Ökkeş Ağaoğlu
21 Haziran 1934 - Atatürk’ün sığınmacı yasası: Türk soylu olmayanlar istediği yere yerleşemez. Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz. Ecnebilerin bir belediyedeki nüfusu %10’u geçemez. Bugün Suriyeli ve onun gibi birçok yabancı ülkemizde cirit atıyor... Aralarında casusundan tutun, Türk toplumuna düşman olanlarla dolup taştı. Zaten iktidarın da istediği bu değil miydi?.. Yeter ki Atatürk Cumhuriyeti yıkılsın da ne olursa olsun... Gerçi ne olursa olsun da, ama hep bana olsun durumu da var. Saraylarda yaşamayı iktidar olarak sarsılmaz bir duruş diye sergileyen AKP, bu zihniyetle hiçbir yere gelemeyeceklerini çok iyi bilmekte... Ama yine de hata yapmaya devam etmekte..
MENDERES'İN GİTTİĞİ YOL ÖYLESİNE YANLIŞTI Kİ, BUGÜN HEP TÜRKLÜĞE TERS GİDEN NE VARSA ONU ÖVÜYORLAR. MAKSATLARI CUMHURİYETİ YIKMAK.KENDİ DÜNYALARINI KURMAK... Tıpkı Menderes gibi... Menderes de CHP'li vekilleri hapse atmıştı... İnönü'ye karşı muhalif olmak için elinden geleni yapmıştı. Hatta, emperyallerden en kötüsü olan Amerika'ya yanaşmak ve onlarla birlikte hareket etmek için Kore harbine (Meclis'in kararı alınmadan) Türk askeri göndermişti. Ve bu yapılanların hepsi çok büyük hatalardı... Ve bunun gibi ve de buna benzer birçok siyasi hatası olmuştu... 20 Temmuz 1954 tarihinde Osman Bölükbaşı'yı tekrar milletvekili seçtiği için Kırşehir ilçe yapmıştı... Daha sonra ilçe yapılarak nevşehir'e bağlanan Kırşehir hatasından dönülerek 1957 yılında tekrar il yapılmış demokrat partiye ve adnan Menderes'e en güzel cevabı sandıkta vermişti... Şu unutulmamalıdır ki, Kırşehir'in ilçe yapılmasındaki karardan sonra olay o kadar saçma ve o kadar abesti ki, Demokrat Parti içinden bile Menderes'e karşı sesler yükselmişti... AKP ise bugün değil illeri ilçe yapmayı... İller gözden çıkarılıyor... Ülke bölünme aşamasına getiriliyor... Bu yapılırken de kendisine inananları daha da olgunlaştırarak ve kulaklarına istedikleri frekansları ulaştırarak hepsinin beyinlerini uyuşturup istediği gibi ülkeyi bölmenin zevkine ulaşmayı hedefliyor. Ama başarısız olduklarında da karşılarına çıkacak devlet mahkemelerini hesaba katarak da olsa yine de vatana ihanet edecek kadar emperyallerle birlikte hareket ediyorlar... Bu ülkelerin en başında elbette Amerika geliyor.... Bu arada insanın aklına takılanlar "Acaba AKP ile Amerika arasında ne gibi anlaşmalar yapıldı da İsrail bölgede bu kadar hareketlendi?" sorusunu da sormadan geçemiyoruz... Öyle değil mi?..
İSMAİL HAKKI KARADAYI VE HÜSEYİN KIVRIKOĞLU'NUN ÇELİK GİBİ DURUŞU AMERİKALIYI ÇİLEDEN ÇIKARIYORDU. ÖYLE Kİ SINIR ÖTESİ HAREKATLAR BAŞARILI GEÇİYORDU... Düne kadar İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun Birleşmiş Milletler'in 52. maddesiyle kapsamında hareket ederek sınır ötesi terörle uğraşanları askeri operasyonlarla susturup Ortadoğu'da Türk Ordusu'nun sesini duyurması Amerikan mandasını köşeye sıkıştıran hareketler değil miydi?. Ama Hilmi Özkök'ün kafasına çuval geçirilen askerlere gönderdiği "Mukavemet etmesinler (Yani karşılık vermesinler)" mesajı Türk Ordusu'nun cılızlaşmasına ve İsrail'in elinin güçlenmesine sebep olmuştur. ...VE bu aynı görüşü savunan AKP iktidarı da hiç boş durur mu?.. Hemen Atatürk karşıtlığını öne çıkararak Ortadoğu'dan tamamiyle çekilmiş ve bölgede İsrail'in cirit atmasına ön ayak olmuştur. Yoksa Atatürk'ün dediği gibi emperaller Suriye'ye saldırarak Ortadoğu'ya burunlarını sokacaklarının arifesinde Türk Ordusu'nun Suriye'ye girerek Şam yönetimini Suriyeli halkla indirerek Şam'da demokratik bir ülke kurmasıyla emperallerin geri dönmesine sebep olmayacak mıydık? Tabii ki sebep olacaktık. Ve iddia ediyorum ki, eğer Atatürk 20 yıl daha yaşamış olsaydı Ortadoğu'daki İslami ülkelerin tamamı demokrasiye dönerdi. Ne yapalım, bizim şansımız Atatürk gibi muhteşem bir insanın erkenden ölmesi ve geriye saçma sapan insanların ülkeyi idare etmesi... Şu anda Türkiye yönetiliyor mu?.. Hayır, yönetilmiyor... Başıboş bırakılmış bir devlet yapısı icat ettiler... Bir AKP'li il başkanı görevi gereği Ankara'ya giderken uçakla gidiyor... Hadi bu normal diyelim. Evet ama, adam makam arabasını karadan gittiği şehre şoförü götürüyor. Bu kadar acımasız bir halk düşmanlığı görülmedi. İnsanlar bu kadar sefilliği yaşarken... Birkaç saatlik mesai alabilmek için gecesini gündüzüne takan belediye çalışanları hayata karşı savaşırken... Bir il başkanının bu savurganlığına ne demeliyiz?.. Elbette halk düşmanlığı... Çünkü bu kişi halkına karşı kendi sorumlu hissetseydi, bu saçma sapan itibar sarhoşluğuna kapılarak bu savurganlığı yapmazdı. Çünkü o savurganlığın parasını o hiç beğenmediği halk ödüyor. Ne diyebiliriz ki?.. Atatürk devlet kurdu, bunlar bu güzelim devleti çadır devletine çevirdiler. Artık halk kendi kendini idare ediyor. TÜİK desen bir hırsız gibi enflasyonu düşük göstererek halkın cebine girecek parayı vermiyor... Onlardan kaçırıyor... Lafa gelince de "Biz dindar bir partiyiz" diyerek işin içinde sıyrılıyor... İlk seçimde bunlar gidince öylesine haksızlıkları duyacağız ki, küçük dilimizi yutacağız. Bu sadece yurt içinde değil, yurt dışında da hangi ülkelere ne söz verdiler?.. Ülkenin geleceğini hangi ülkelerle pazarladılar? Ayrıca satışa çıkardıkları fabrikalardan gelen milyarlarca dolarları hangi ülkelere götürdüler?.. Katar ile olan bu kadar samimiyetin gerekçesi nedir? Bunlar tek tek açıklanacak. Ve şuna inanıyorum ki bu partiye oy verenler utanacaklar...