içindekini kusmaya çalışırsa... Nasıl ki gündemdeki ağırlıklı konular CHP'den yana ağırlık kazanarak kamuoyu kitlesini Özgür Özel sırtlayarak yürütürse... İşte o zaman zarlar değişecektir...

SURİYE'DE NAL TOPLADIK... İKİ ASKERİMİZİ YAKAN ZİHNİYETLE KOL KOLA OLDUK... TRUMP DA "BEN ONU SEVERİM, ERDOĞAN DA BENİ SEVER" DİYEREK İSRAİL'İ GÜVENCEYE ALIP İRAN SALDIRMAK İÇİN CEPHE GARANTİSİNİ TÜRKİYE'DE YAPMAK İSTİYOR... AKP'nin iktidar şımarıklığı öylesine yol aldı ki, "Ben ne yaparsam yapayım kimse bana hesap soramaz"dan yola çıkarak her türlü yasa dışı işleri yasal hale getirmek için her türlü yalan ve dolanı gündeme alıyor... Hukukun yasal unsurlarını hiç dinlemeyerek bildiği yasa dışı yollardan yürümeye devam ediyor... Ancak devam ederken Güney Kıbrıs'taki elçilik olaylarından gol yiyor.. Türki cumhuriyetlerinin birkaç milyar Euro ile hareket ederek Güney Kıbrıs Rum kesiminde elçilik açılması karşısında tuş oluyor... Neden biliyor musunuz?.. Şımarıklığın getirdiği hazin sonu yaşadıkları için... Türkiye, Kıbrıs'ta neyi iddia ediyordu?: Kuzey Kıbrı Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci olarak davet edilmesini “KKTC’nin tanınmasını sağlıyoruz” diye propaganda yaparak herşeyin yolunda olduğunu iddia ediyordu... Akabinde Binali Yıldırım (Hani şu Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallar Konseyi Başkanlığı'nı yürüten kişi), “Kıbrıs Türkünün sesi” ilan edilerek palavradan yollarına devam ediyorlardı... Daha doğrusu izledikleri yoldan ne ses geliyordu, ne de rahat bir nefes... Kıbrıs hane tahtasına sürekli kayıp çizgisi atılıyordu. Peki nereye kadar?... Sonunda Üç Türki Cumhuriyet, 12 milyar Avro’ya (Evet) diyerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni sattılar... Neden biliyor musunuz?.. İşin içinde sadece para yok. Dış ilişkilerde acemilikler var... İlk acemilik Esad'ı düşüreyim derken Amerikan ve İsrail politikalarına göz yummak var... Böylesi acemilik öylesine gelişti ki, sonuç olarak Türkiye'yi de dış tehdit altında bıraktı... Çünkü İsrail'e "Otur oturduğun yerde... Amerika senin hiçbir politikanı tanımıyorum" edasıyla hava atarken, bu havanın (Havanda su dövmeye) benzediğini... BOP'un ilk ayağının bir şekilde Suriye'de atıldığını... Kürdistan devleti dümeniyle aslında Büyük İsrail Projesinin hayata geçirilmesine yardımcı olduklarını gösteriyor. Siz bakmayın AKP liderinin İsrail'e ve Trump'a esip yağdığına... Çünkü o efelenmeler iç politikada kandırmaca politikalarıdır... Bunu Netanyahu da biliyor, Trump da biliyor... Ama eğer AKP lideri inandırıcı olmak istiyorsa, bunu Washington ziyaretlerinde yapsın... Yapabilir mi?.. Hiç sanmıyoruz... İsrail'e ise zaten yolu açan Türkiye olmuştur... Çünkü "Zalim Esad" ile yola çıkıp, Amerikan askerlerinin hava yoluyla saatlerce süren yolculuklarında Türkiye bunu fırsata çevirerek Suriye hükümetine destek vererek Ameikalı Conileri ve İsrailli Yahudileri Suriye'ye sokmayacaktı... Ve daha sonra Esad'a, "Ya demokrasiye geç ve babanın zalimliğini durdur" diyecekti... Ya da, Suriyeli halka askeri destek ve cesaret vererek Esad'ı makamından indirip demokratik bir seçimle Suriye'yi İsrail'in ve Amerikan politikasının dışına çıkaracaktı... Bunu yaptılar mı?.. Hayır, yapmadılar. Üstelik, iki askerimizi yakan terörist zihniyetlinin koluna giren Hakan Fidan, dış politikada bir türlü yürütemedikleri siyasetlerini gülücüklerle ve naylon davranışlarla zihinlerini kuma gömdüler. Peki ne oldu?.. Olan Türkiye Cumhuriyeti'ne oldu. Çünkü Türkiye, halâ milyonlarca Suriyeli vatandaşı topraklarında tutuyor. Akıllarınca Türk nüfusunu azınlığa indirgeyip kozmopolitik bir yapıya büründürüp... Ülkenin idaresine Suriyelileri de katmayı hedefliyor... Bunda da başarısızlıkları ortaya çıkıyor... Çünkü ne Suriyelilere verilecek para kaldı... Ne de Türkiye'nin refaha çıkabileceği bir siyasi ortam kaldı... Her şey tam tersine döndü...

