CHP KURULTAY YAPSIN İSTEMİYORLAR, ÇÜNKÜ KORKUYORLAR

Submitted by FTG on Tue, 09/16/2025 - 09:51

Ökkeş Ağaoğlu

AKP iktidarının, yani Erdoğan'ın gösterdiği ve çizdiği sınırlar içinde siyaset yapması için CHP'ye yükleniyor. Belediyeleri basıyor. Adeta üzerlerine çöküyor... Durup dururken istediği kişiyi yönetimden alarak ve hiçbir iddianame hazırlamadan yıllarca zindanlarda tutmaya devam ediyor. Özgürlüklerini ellerinden alıyor... "Bunu devlet adına yapıyorum" derken, asıl kendi saltanatlarının ve itibar diye kabul etmelerini istedikleri rahat bir hayatın ellerinden akıp gitmesini istemiyor. Ve sürekli CHP'ye yükleniyor...

Özgür Özel ise Erdoğan'ın baskılarına boyun eğmiyor... Neden biliyor musunuz? Çünkü Özgür Özel, "Sen bana siyaset çizgisi çizemezsin. Sen beni Ankara'ya (yani merkeze) çekip, kapalı bir siyaset ile ve istediğin şekilde muhalefet yaptıramazsın" dediği için... Onun için şu anda AKP iyice köşeye sıkışmış durumda... Dünkü mahkeme olayında da, mahkeme davayı ve CHP'nin yapacağı kurultayı 24 Ekim'e erteliyor ama bütün belgeleri de CHP'den istiyor. Oysa bir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin vereceği bir karar değildir bu... Daha doğrusu yetkisinde değildir.

MAHKEME İKİ TÜRLÜ OYUNLA MUTLAK BUTLAN DAVASINI 24 EKİM'DE KABUL EDİP ÖZGÜR ÖZEL'İ GENEL BAŞKANLIKTAN DÜŞÜRÜP YERİNE KILIÇDAROĞLU'NU GETİRMEYİ PLANLIYOR(LAR) Mahkemenin erteleme olayında oynanan oyun şudur: 1) Mahkeme, 24 Ekim'e ertelenen Mutlak Butlan davasını kabul edip CHP'nin o gün yapacağı kurultayı yok sayacak. 2) ....Ve mahkeme, CHP'nin yönetiminin başına bir önceki yöneticilere verecek. İşte oynanan oyun budur... Peki "Mutlak Butlan" nedir diye bir soru sorulabilir... Hukukta bir işlemin başından itibaren geçerlilik şartlarından "yoksun" olduğu durumdur. Yani yok hükmünde... Yokluktan farklıdır. Örneğin; evlenmedeki geçersizlik, kamu düzenini de etkiliyorsa; "Mutlak Butlan" söz konusudur. Aynı şekilde bunu siyasete yaslayarak şöyle değerlendirdiler: (CHP'nin yaptığı kurultay kararını Mutlak Butlan olarak sayacak (Ki sayıyor zaten), "yani yapılmamış kabul edecek" Sonra ardından hemen bir önceki yönetimi (Yani Kılıçdaroğlu'nu) çağırıp "Buyurun, partiyi siz yönetin" diyecek. İşte tam da burada Kılıçdaroğlu dahil CHP'nin eski yönetiminde bulunan yöneticilerin hiç birinin kabul edemeyeceği bir olay için hazırlanıyorlar. Ama yine de bir bit yeniği insanların beynini kemirmiyor değil hani... Çünkü Kılıçdaroğlu bu konuda çok sessiz kalmayı tercih ediyor. Konuşmuyor... İl Başkanlığı polis terörü tarafından basılıyor, binaya eşkıya gibi giriliyor, ama Kılıçdaroğlu susuyor... Oysa tam da burada eski CHP yöneticilerinin, "Böyle yetkisiz bir mahkemenin CHP'yi bu yetkisiz hale getirip muhalefeti AKP'nin siyasi tuzağına düşürmesini kabul etmiyoruz. Protesto ediyoruz" demiyor... İşte tam da burada şunu düşünüyoruz: Kılıçdaroğlu gibi eski yöneticilerin bugünkü CHP yöneticileri ile bir sorunları olsa bile, CHP'nin geleceği için de (Ve Türkiye'yi de düşünerek) böyle bir mahkeme kararıyla göreve gelmelerinin yanlış olduğunu vurgulayarak bu mahkeme kararına karşı çıkmaları gerekir diye düşünüyoruz. Kılıçdaroğlu sessizliğini bozup Türkiye adına, CHP adına ve muhalefeti destekleyerek Cumhuriyeti yaşatmak isteyen Türk toplumu adına ortaya çıkıp "Ben böyle bir kararla asla CHP'nin geleceğini tehlikeye atamam. Bu kararı kabul etmiyorum ve aynı zamanda da protesto ediyorum" demelidir.

KILIÇDAROĞLU'NUN SESSİZLİĞİ SANKİ İNTİKAMCI BİR TAVRIN İÇİNE DÜŞMÜŞLÜĞÜNÜ HATIRLATIYOR. OYSA İNTİKAMI CHP'DEN DEĞİL AKP'DEN ALMASI GEREKTİĞİNİ HALÂ DÜŞÜNEMEDİLER Mİ?.. Kısaca Kılıçdaroğlu, mahkeme kararına müdahale ederek böyle bir durumda asla CHP'ye tuzak kuramazsınız diyerek tavrını belli etmelidir. Yoksa Kılıçdaroğlu'nun (söylentilere göre) beklentisi olan Alevi bir başbakan, Kürt bir başbakan ve Türk bir başbakandan oluşan BOP sistemi içinde yer alma gayreti varsa, bu da onun siyasi sonu olur. Hatta sokağa bile çıkamaz. Eğer bu işler o yöne doğru giderse (Ki, şu anda her şey muallakta) işte o zaman Özgür Özel mitinglerde her şeyi satır satır anlatırsa Türk halkı Kılıçdaroğlu'nu nerde görse yüzüne tükürür. Onun içindir ki Hikmet Çetin, "Eğer bildiklerimiz ve duyduklarımız doğru ise Kılıçdaroğlu sokağa çıkamaz" sözünün arkasındaki gerçekleri bu şekilde düşünmemiz gerekiyor. Dileriz "keenlemyekün" olan sözlük teriminin anlamı olan "Yok Hükmünde" sözcüğünü mahkeme kullanmaz da, Türk siyaseti yeni bir tuzağın içine düşmez... Tabii bu tuzağın içinde sessizliğiyle destek veren Kılıçdaroğlu ve ekibinin duruşu olursa, mahkeme bu kararı verecek gibidir... Dileriz eski yöneticiler konuşur da Türk halkını düşündüklerini anlarız... Yoksa gerçekten onlar bu durumu protesto etmezlerse (yani konuşmazlarsa) bir zaman sonra sokağa çıkamazlar.