SEN ÇİN'İN BASKI YAPTIĞI TÜRKİ CUMHURİYETLERİNİ KORUMAZSAN... UYGUR TÜRKLERİNE UYGULANAN İŞKENCELERE GÖZ YUMARSAN... SIRF TÜRK OLDUKLARI İÇİN KULAKLARINI TIKARSAN, YARIN SENİN ÜLKEN DE ONLAR GİBİ OLUR... TABİİ BUNU GÖREBİLİYORSANIZ... Tabii bunun yanında Çin'in Türklere karşı bakışı görmek istemeyen bir iktidarımız var... Türklere ters bakan AKP zihniyetinin genel politikası her zaman baskıdan yana olduğu için, bu tür gelişmeleri sııfır noktasında görerek yollarına devam etmek istiyor. Ama işin içinde, Uygur Türklerini kendi kaderine terk eden bir Türkiye Cumhuriyeti anlayışı yanlış yolda değil mi?.. Hatırlanacağı gibi "Bazı uzmanlar ve Uygurlar, Türkiye'yi, Çin'in ekonomik ve siyasi nüfuzu nedeniyle Uygurlar'ın maruz bırakıldığı muameleye sessiz kalmakla" suçlamışlardı. AKP bunu hiçbir zaman gündemine bile almadı...Hatta Çin'in Uygurlar'a yönelik baskıcı politikaları, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu'nda tartışılırken ne Türkiye ve ne de diğer Müslüman olan ülkeler Uygur Türklerinin yaşam savaşı verdikleri haklarına sahip çıkmadılar... İşin enteresan tarafı, Müslüman Arap ülkeler zaten Türkleri sevmediği gibi, aynı noktada buluşan AKP'nin bakış açısının da aynı doğrultuda olduğudur. Bunları nereden çıkarıyoruz?.. Çin’in Doğu Türkistan (Sincan) bölgesinde yaşayan 1 milyon Uygur ve Kazak Türk’ünü Çin’in Eğitim Merkezleri adını verdiği Topluma Kamplarında çok kötü şartlarda tutmakta olduğu bilgisi uluslararası medya’yanın gündemine geldiği için... Bu kamplarda tutulan Müslüman Türklerin sistemli bir şekilde baskı,zulüm ve işkenceye tabi tutulduklarına dair inandırıcı bilgi ve kanıtlara dayanan raporlar da yayınlandığı için... Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklerin bu dramatik durumunun anlaşılamaz ve garip bir şekilde, Türk hükümeti, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve onun müttefiki olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin göz ardı ettiği açıkça göründüğü için.. Ayrıca, bu soruna yandaş olan Türk medyasının da sağır ve dilsiz bir görüntü sergilediği için... Bu bu politikalar elbette böyle gitmeyecek... Sağlam duran Türk devletinin öz yapısının varlığını kıramadıkları için şu anda boşa kürek sallıyorlar... Eninde sonunda onlar da yanlış yolda olduklarını bir bir itiraf edecekler... Çünkü onlar, Türkiye'de uyguladıkları siyasetin bu noktaya geleceğini tahmin dahi edemediler... Bu tahminler tutmayınca diplomaya saldırdılar... İmamoğlu'nu hapse attılar... İmamoğlu gibi bazı siyasileri de hapislerde çürütmeyi çalıştılar... Ve bu niyetlerini (Bu gidişata itiraz eden gençlere de) aba altında sopa göstererek hapishanelere tıkadılar... Ama nereye kadar?.. Onlar da biliyorlar ki hiçbir yere kadar. Çünkü yaptıkları politika onlara hiçbir şey getirmeyecek. Üstelik götürecek. Tıpkı bugün onlardan götürdüğü gibi.